4- İNANÇ

30 7 8
                                    

Bittiğini hissettiğim her an, her saniye daha çok mahvoluyordum.
Sonumu babam olmasa bile ben getirecektim. Babama olan güvenim her daim sonumu hazırlayacaktı çünkü biliyordum, babam beni alnımdan çekip vursa bile beni düşünür, böylesinin daha iyi olacağına beni inandırırdı.
İnanmaya devam edecektim.

İnsanın çocukluğu her şeyidir.
Ve benim her şeyim babam oldu.
Karşısında direnemediğim sadece babam oldu.
Ben sadece babamın karşısında dik duramadım.
Çünkü ben sadece babama inandım.

........

İnsan ümitsizliğe kapıldığı her an daha çok koşuyordu sonlara.
Ben sonlar istiyordum, öyle bir ümitsizlikti ki ben bir daha yaşayabileceğimi hissetmiyordum.

Gözlerimi açmak istemiyordum, kolumda hissettiğim ağırlık buna engel oluyordu. Birşey damlıyordu.
Korkuyordum.
Korkacaksın Derin, beni de korkuttular.
Annem yine ve yine susmuyormu.
Gözlerimi yavaşça açtığımda neyin damladığını görmek istedim.
Önce tavan bakış açıma girdi, merkezdeki odam değildi.
Daha sonra etrafıma baktım.
Üzerimde günlerdir giydiğim eşofman takımım yoktu, pijama takımı giydirilmişti.
Geniş bir odada siyah çarşaflı çift kişilik yatakta yatıyordum.
Yan tarafta boydan boya cam olan duvara baktım, hava kapkara bulutlarla çevrilmişti.
Başımın üzerinde ki seruma kaydı bakışlarım.
Günlerdir gitgide moraran vücudumdan hiç bir iz eksilmemişti.
Yanımda bir tepsi duruyordu, biri yemek getirmişti.
Son hatırladığım Efken'e beni kurtar dediğimdi.
Ayaklarımı hareket ettirdiğim sırada vücudumun uyuşukluğunu hissetmedim, iyileşmişmiydim bilmiyorum ama kendime geldiğim kesindi.
Ayağa kalktım yavaşça ve serumu kolumdan söktüm.
Dışarı çıkmak istiyordum, neredeyim görmek istiyordum.
Serumu söktüğümde morarmış olan kolumu kan akmaması için büktüm ve yavaş adımlarla odadan çıktım.
Uzun koridorda yürürken nereye gittiğim hakkında en ufak bilgim yoktu.
Aşağı kata inen merdiveni takip ettiğimde sesler duymaya başladım.
Efken biri ile konuşuyordu.
Sessiz adımlarla merdivenden inerek salon olduğunu tahmin ettiğim kapının önünde durdum ve dinlemeye başladım.
Ta ki babamın adını duyana kadar.
Tekrardan titremeye başladım, kaçmak istedim, yutkunamadım.
Panikle kulağımı sese verdim, ne konuşulduğunu duymam gerekiyordu.
"Bak Ali, amacım hiçbir zaman sana tepeden bakmak olmadı ama unutma ben yoksam sen hiçsin. Kızın durumunu gördün, ölmek üzereydi.
Bu kadar çabuk mu olsun isterdin?" Biraz bekledi, telefonla konuştuğunu o an anladım. Karşı tarafı, babamı dinledikten sonra devam etti.
"Kız iyileşecek kendine gelecek, sonra tedaviye devam edersin, unutma Derin sen ne dersen yapıyor çünkü sana inanıyor." Daha fazla konuşmadığında telefonu kapattığını anladım.
Yavaş ve tedirgin adımlarla içeriye girdiğimde Efken'le göz göze gelmem bir oldu.
Yüzündeki tuhaf gülümseme ile gözlerime bakıyordu, burada onu dinlediğimi biliyordu.
"Baban sana insanları izinsiz dinlemenin yanlış olduğunu öğretmedi mi?" Derin bir nefes aldım ve yavaş adımlarla karşısında ki koltuğa oturdum.
"Seninle uğraşacak halim yok. Geç karşıma, ne olduysa ve ne olacaksa hepsini anlat." Kesin bir dille derdimi açıkladığımı düşünüyordum.
Sessiz bir şekilde karşıma geçti ve sadece beni izlemeye başladı, sabrım sınanıyordu.
"Bak Efken, kısa ve öz konuşacağım.
Mahvoldum, mahvettiler. Annem gibi benide yok ettiler." Tekrar nefes almak için durduğumda sözümü kesti.
Bir anda öne eğildi ve ciddiyete büründü, kaşları çatıldı ve tam olarak duymak istediğim şeyleri söyledi.
"Sadece gerçekleri konuşacağız."
Dikkatle öne eğildim ve kaşlarımı kaldırarak devam etmesini belirttim.
Yavaşça geriye doğru yaslandı
"Ama şuan değil. Zamanı gelince sen zaten öğreneceksin. Çenemi yormama hiç gerek yok." Ciddi mi diye suratına baktım, oldukça ciddiydi.
"Çeneni sikeyim" diye söylenmekten kendimi alıkoyamadım.

Sesimi duydu mu bilmiyorum ama tekrardan yüzü ciddiyete büründü, arkasına yaslandı ve yüzümü izlemeye devam etti. Konuşmam gerekiyordu ama nereden başlamam gerektiğini bilmiyordum.

APATE +18Where stories live. Discover now