🥀Nefsin adıdır Meryem🥀

15 7 0
                                    

1.BÖLÜM.
Nefsin adıdır Meryem,saklı bir gülün ve saklı bir kalbin adıdır.
Meryem...cevabı gökyüzünde gizli bir sualdir


4 Ekim 2017


"Kırık aynaya bakmak uğursuzluk getirir" derdi büyüklerimiz ancak
atasözlerin ardından gitmeyi bırakalı çok olmuştu Meryem.Biliyordu ki bu
sözler onların durumundaki insanlar için bir şey değiştirmeyecekti.Bahtları da tıpkı saçları gibi katran karasıydı.Doğduğu günden beri şen şakrak bir gün geçirdiğini hatırlamıyordu ve artık hayaller kurmayı bırakmıştı.

Hayaller
renkleri arzulardı ancak genç kızın hayatında gözlerinden başka renk yoktu.Su mavisi gözleri her daim hüzünlü ve utangaçtı.Ok kirpiklerinin ardına saklanırdı durgun bir deniz misali. Annesi Süheyla denizin de tıpkı gözlerinin rengi gibi mavi olduğunu söylerdi ancak Meryem göremediğinden sadece aynaya bakarak hayalini kurmaklayetinmişti.Gerçekleşmeyeceğini bile bile deniz görmeyi arzuluyordu.

"Abla"dedi Zeyneb sessizce yanına yaklaşarak.Meryem kırık aynadan
arkasındaki kıza göz ucuyla bakarak şalını düzeltmeye devam etti.Katlayarak özenle yırtık yerini saklamaya çalışmıştı, "Efendim"dedi yine kötü bir haber duyma endişesine kapılarak.İki gündür mahallelerde çıkan saldırı ve salgın haberleri ile diken üstünde geziyordu.Ancak duydukları tam aksine hoşuna gidecek bir şeydi.
"Bunu sana gönderdi"dedi elindeki şeyi göstererek.Duyduklarıyla hızla
arkasını döndü Meryem ve

"Buraya mı geldi?"diye sordu endişeye kapılarak.
Zeytin karası gözlerini irice açan kardeşi başını olumsuz anlamda salladı.
"Hayır,Hasan getirdi"
"Annemler bir şey anlamadı değil mi?"diye sordu emin olmak adına.
"Anlamadı ama..."
"Ama ne?"
"Yusuf abi iyi biri...evlen onunla"dedi sır verir gibi yaklaşarak.Meryem
utanarak gülümsemiş ve kardeşini göndermek için arkasından ittirdi.
"Hadi git sen,geliyorum ben birazdan"dedi bir an önce gönderdiği şeye bakmak için hırpalanmış yerlerini saklaması için üzerine sararmaya başlayan kumaşı serdikleri divana oturdu.Elleri heyecandan titrese de bunu neden gönderdiğini bilerek daha da mutlu oluyordu.Bugün doğum günüydü.
17 yaşıyordu Meryem.Ve Yusuftan başka kimse hatırlamamıştı.Alt sokaktaki tek katlı küçük evde kardeşiyle beraber yaşıyorlardı ve babasının çalıştığı yerde çalışıyordu.İlk orada görmüştü onu ve Hasan olmasa onunda kendisinden hoşlandığını anlamayacaktı.
Zeyneb yanından ayrılır ayrılmaz elindeki küçük eski bir mendile sarılmış olan şeye baktı.Düğümü çözüp ne olduğunu öğrenecekken annesinin seslenmesiyle doğruldu ve yastıkların altına saklayarak koşarak odadan çıktı.Burnuna gelen kavrulmuş soğan kokusuyla mest olurken bir elini kasılan midesine bastırdı.En on dün sabah yemek yemişlerdi ve açlıktan bayılmak üzereydi.
Bir tek o değil evdeki herkesin öyle
hissettiğinden adı kadar emindi.

"Neredesin sen kızım ya babanlar gelecek birazdan.Yengenler su almaya
gitti,su yok.Zinet ağlıyor,git bir bak kardeşine." duyduklarına şaşırmamıştı.
Kendi çıktığı oda dışında birkaç adımlık bir oda daha vardı.Babasının kendi
eliyle zar zor yaptığı bir evdi burası ancak amcası yardım etse de çoğunda
babası Cihad'in emeği vardı.Attığı her adımda çıkan gıcırtı seslerine
alışmıştı.Kulakları o sesin varlığına o kadar alışkındı ki artık hiç ses
çıkmıyormuş gibi hissediyordu.Çatlayan duvarı her gördüğünde içine tarifi
imkansız bir acı saplanıyordu.Geçen sene küçük bir depremde çatlamıştı
ancak kalbini acıtan o çatlak değil toprağa verdikleri bir candı.Yıllar önce
deprem sonucu hayatını kaybetmişti sırtını yaslayacağı abisi...Ahmed'i
kaybetmişti. Güven veren gülümsemesi canlandı gözünün önüne ve tekrar
ağlama isteği bastırdı ancak gözyaşlarını geri iterek ağlamaktan kızarmış
kardeşini kucağına aldı.Altını ıslattığını fark ettiğinde ise yüzü düştü.

"Başka kıyafetin yok ki,neden ıslattın.Ne yapacağım ben şimdi...Abdestimi
de bozdun"dedi sitem ederek.Kaşlarını çatarak huysuzlanan ablasına sadece
gülümsemekle kalmıştı küçük Zinet.Annesinin bazı günler yaptığı gibi bir buçuk yaşındaki kardeşinin altını çarşaftan yırttığı beziyle sardı.

"Artık bununla idare edeceksin Zinet hanım"dedi küçük burnunu öpmeden
önce.Kardeşini kucağına alarak annesinin yanına gitti.

"Akşam yemeyecekmiydik yemeği"diye sordu sakince ancak Süheyla hanım
üzgün bir halde başını iki yana salladı.
"Akşama elektrik olmaz diyorlar,şimdi yiyelim Allah Kerim"omzunu sarstı
Meryem.Kardeşini kucağında pışpışlarken annesi yanındaki mindere
oturmuştu.Sofra bezini yere serdikten sonra başını dizine yaslayarak kızlarına
baktı içi giderek.
'Kız çocukları rahmettir'demişti peygamber efendimiz.Bu sözlerin ne
demek olduğunu en çok kızları olduğunda anlamıştı.Onlar neşesi ve
gözyaşlarında büyüttüğü sevgisiydi.Şefkatle oynayan kızlarına baktı.Sağ eliyle kızının başını okşadı.Bugün doğum günüydü ve şimdi koca kız olmuş karşısında oturuyordu.Ne ara bu kadar büyümüştü.

"Meryem'im"dedi boğazı düğümlenerek.Genç kız mavi harelerini kaldırarak annesine döndü.Süheyla hanımın dolu dolu olmuş gözlerini fark ederek kalın kaşlarını çattı.
"Anne"dedi Zinet'i kucağından indirerek ve annesine doğru yaklaştı.

"Bir şey mi oldu?"diye sordu duyacaklarından korkarak. "...neden öyle bakıyorsun?"

"Ben size hiç iyi bir anne olamadım değil mi?"derken gözünden bir damla
yaş süzülerek sıcak yanaklarında kayboldu.
"O nasıl söz,sen iyi ki benim annemsin"
"Bugün senin doğum günün ama bırak bir pasta yapmayı doğru dürüst
yemek bile yediremeyeceğim sana.Oysa bir anne yavrusuna eksikliklerini
hissettirmemeli"kendi kendine üzgünce söylenirken bakışlarını kaçırdı.Bu genç
kızı çok üzmüştü.Ancak sinirlendiğinde yaptığı gibi çenesini sıktı.
"Demek doğum günüm olduğunu hatırlıyorsun,o zaman sarılsana ne
duruyorsun?Sarılman bile yetiyor bana anne"fısıltı halindeki sözleri havaya
karışırken annesi kendini tutamayıp sarıldı.Boğazından hıçkırık koparken
Meryem ince ince süzülen yaşlarını elinin tersiyle sildi.
"Seni çok seviyorum Meryem'im.İyi ki doğdun,iyi ki bana en büyük
hediyeyi sen verdin"diyerek geri çekildi ve gözkapaklarından tek tek
öptü.Sıcak yaşlarının tadını duyumsamıştı.Esmer kızının yanaklarını avuçlayarak şefkatle baktı.

"Ne olursa olsun,ben hayatta olduğum sürece sizi koruyacağım.Ama ben her
zaman yanında olamam.Sen kardeşlerine de kendine de çok iyi bakacaksın.Ben dayanmayı öğrendim bu topraklarda,sabretmeyi ve direnmeyi öğrendim.Her şeye rağmen hayatta kalma mücadelesi vermeyi öğrendim.Kader bizim
yüzümüze gülmeyi bıraktı belki.Hep gözyaşları düştü bizim payımıza ancak
çiçeklerimizi gözyaşlarımızla sulamayı öğrendik.Acı oldu ama oluyor be kızım.Sana nasihatimdir,hayat sana ne söylerse sen öğrenmeye çabalayacaksın, bu hayat fani yavrum.Her şeyden ders almayı ve ona göre sınav vermeyi öğreneceksin.En çok hayatta kalmaya ve yaşarken de hiç bir canlıya zarar vermemeyi öğreneceksin.Söz ver annene.En büyük silahın merhametin olacak,sen merhamet göster ki merhamet göresin"

"Söz"dedi ancak bunların hiçbirini tek başına üstlenmeye hazır hissetmiyordu kendini. Korkuyordu küçük kız,tek başını mücadele etmek zorunda kalmaktan ölesiye korkuyordu.
"Hem kim demiş doğru dürüst yemek yiyemiyorum diye,şu kokuya
baksana.Yağa kavrulmuş soğan kokusu,hangi evde var bu koku söyler misin bana ve hangi evde var senin elinin lezzeti.Annem,sen benim yanımda ol,o bana yeter.Hem...doğum günüm için bir şey verebilirsin aslında"

"Ne"diye güldü kadın şaşkına uğrayarak.

"Çiçeğin"

"Delinin zoruna bak hepi topu birtane çiçeğim var zaten.O da kaktüs"

"Tamam işte onu istiyorum,çöl dikenini istiyorum senden,veriyor
musun"annesi sorusuna karşılık gülerek başını salladı. "Çok şükür ki Allah'ım
senin gibi bir kız verdi bana.İyi ki doğdun"
"Şimdi üfle bakalım"dedi kadın yarım ekmeğin üzerine koyduğu küçük
mumu kızına doğru tutarak.Meryem sevinçle gülümserken gözlerini
kapattı.İçinden tek bir şey diledi.

Allah'ım beni annemden ayırma!

Yine ben✨

ilk bölümü attım.🤍

Karakterlerimizi,yavaş yavaş tanıyorsunuz😊

Hadi bakalım,parlatın yıldızları😘🌹

Hassas Kalpler Cehennemi/AcıWhere stories live. Discover now