Cennette Bir Gün

651 15 4
                                    

Onlara balayı yazmayı çok sevdim, keşke hep balayında olsa bu çift✨ İstek üzerine bu bölüm de +18 içerir haberiniz olsuun🔥
Yorumlarınızı ve önerilerinizi de bekliyorum, keyifli okumalar diliyoruum🩵

****************************************

Balayımızın son gününe gelmiştik artık ve ne yalan söyleyeyim bu beni oldukça mutsuz ediyordu. Yaklaşık iki haftadır bu cennet gibi yerde harika zaman geçiriyorduk ve hayatımın hiçbir evresinde kendimi şimdi olduğum kadar mutlu ve huzurlu hissetmemiştim. Bunu yanımdaki biricik sevgilime, aynı zamanda müstakbel eşim olan Efeme borçluydum..

~

Gözlerimi açtığımda yanımda yatan güzeller güzeli eşime baktım. Hafif aralanmış perdeden içeri sızan güneş ışığı güzel sevgilimin kıvır kıvır saçlarına dokunuyor ve yüzünü aydınlatıyordu. Saate baktığımda 12'yi gösteriyordu. Tuğçem de hâla uyuyordu ki bu çok normaldi çünkü dün gece epeyce bir yorulmuştuk.. Buradaki her gecemiz böyle geçiyordu zaten...
Onu uyandırmak istemediğimden olabildiğince az ses çıkartarak yanımdaki komodinin üzerinde duran telefonuma uzandım. Uyurken o kadar güzel ve naif görünüyordu ki bu anın bir kopyasını yaratmam gerekiyordu. Telefonumun kilidini açıp kameraya girdim ve uyuyan güzelimin bir fotoğrafını çektim. Sonrasında da çektiğim bu fotoğrafı yeni arkaplanım olarak değiştirdim. Yine ses çıkarmadan yataktan kalktım ve üzerime bir şeyler giyinip otelin restoranına gitmek üzere odadan çıktım. Tuğçem uyanınca beni göremediği için endişelenmesin diye de yatağın üzerine ufak bir not bırakmıştım.


Yüzümü yakan güneşle uyanmıştım.☀️"Ayy, noluyor ya!" Ellerimle gözlerimi kapayıp yatakta yan döndüğümde sevgilimi görmeyi bekliyordum ama onun yerine bir not vardı. "Günaydın gün ışığım, çok güzeldin ve uyandırmaya kıyamadım. Bize kahvaltı almaya gittim. Hemen dönerim. Seni seviyorum."
Not karşısında yüzümde resmen güller açmışa dönmüştüm. Uyanır uyanmaz bu kadar mutlu olmaya bünyem alışık değildi ama sanırım artık buna yavaştan alışmam gerekiyordu.. Yatakta biraz daha vakit geçirip keyif yapmak istediğim için komodinden okumak için evden getirdiğim kitabımı çıkarttım. Kitabın kapağını son günümüz olmasına rağmen daha yeni açabiliyordum.. Efenin yazdığı notu da kitabın arasına sıkıştırdım. Bana arada böyle notlar yazıyordu ve hepsini saklıyordum. Dünyanın hem en yakışıklı, hem de en düşünceli erkeğiyle evlenmiştim...


Tuğçeye ve kendime iki ayrı tabak hazırlayıp odaya döndüm. Kartımı kapıya takıp içeri girdiğimde hâla uyuyor olabileceğini düşünerek ve ses yapmamaya özen göstererek kapıyı açtım. Yataktaydı, manzaram yine her zamanki gibi oldukça güzeldi... Elinde kitabı, beyaz geceliğiyle ve üzerine vuran güneşle bir melek gibiydi âdeta. "Günaydın, gün ışığım." Kitabı yüzünden indirip bana gülümsedi. "Hmm gün ışığınım demek, hoşuma gitti!" Ben de gülümsemesine karşılık vererek yatakta yanına oturdum. "Şimdi öncelikle bugün son günümüz olduğu için oteli iyi değerlendirmeliyiz diye düşündüm. O yüzden ağzına kadar dolu iki tabak hazırladım. Bak bunda hamur işleri var, burda da kızartma felan var birtanem yani ne istersen var." Cümlemi bitirir bitirmez bir kahkaha patlattı canım sevgilim. "Sevgilim restoranı soymuşsun resmen oha, arkamızdan gelmeseler bari."
Hemen yan tarafta duran ufak tepsiyi yatağın üzerine alıp tabakları da üzerine yerleştirdim. "Napayım, sevgilime yaraşır bir kahvaltı olması gerekiyordu, ben de gerekeni yaptım;)" Ona göz kırparak tabaktan bir börek alıp ağzına doğru götürdüm. "Ee düğün konuşmamda da dediğim gibi, ellerimle besleyeceğime söz vermiştim seni.." Tuğçe durmadan kıkırdıyor, gülüyordu. Adeta küçük bir kız çocuğu gibi neşeliydi. "Bu hâllerini ne kadar çok sevdiğimi bir bilsen Tuğçem. Hep böyle gül benimleyken olur mu? Hep böyle yan yana gülelim."


*EfTuğ Kısa Hikayeler*Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora