Yollar, Kesişmek İçindir

638 31 25
                                    

Uzun bir aradan sonra herkese selamlaar!
O kadar dramdan sonra bu bölüm çıtır çerezlik eğlenceli bir şeyler yazmak istedim ve çok da içime sindi💃🏻
Umarım siz de keyif alırsınız çünkü ben yazarken aşırı eğlendim..
Sahneleri kafanızda hayal ederek okumanızı tavsiye ediyorum efenim, o zaman iyi yolculuklar🥂✨

Bu arada bölüm bir Efe'nin, bir Tuğçe'nin ağzından💃🏻

Bölümün şarkısı; Flight Attendant-Josh Rouse

*****************************************

Son sınıfın ortalarındaydım ve finaller başlamak üzereydi. O aralar inanılmaz bir can sıkıntısı içinde boğuluyordum sanki. Mezun olma fikri, sınavlar, stajlar derken her şey üstüme üstüme geliyormuş gibi hissediyordum kendimi..

Haziran ayındaydık, yaz aylarını da hep severdim ama yurt odamız o kadar güneş alıyordu ki sıcaktan içeride yarım saat bile zar zor duruluyordu. E hâliyle ben de ders felan çalışamaz olmuştum..
Üstüne üstlük bir de 22 yaşımdaydım, kanımın nasıl kaynadığını tahmin edersiniz bence..

O zamanki oda arkadaşlarım Yiğit ve Emir de o aralar her gün dışarı çıkarlar, gece de yurda dönmezlerdi. Özenirdim de onlara yalan yok. Hiçbir zaman o kadar çılgın bir üniversite hayatım olmamıştı çünkü. Ve üniversitenin son dönemindeydik, o yüzden öyle bir üniversite hayatı deneyimleyemeyeceğimi de artık biliyordum zaten.. O kadar cesur hissedememiştim üniversite hayatım boyunca nedense kendimi bir türlü.. İnsanlara, dış dünyaya açılma ve olduğum kişiyi gösterme fikirleri bana çok yabancı konseptlerdi o zamanlar...

O akşam da dersim 6 gibi bitmiş, odaya gelmiştim. Sıcaktan yapış yapış olan vücudumu az da olsa serinletebilmek için kısa bir duşa girdim önce. İstanbul yanıyordu gerçekten de..
Duştan çıktıktan sonra da biraz çalışırım diye dersin başına oturdum ama asla olmuyordu, çalışamıyordum. Masanın başına geçiyor, yanıma da bir duble türk kahvesi alıyor ama kahvemi içip masadan tekrar kalkıyordum. Bu döngü neredeyse bir haftadır böyle ilerliyordu..
İki gün sonra Ceza Usul Hukuku finalim vardı ve iki vizem de iyi geçmemişti, yani oturup deli gibi ezber yapmam ve ders çalışmam gerekiyordu anlayacağınız..

Derken tam o sırada Emir ve Yiğit oldukça gürültülü bir şekilde odaya girdiler.

"Ya oğlum saçmalama sabah bakarız sınavdan önce hallolur ne sıkıntı yaptın ya!"

İkisi de beni görünce kafalarıyla selam verdiler önce.

"Naber Efe? Oğlum ders mi çalışılır şu havada ikiniz de delirmişsiniz bak beni dinleyin. Çıkalım şöyle bi keyfimize bakalım ya! Hatta Efe de gelsin, gelirsin değil mi kardeşim?"

Anlamsız gözlerle Emire bakarken istemsizce başımla çoktan onu onayladığımı fark ettim. Neyi onaylıyordum ki mesela o an, gençlikti işte. Çok da sorgulamayın siz..

"Heh bak tamamdır Efe de okeyledi süper. Kaçarınız yok artık gidiyoruz, hatta psikolojiden kızları da arıyorum şimdi hep birlikte bu ekip bu gece sabahlıyoruz!"

~

Haziran ayıydı.
Acayip sıcak bir haziran akşamıydı hem de ve ben daha dün polis akademisinden gelen kabul mektubuyla uyanmıştım günüme.
Hâla inanamıyordum böyle bir şeyin mümkün olabildiğine..
Ben, sokakların Tuğçe Duman'ı? Polis mi olacaktım yani? Kulağa inanılmaz geliyordu bu fikir. Aklım hâla tam olarak idrak edebilmiş değildi bu düşünceyi..
Öğrenir öğrenmez de babamla kendi aramızda ufak bir kutlama yapmıştık o akşam ama tabii ki bu yetmezdi. Bu akşam da bizimkilerle bir kutlamaya çıkacaktık elbette..

*EfTuğ Kısa Hikayeler*Where stories live. Discover now