BÖLÜM 4: DAVETSİZ MİSAFİR

9 3 0
                                    

Helen işlerini halletmiş eve gelmek için arabasına binmiş ve yola çıkmıştı. Ne kadar çabuk eve giderse o kadar çabuk dinlenmeye başlayacağını biliyordu. Arabası, bembeyaz, Toyota markalı üst model bir arabaydı. Arabası ile yolda sabit hızla ilerlerken telefonu çaldı. Açtığında arayan kişinin Helia olduğunu gördü.

"Buyur Helia ?"

"Helen nasıl geçti bugünkü toplantı?"

Dediğinde telefona karşı tebessüm etti.

"Harikaydı. Toplantıyı kazandık. Patron onları ikna etme konusunda benim de ısrar etmemi söyledi. Ve başardım."

"Harika, o zaman sen artık patronun özel çevirmeni olacaksın. Ama şirkette büyük bir dedikodu var."

Dedi Helia, Helen ise şaşırmış bir şekilde arabayı sürmeye devam ediyordu.

"Ne dedikodusu anlat bakalım."

"Şirket başka birine satılacakmış. Partonun odasına çok yakışıklı bir adam, yanında başka adamlarla birkaç gündür giriyormuş."

Dedi Helia, Helen ise hiçbir şey diyemedi. Partonundan gayet memnundu. Yeni patron nasıl davranırdı bilinmezdi.

"Neyse Helia sen bana bu akşam gelirsin. Ben eve gidince biraz dinleneceğim. Akşama konuşuruz,görüşürüz."

"Tamam Helen, görüşürüz tatlım."

Dedi Helia ve telefonu kapattı. Helen yoluna odaklandı. Evi ile çalıştığı şirket arasında çok mesafe yoktu. Gaza biraz daha bastı. O anda bir ses kulaklarında yankılandı.

"Hazır mısın?"

Dedi bilmediği ses, o ise şaşırmıştı. Bugün hiç bu sesi duymamıştı.

"Neye hazır mıyım?"

Dedi Helen ama sonrasında kendi kendine konuştuğunu düşündü. Dünden beri ona bir şey olmuştu. Sesler duyuyor ve kendi kendine konuşuyordu.

"Beni görmeye..."

Dedi yine aynı ses, Helen sorusunun cevaplanması ile şok oldu. Bu gizemli sesin sahibini artık görecekti.

"Seni mi göreceğim? Çok komik şakaydı bilinmeyen ses."

Dedi Helen gülerek. Onu gören de deli olduğunu sanacaktı.

"Evet beni göreceksin. Bir de benim şakaları genelde komik olur."

Dedi yine ses, Helen artık gerçekten delirdiğini düşünüyordu. Evine gelince arabasını parketti. Arabadan sakince indi ve evine doğru ilerledi. Kapısını açıp içeri girdi.

Çantasını ve anahtarını kapının yanındaki askıya asıp direk mutfağa gitti. Bir bardak su içip, salona girdi. Salonda oturan bir adam görmesi ile çığlık atması bir oldu.

Karşısında kumral, mavi gözlü, pembe dudaklı, kaslı, uzun boylu bir adam duruyordu. Üzerinde krallık zamanına ait kıyafetler vardı. Koltukta oturmuş sırıtarak Helen'e bakıyordu. Adam yavaşça ayağa kalkıp Helen'in yanına geldi.

"Merhaba Helen, tanıştık sonunda."

Dedi adam Helen'e. Helen ani bir hareketle adama tokat attı.

"Tanıştık mı? Sizde kimsiniz ve evimde ne arıyorsunuz?"

Dedi Helen. Birkaç günde bu kadar olay gerçekten fazlaydı. Hemde baya fazlaydı.

"Ah elinde baya sertmiş. Doğru ya ben kendimi tanıtmadım. Ben Hector Cristian FELTON, senin lordun, kocan ve şu gizemli sesin sahibiyim."

HANÇERİN ZEHRİ Where stories live. Discover now