2. Bölüm

519 51 12
                                    

Umudunu kaybetme . Çocukken bana en çok söylenen iki kelimeydi . '' Ayperi ne olursa olsun umudunu kaybetme '' '' Sen güçlüsün dayanırsın hep umutlu ol . Umudunu sakın kaybetme . ''  '' Sen umudunu kaybedersen savaşta da kaybedersin . O yüzden umudunu kaybetme . '' Çocukken anlamazdım umut basıl kaybolurdu ki ? Kalem kaybolur , çorap kaybolur , terlik kaybolur ama umut nasıl kaybolur . Şimdi ise çok iyi anlıyordum umudun nasıl kaybolduğu çünkü ben çoktan kaybetmiştim umudumu . Umudu kaybedince savaşı da kaybettim .

Bana yıllarca yalan bir hayat yaşattılar . Daha bir günlük bir bebekken annemin koynundan aldılar . Ölüme yolladılar . Anne sevgisini , aile sıcaklığını , annemin sütünü , sıcak koynunu en önemlisi ise mutlu olma şansımı aldılar benden .  Hayatım boyunca unutamayacağım acılar bıraktılar . 

Düşünmekten çatlamak üzere olan başımı ellerin arasına aldım . Artık sabah olmak üzereydi ama ben beş dakika bile uyuyamamıştım . Bügenin yanından çok yavaş şekilde kalktın . Zaten Bügenin uykusu çok hafifti , en ufak sese uyanıyordu . Dışarı çıktığımda serin hava ile birlikte ormanın kokusu vurdu yüzüm . En çok belirgin olan ise her zaman ki gibi çam ağacı kokusuydu . akşam yatmadan önce kapattığımız kamp sandalyesini açıp oturdum .

Her zaman olurdu uykusuz kaldığım , uyuyamadığım ama ormanda olmak daha çok tetiklemişti herhalde . korkuyordum , hem de çok korkuyordum . Biliyorum hala benim peşimde . Ya öldürmek için yada yanına almak . Ben her halükarda da beni bulmasını istemiyorum . İlk olasılıkta beni bulup öldürecek , ikicide beni bulup sonsuza kadar kendine mahkum edecek . Ben ne ölmek istiyorum ne de zalim , acımasız , kendi mühürlüsünü öldürmek isteyen bir adamın yanında yaşamak .

'' Ayperim . ''  Yan taraftan gelen Bügenin sesi ile düşüncelerimde çıktım . İstemsiz bir hareket ile başım oraya döndü . '' Efendim Büge ? ''  Büge sakin hareketler ile kenarda kapalı duran kamp sandalyesini tam karşıma açıp oturdu . Ben ise sakince Bügenin yaptıklarını izliyordum . '' Ayperim ben çoooookkkk sıkıldım . Diyorum ki bugün eve dönsek mi ? ''  '' Olur hadi kahvaltı edelim sonrada toplanıp çıkarız . ''

Yemeğimizi yiyip , etrafı topladıktan sonra yola koyulmuştuk . Benim camım arkadaşım her zaman yaptığı gibi kafasını koyup uyumaya başladı . Ben hayatımda Büge kadar uykuya düşkün bir kişi daha görmedim . 

Neredeyse üç saatin sonunda eve varmıştık . " Büge hadi uyan geldik . Büge , Büge , Büge , Büge ."
Büge uyanana kadar susmadım .         " Yeter Ayperi . Hem sen neden eve geldin ? " " Nereye gidecektik acaba ? "

Büge bana ' sen ciddi olamazsın' bakışı attı . " Bugün nefruz nene ye gidip fal baktıracaktık . " " Off ben inanmıyorum ama gitmezsek senin çenenden kurtulamayacağım . "

Diyip arabayı sürmeye başladım . Yol git git bitmezken boyum da ki kolye ısınmaya başladı . Allah kahretsin ne oluyor . Geldiğimizi fark edince bütün korkularımı yok sayıp Büge ile eve doğru yürüdük .
Büge sevinçle kapıyı çalarken benim içimde bir huzursuzluk vardı . Hadi hayırlısı .

Kapının açılması ile yaşlı kadın bir bana bir de Büge ye baktı . " Geçin içeri çocuklar . İlk Büge sana bakalım . Sonra Ayperi sana bakarız . " Ne ? Biz isimlerimizi söylemedik ki . Bir de önceden randevu da almadık . Kadın nasıl bildi .

İçimde ki korku ve endişe ile eve girdim . Girdiğimiz oda gayet küçük ve korkutucuydu . Odanın ortasında üç tane minder vardı . İkisi yan yana diğeri ise karşısında . Minderlerin ortasında bir sehpa .  Sehpanın üstünde ise içi su dolu demir bir kap . Camlarda siyah perdeler . Duvarlarda ne olduğunu bilmediğim bir sürü kuru ot ve at nalları asılıydı . Bu hali ile gayet ürkünç bir havası vardı .

Kurt Kralın Ayperisi ( Mühür )Where stories live. Discover now