6 - kraliyet.

299 65 47
                                    

SIRIUS'UN HOGWARTS'I DERSLER İÇİN DEĞİL DE ÇAPULCULAR İLE AYLAKLIK YAPMAK İÇİN ÖZLEDİĞİNİ FARK ETMESİ FAZLA VAKİT ALMADI. Tek başına bir şekilde derslere girip çıkmak hatırladığı Hogwarts'ın eğlencesine benzemiyordu.

Üstelik Remus ve James'in neşeli gülüşmelerini uzaktan izlemek Sirius'un ağzında nahoş bir tat bırakıyordu.

Hayatta oldukları için memnundu, bunu inkar edemezdi ancak kendisini dışlanmış hissetmeden edemiyordu. Malum, arkadaşları onun varlığına dair hiçbir şey hatırlamazken dışlanmış hissetmek kaçınılmazdı.

Fakat dikkatini çeken bir şey vardı ki o da Peter Pettigrew'un James ve Remus ile hiç yan yana gelmiyor olmasıydı. Sirius o küçük sıçanı etrafta dolaşırken gördüğünde ilk günkü gibi büyük bir nefretle dolup taşmıştı, kendini dizginlemekte çok zorlanarak onun yanından geçip gitmişti.

Aslında onu oracıkta öldürmeliydi, en azından bu evrende James'e bir zararı dokunmazdı bu sayede.

Onların neden samimi olmadığını anlayamamıştı Sirius, birine Peter'la alakalı soru sormak da istemiyordu canı doğrusu. Nedenin kendi kendiliğinden ortaya çıkacağına emindi.

Tılsım dersliğinden elinde kitabıyla çıkarken önünden yürüyen Lily'i ve onun yanındaki Videns'i izledi. Videns, küçük ama hızlı adımlar atan Lily'ye yetişebilmek için hızlı hızlı yürüyordu.

Evanora Videns ve Lily'nin yakın olduğunu görmek şaşırtıcıydı, Sirius, Lily'nin hep Alice ve Dorcas ile iyi anlaştığını hatırlıyordu. Bazen de Marlene ile takılırlardı. Videns bir anda yakın çembere nasıl girmişti anlamıyordu.

Aynı odada kalıyor olmalarının bir etkisi olmalıydı muhakkak.

"Hey, Blackburn." Sirius kendisine seslenildiğini anlamayarak bakmadan yürümeye devam ederken birkaç saniye sonra omzuna dokunan elle yerinde sıçradı ve arkasını dönüp Remus'la göz göze geldi. Remus yüzünde nazik bir gülümsemeyle "Sana sesleniyorum duymuyor musun?"

Sirius kendisinin soyadının burada Blackburn olduğunu hatırladı o anda. Black olarak anılmaya senelerdir alıştığı için başka bir soyad ona yabancı geliyordu.

"Pardon, duymamışım."

Remus başını salladı, üzerine fazla düşünmemişti. "James ve Frank'le bahçeye çıkıyoruz. Bize katılmak ister misin?"

Sirius içindeki kara bulutların dağılarak güneşin parlak gülümsemesiyle ısındığını hissetti anında. Az önce uzaktan baktığı James ve Remus'un yanında olabilecekti şimdi. "Tabii!" dedi bu yüzden hevesle. "Hayır demem."

Birlikte yürümeye devam ettiler. Koridorları aşarken Lily'nin "Of, olamaz." diye mırıldandığını duydu Sirius ve karşıdan gelen dört kişiyi gördü. Yeşil cübbeleri içindeki bu dört kişi oldukça tanıdık ama bir o kadar da uzaktı kendisi için.

Felix Rosier, Rabastan Lestrange, Severus Snape ve Regulus, Sirius'un on senelerdir görmediği küçük erkek kardeşi.

Remus'un yanındaki James'in hafif gülüşünü duydu Sirius. "Süper, uzun zamandır Snape'i zorbalamamıştım."

"James." dedi Remus uyaran bir şekilde, arkadaşının belaya karışmasını istemiyordu. Özellikle Öğrenciler Başkanı olarak. Ancak James'in onu umursamadığı yüzündeki haylaz gülümsemenin büyümesinden anlaşılıyordu.

Gryffindorlar ve Slytherinler arasındaki laf dalaşını ilk başlatan Felix Rosier'in yüksek sesle üfleyerek "Bunların çıktığı dersliğe de girilmez, içerisi leş gibi kokuyordur." demesi olmuştu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 08 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

YANSIMA「sɪʀɪᴜs ʙʟᴀᴄᴋ」Where stories live. Discover now