6. BÖLÜM

3 2 2
                                    


"ÖLÜMDEN DAHA AĞIR ŞEYLER VAR, YAŞAMAK ZORUNDA OLMAK GİBİ!''

Keybanu? Ne demekti? "Keybanu?" Dedim sorarcasına, "Veliaht prenses demek." Dedi Tan, "Nereden başlıyoruz?" Dedim. "Kahvaltı yapmaktan." Dedi Kawa. Anlamaz gözlere bakınca, "Hayatta kal Keybanu, öncelik sağlığın, neticede senden bir tane daha varis yok." Dedi kendince espiri yaparak. Gülmediğimi görünce bahçeye ne ara hazırladıklarını anlamadığım kahvaltıyı gösterdi. Oturdum el mahkum, bir şeyler yeme çalıştım ama boğazıma diziliyordu. Elimden bir şey gelmiyordu. "Savaşmak için güçlü olmak zorundasın." Dedi bana bakarak. Omuz silkince "Efnaaaa bu şekilde onlarla savaşamazsın!" Dedi. Zor bela birkaç bir şey yiyip kalkıp bahçedeki ağacın altına oturdum. Tan yanıma geldi, "Efna, şey yani Keybanu." Dedi resmi olmaya çalışarak. "Sıkma canını ben hala senin torunum ihtiyar." Dedim espiri yapmaya çalışarak. Sesim o kadar soğuk çıktı ki, ben bile espirimi yoksa azar mı anlamadım.

"Dört tane kişiyi bekliyoruz. Yani Kawa da dahil. Bunlar senin öğretmenlerin olacak. Bilirsin kraliyet soyundan olanlar eğitime tabi tutulur. Babandan, şey pardon." Dedi sustu, "Abimle kuzenlerime öğrettiği gibi mi?" Dedim umursamazca. Başını olumlu yönde salladı. "Tamam." Dedim soğuk bir sesle, "Kitap okumak istiyorum, acaba kitap var mı? En azından öğretmenlerim gelene kadar." Dedim tip tip bakarak. "Arsal'dan iste, Dirok biraz kafanı toplamana yardımcı olur." Dedi sakince. Yüzüğü taktım, gelen kızıl kafalıya, "Bana Dirok kitabımı getirebilir misin?" Dedim daha çok emir verir gibi bir ricaydı. "Elbette efendim." Dedi Arsal. "Defter ve kalem de bana lazım." Dedim, başıyla onayladı ve kayboldu.


Gözlerimi kapattım, Kawa ve Tan'ın sesini duyabiliyordum. "Tan burası güvenli değil." Gergindi, "biliyorum ama henüz başka çarem yok." Endişe barındırıyordu sesi, "Saraya gitmeli biliyorsun." Gergin bir ses tonuyla. "Biliyorum ama henüz insanların içinde yaşamalı." Onlar konuşurken, Hiç tepki vermedim. Arsal kucağıma istediklerimi bıraktı, kucağımdan yanıma indirip üst üste koydum, elime Dîrok yazan kitabı aldım, kaldığım yerden okumaya başladım...
"Efna hadi şimdi zamanı değil, okula gitmen lazım." Diyen Tan sinirlerimle oynuyordu. "Okul mokul yok! Halkım bir tarafta can verirken kusura bakma ama ben normale dönemem." Umursamazca kitabıma geri döndüm. "Keybanu!" Dedi Kawa en yüksek bir uyarır tonda, başımı kaldırdım hiçbir şey olmamış gibi gözlerine baktım, "Keybanu! Senden başka bir varis yok! Bu durumda seni hemencecik eğitimsiz ve salakça çakallara yem yapamayız!" Dedi uyarıyordu ama sanki bir yandan da kızıyor gibiydi, "Ama ben bir an önce halkımı kurtarmak istiyorum!" Dedim ayağa kalkarak, "Şu an yaptığın şey tamamen beceriksizlik, aceleyle alınan bir karar sence doğru bir karar mı?" Dedi gergin ve otoriter bir sesle, "Tamam ama öylece düşmanlarımın yanında mı kalayım, bunu mu istiyorsunuz?" Dedim sorarcasına ikisine de bakarak, "Kawa bu çok sabırsız." Dedi Tan sakin bir şekilde, "Bu durumda kendini ve halkını korumanın tek yolu, eğitimin bitene kadar normal hayatına dönmek olacak... İnan bana Keybanu, başka yolu yok." Dedi gergin bir suratla tepkimi ölçerek bakarken.

Dersimi almıştım ama yine de, "Burada kalıp normal ve daha hızlı eğitim alsam olmaz mı?" Dedim aklımı kurcalayan net düşüncemle, "Dostuna düşman gibi, Düşmanına dost gibi muamele etmeden bu savaşı kazanamazsın! Unutma Keybanu sen halkın tek umudusun, senin hele ki son vakandan sonra ortadan bir an kaybolman, hiç iyi bir durum değil." Dedi sona doğru sesi sakinleyerek, "Şimdiye kadar neredeydiniz acaba?" Dedim ters ters bakarak. "Senin izini kaybetmiştik." Dedi Tan'a bakarak, "Bu ihtiyar nasıl bulmadı peki?" Dedim kaşlarım çatık vaziyette, "Çünkü bu ihtiyarın, senin dışında ilgilenmesi gereken konuları var." Dedi Tan gözlerini devirerek. Ardından Kawa'ya dönüp, "Benim onlara haber vermem lazım, o sırada sizde eğitimleri için bir yer bulun." Dedi ve bana döndü, "Kime haber vereceksin Tan?" Dedim sorgularken, "Çok konuşma Keybanu, hazırsan seni götüreyim, zaten onlarla tanışacaksın." Dedi ve yanıma geldi, "Tan, Eski saray?" Dedi sorarcasına, "Nee saray varda siz bana mı söylemiyorsunuz?" Dedim sorgularken. "Olmaz orayı biliyorlar." Dedi omuz silkerek, "Tapınak?" Dedi Kawa, bunlar neden ben burada yokmuşum gibi konuşuyor.

KEYBANU  Efnatan -Kayıp Gerçekler-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin