2-Bölüm

2.4K 30 17
                                    


İkinci karşılaşmamızın akıbeti ilkinden pek farklı olmadı, gece onu tekrar gördüm ve bitti. Aslında daha niye hayal kurmaya devam ediyordum ki? Eğer o da benden, benim ondan etkilendiğim olsaydı muhakkak bir adım atardı. Bir kız olarak ilk adımı ben atacak değilidim ya. Günler hızla geçip gitti. Yaz tatili geldi ve ben memleketime döndüm. Biliyor musunuz, hiç çıkaramadım onu aklımdan. Benimle tanışmak, sevgili olmak isteyen bir sürü erkek olmasına rağmen kimseyi beğenemedim. Ben ki ergenlik yıllarımda bile kimseye hayranlık derecesinde beğeni duymamış, takıntılı bir şekilde âşık olmamıştım, bu neydi böyle? İki kere gördüğüm ve varlığımdan haberdar olmayan bir adamın hayalini kuruyordum her gece. Beğenilen, istenilen, peşinden koşulmasına alışmış bir kızdım ve hayatımda ilk kez âşık olduğum adam tarafından görünmez kılınmıştım.

Ama sanmayın ki bu durumu gurur meselesi yaptığımdan Şahin'e olan ilgim. Herkes bilsin ki ilk görüşte aşk diye bir şey varmış ve insan hiç tanımadığı, birlikte zaman geçirmediği birini bile kalbinde taşırmış.
Yaz tatili bitti ve ben İzmir'e döndüm. Biliyor musunuz, hiç yitirmedim umudumu, yoktan var eden Allah dualarıma kayıtsız kalacak değildi ya, çıkaracaktı Şahin'i tekrar karşıma. Peki, ne yapacaktım onu tekrar gördüğümde? Yine sessizce beni fark etmesini mi bekleyecektim? Hayır, asla. Söz vermiştim Allah'a, eğer bu mucizeyi tekrar yaşatırsa bana, ben de bana düşeni yapacak, duygularımı sahibine açacaktım reddedilme pahasına.

Günler bazen hızla, bazen yavaş kovaladı birbirini ve ben her gece tam da uyumadan önce açtım elllerimi, gücü imkânsızı olur kılmaya yeten Rabbime. Duam bitince hayal kurdum, tekrar karşılaştığımızda Şahin'e anlatacaklarım hakkında.

Ve bir gün, dualarımın kabul olmuş hâliyle karşımda ete kemiğe bürünmüş duruyordu. İzmir'de okuyanlar bilir, E kafe vardı kapüsün işlek bir yerinde. İste o sabah orada, kalabalık bir arkadaş grubuyla kahvaltı yapıyordum ki sesini duydum önce, bir şeyler anlatıyordu ne olduğunu anlayamadığımın bir dilde. Herkes yok oldu o kafede o an, bir biz kaldık birbirimize.

Allah duymuştu dualarımı, şimdi sıra bendeydi işte. Tutacaktım sözümü.

Arkadaşlarımın meraklı bakışları ve nereye gidiyorsun soruları eşliğinde kalktım oturduğum masadan.
Yüreğim kıpır kıpır, ellerim tir tir titrer bir hâlde gittim masalarına. Konuşsam sesim çıkmayacak sanki ama konuşmasam da olmayacaktı. Bu benim son şansım olabilirdi. Etrafında onu dikkatle dinleyen kalabalığın ilgisi şimdi kendilerine benzemediği hâlde masalarına yaklaşan benim üzerimdeydi ve ayaklarımın bağının çözülme sebebi Şahin'in de artık konuşmasını yarıda kesip masalarının başında dikilen bu yabancıya dikkat kesilmesiydi.

Şimdi tüm masa sessizliğe bürünmüş beni izliyordu ve lanet olasıca sesim sanki karnıma kaçmış, çıkmıyordu. Kendimi aptal konumuna düşürdüğümün farkında ve biraz da onca insanın karşısında rezil olacağım korkusuyla konuşamıyordum ki Şahin yetişti imdadıma.

"Buyurun, oturmaz mısınız?" dedi tüm sıcakkanlılığıyla. Sessizce iliştim boş sandalyelerden birine. Canım benim, anlamış olacak ki ilgimi ve çekingenliğimi sanki beni tanıyormuş gibi davrandı. Dünya yansa bir kalbur samanım yanmazdı o an sanki. Onu dinlemek, konuşurken yaptığı jest ve mimikleri hafızama kazımak ve hiç silmemek istiyordum. Biraz daha konuştular ve yavaş yavaş dağıldı grup.

"Hadi Şahin, gelmiyor musun?" dedi bir arkadaşı ve ben bu sesle uyandım ayakta gördüğüm rüyadan.

"Siz gidin, ben birazdan geleceğim," demesi ise masaya dayadığı kollarının ardından bana bakan gözlerini fark etmemi sağladı.

Herkes kalkmış masadan, bir biz kalmışız ve Şahin tıpkı adını aldığı yırtıcı gibi sert bakışlarını yüzümde gezdirirken sesim bir daha hiç duyulmayacak gibi kısılmıştı.
Derin bir nefes aldım ve Yaradan'a verdiğim sözü hatırlatıp kendime konuşmaya karar verdim, Allahım ne zormuş bir erkeğe hem de o söylememişken seni seviyorum diyebilmek. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda onun da hâlâ dikkatle bana bakmakta olduğunu fark edip aynı hızla başımı kafenin kapısına çevirdim. Şimdi kalkıp gidebilir ve onu tekrar görebilmek için aylarca dua edebilirdim ya da ne varsa içimde anlatıp en azında ben elimden geleni yaptım diyebilirdim.

BİR KÜRT SEVDİMWhere stories live. Discover now