one

40 7 21
                                    


****************************

deli gibi rüzgarlı havada okula yetişmeye çalışıyordum. kahretsin ki kimya dersine geç kalmıştım ilk günden okula geç kalmakta nedir? aptal lalisa, herşeyi siktir edip koşmaya başladım rüzgar yüzünden eteğim her saniye hareket ediyordu.

pekala bu gün çok boktan bir gündü 19 yaşında hala okula geç kalıyordum. ama hayalimdeki üniversiteyi kazanmam beni biraz da olsa sakinleştirmişti.

artık üniversitenin önündeydim kocaman Busan Üniversitesi yazısı beni yarım ağız gülümsettirmişti. heyecan ile sınıfıma doğru ilerledim kapının önüne geldiğim an kalbim yerinden çıkacak gibiydi bir yandan da içerdeki öğretmenin bana ne diyeceğini düşünüyordum. elimi uzatıp kapıyı üç kere tıklatım. içerdeki gel sesine karşılık kapıyı açtım ama sınıfa girmedim "ben çok üzgünüm geç kaldığım için" içerdeki kadın kahrolası bir seksiliğe ve sertliğe sahipti. masasına hafif kalçasına yaslıyan kadın yanıma geldi beni içeri sokup kapıyı kapattı. "görüyor musunuz gençler, ilk günden geç kalmış bir öğrenci." kafamı öne eğdim "fırtına olmasaydı seni çoktan dışarı atmıştım bayan monabal, şimdi git otur bir yere."

içimden kendime lanet okurken yanı boş olan bir kız çokta güzel bir enerji ile elinle gel işareti yaptı. sikeyim ki tamda öğretmen masasının önündeydi. istemiyerekte olsa gidip oturdum. "selam, ben yunjin" turuncu saçlı kıza gülümseyip  konuştum "bende lalisa"

"evet arkadaşlar, ben kimya öğretmeniniz roseanne park chaeyoung. kısaca bayan park deyin siz" siktiğimin kimya öğretmeni o kadar seksiydi ki aklımdaki ahlaksız düşüncelere karşı gelemiyordum. gri gömleği ve siyah takım elbisesi içimden küfür ettirmeye bile yetiyordu.

"çıkabılırsınız çocuklar" zil çalmıştı. kitap ve defterlerimi toplıyana kadar herkes çıkmıştı ama yunjin beni kapının önünde bekliyordu. bayan parkın bakışları üzerimdeydi bunu hissediyordum. sonunda herşeyimi toplamış çıkarken kapının önüne geldiğimde arkamdan gelen sese doğru döndüm. "bir daha dersime geç kalma monabal"

emri karşısında yutkundum hafif mütevazı bir gülümseme sundum ona "emredersiniz, bayan park" yarım ağız gülümsedi. "güzel" sınıftan çıktığım an derin bir nefes verdim.

hava gittikçe daha sert olmaya başlıyordu. içeriden şimşek seslerini duyuyordum, yanımda ki yunjine müzik odasının nerede olduğunu sordum. "aa, senin de mi dersin müzik!? şu karşıdaki binada." içimden siktiri çekmiştim. tanrım! yağmurda başlamıştı, yunjine döndüm;

"ama.. oraya nasıl gideceğiz? çok uzak değil ama deli gibi yağmur yağıyor. oraya koşarak gitsek bile sırılsıklam oluruz, şemsiyen var mı?"

gerçekten sıçmıştık. "maalesef yok." artık ne konuşsak faydasızdı, aklıma salakça bir fikir geldi. "çantalarımızı kafamıza koyalım ve koşalım, en azından kafamız ıslanmaz?" yunjin gözlüklerini çıkardı ve cebine koydu. "pekala, say."

istemeyerekte o olsa saymaya başladım, "bir... i-iki... ü-" sözüm, arkamdan gelen ses ile kesilmişti.

"ne saçmalıyorsunuz siz? gerçekten de bu havada şemsiyesiz mi gidiyorsunuz? şunun altına girin."

tanrım bu bayan parktı!

***********************************
selam.

bu fic çok uzun surecek gencler, becausee, bu ikisini hemen yapmak istemiyorum sevgili.

oy?

chemistry teacher, chaelisaWhere stories live. Discover now