Batacağımız Kadar Aşkın İçine Battık

157 19 36
                                    

"minho saçmalıyorsun. gel şuraya konuşalım." seungmin minho'yu kenara çekecekken jisoo ellerini ileri kaldırdı.

"hop beyler,burada gizli saklı şeyler olmaz." seungmin derin bir nefes verdi. sonra konuşmasına devam etti.

"siz ne için istiyorsunuz organları?bunların hepsi müebbet suçu. jisoo,aklını başına topla" minho konuşmaya başlayacaktı ki bir patlama sesi duyuldu ekranda. herkes ekrana döndüğünde kafası patlamış olan Bay Han'ı gördüler.

"bizi ele verecekmiş orospu çocuğu." jisoo sinirle konuştu. sonra jisung fal taşı gibi açıpmış gözlerle ağzı bantlı olmasına rağmen konuşmaya çalıştı. chan onun ağzını açtı hafifçe

"soyaa!" jisung bağırarak söylemişti bunu. "kim soyaa!" herkes anlamaz bakışlarla bakıyordu. jisoo ise sarsılmış bir şekilde önce elindeki kumandayı düşürdü. sonra bedeni ona ağır gelmiş gibi dizlerinin üstüne çöktü. gözlerinden bardaktan boşalırcasına yaşlar akmaya başladı. jisung ise hâlâ bağırıyordu. "kim soyaa! okul birincisi! babasının kızı kim soyaasın sen!" herkes ne dediğini anlamaya çalışıyordu. jisung ise onun ilk okuldaki takma adlarını söylüyordu.

"sus!" jisoo hâlâ ağlıyordu. "n'olur sus!" yalvarıyordu resmen. eki elini yumruk yapmış ve zemine vuruyordu. "sus dedim!sus!" jennie ablasını sakinleştirmeye çalışıyordu,ama nafileydi. jisoo resmen atak geçiriyordu. jennie onlara baktı endişeli bir şekilde.

"ne duruyorsunuz,bir şey yapsanıza!" seungmin lisa'ya işaret verdi. lisa hemen telefonunu çıkardı ve numaraları tuşladı. "alo,ben lalisa manobal,evet,vereceğim adrese akıl ve ruh sağlığı doktorlarından istiyorum, birini rehin almış ve şuan atak geçiriyor,adresi..." seungmin lisa'dan onay alınca belindeki kelepçeyi çıkardı. jisoo'nun yanına yaklaştı ve zorda olsa ters kelepçe taktı.

"jennie,jisunlar nerede?"

"söyleyemem."

"söyle! yoksa ablanı vurmak zorunda kalırız!"

"ama-"

"söyle dedim!"

"karakolun arkasında ki depoda, son on dakikası kaldı- " diye hızlıca söyledi ve bomba sesi yankılandı. herkes gözünü ve kulaklarını kapatmıştı. jisoo ise geçirdiği ataktan dolayı bayılmıştı. jennie,nin beyni o an o çiplerle patlamıştı. o ablası için kendini feda etmişti. kanlar seungmin'in yüzüne sıçramış ve yüzü kan olmuştu.

"minho,siz adrese gidin." minho hızl kafa sallamış ve arabasına binip yola koyulmuştu. yolda da bomba çözücü polislerden birine haber vermişti.

-

çok geçmeden adrese ulaştı minho. chan elindeki silahı yere bırakmıştı. bitkin ifadesiyle duvarı izliyordu elleri cebinde. jisung ise ağlamaktan kızarmış gözleri, hâlâ bağlı olan bedeniyle donuk bir ifadeyle yeri izliyordu. minho koşar adım jisung'un oönüne ulaştı ve eğildi. elleriyle jisung'un yüzünü kavradı. "güzelim"

"minho..." sesi bağırmaltan kısılmıştı. dıkıca sarıldı minho ona. kısa sarılmadan sonra hen ellerini,ayaklarını ve belini çözdü. elleri çok sıkıldığı için iz çıkmıştı ve kıpkırmızı olmuştu. minho iki bileğini de öptü teker teker. sonra jisung sıkıca sarıld8 ona. kafasını onun omzuna gömdü ve hıçkırarak ağlamaya başladı.

"geçti güzelim,geçti."

☆☆☆☆☆

herkesi olduresim vardi ama

dedim yavrularim uzulur

ayrica angst yapmicam ilk ficimi diye soz verdim

bi daha ki bolum cok guzel bekleyin🤗🤗

hadi sarki sozu

inadi birak yanima yanasiver artik

Leave///MinsungWhere stories live. Discover now