İ love max

150 8 2
                                    

Deftones-Cherry Waves

✧・゚: *✧・゚♡*(🍒)*♡・゚✧*:・゚✧

Should I choose my mind or my heart?

Negan ertesi sabah Jane'in normalden biraz daha geç uyumasına izin verdi, onun hastalığından kurtulmak, Jane'in neşeli haline dönmesini sağlamak konusunda çaresizdi ve ilaç dışında bunun için en iyi tedavinin uyku olduğunu her zaman duymuştu. Kendisi de duş almıştı ki bu tuhaftı, sessizliği sevmiyordu, buna alışık değildi. Jane genellikle onun işini bitirmesini beklerken yerde oturup bir şeyler hakkında konuşuyordu.

Simon kahvaltıyı kendisine getirdikten sonra yatak odasında onunla birlikte yemişti, Jane'i boş bir odada uyanıp korkmasını ve onu yalnız bırakmak istemiyordu. Yine de bu da tuhaf hissettirdi. Jane olmadan hiçbir şey yapmaya alışkın değildi, Jane onun kucağında ya da tam önünde yerde oturuyor, bacaklarına yaslanıyordu. Şuan onu yatakta uyurken görüyordu ama fiziksel olarak ona dokunmaması çok tuhaftı.

"Babacığım?"  Negan yatak odasının kapısını Simon'un arkasından kapattıktan sonra Jane'in uykulu sesi sessizliği bozdu. Gülümsedi, yatağın başına geçti, kollarını başının üzerine uzatmış, yorganı omuzlarının üstüne kadar çekmiş saçları dağınık bir şekilde yastıkların üzerine dökülmüş olan kızın yanına oturdu. Negan eğildi ve yanağını öptü.

"Hımm evet bebeğim, baban burada," diye mırıldandı kızın saçına doğru, eli battaniyenin altından kıvrılarak aşağı doğru gitti ve göğsü ortaya çıktı. Tenine çarpan ani soğuk hava karşısında Jane ona daha da yaklaştı. Negan sırıttı ve boynuna öpücükler kondurmaya başladı.

"Kahretsin, sen çok güzel bir kızsın. babasının güzel kızı." diye mırıldandı adam onun üzerine doğru yükselirken, dirseklerini ağırlığını yukarıda tutmak için ikisinin altındaki yatağa gömdü.  Battaniyeyi aşağı itti ve Jane'in göğsünden başlayarak karnına doğru ıslak öpücükler bıraktı. Jane ellerini Negan'ın saçlarına doladı.

"Baba lütfen.." Jane başını aşağıya doğru itmeye çalıştı ve hemen onun bileklerini yakalayıp yatağın başına sabitledi.  Karnından çenesine uzanan uzun bir şeridi yaladı.

"Sabırlı ol prenses. baban seni yakında becerecek." diye söze başladı Negan, boynunun yan tarafındaki hoşuna giden morluğu emmeye başladı. Jane sızlanarak altından kıpırdadı, elleri kot pantolonunun ön kısmındaki şişkinliği ovalamak için uzandı. Negan kafasını kızın göğsüne gömerek sessizce küfretti.

'kahretsin bebeğim. böyle devam edersen baban bir hafta boyunca topallayarak yürümeni sağlayacak."

Jane, attığı her adımda kalçasından aşağı kaymasını önlemek amacıyla eşofmanının iplerini daha sıkı hale getirmek için birbirine bağladı. Negan yalan söylemiyordu, yürürken ağırlığının bir kısmını üzerinden atmak için bir kolunu dirseğine dolamak, diğer koluyla da ona yaslanmak için elini tutmak zorunda kaldı. Topallayarak yürüyordu.

"Eğer istemiyorsan içeri girmek zorunda değilsin bebeğim." diyen lider, Jane'i anne ve babasının arkasında olduğu kapının önünde durdurdu ve ona doğru döndü. Parmaklarını kotunun kemer halkalarına geçirdi.

"Ben iyiyim. Muhtemelen onlarla konuşmalıyım ama, ımm.. onlara bunu gösteremeyiz..." Jane ikisinin arasını işaret ederken gergin sesi azaldı. İfadesi kafa karışıklığına dönüşürken Negan'ın kaşları çatıldı.

"Bu da ne demek oluyor? bebeğim, birlikte olduğumuzu zaten biliyorlar, hatırladın mı?"

"Hayır! hayır, öyle demek istemiyorum. yani tüm... baba ve bebek olayını kastediyorum." diye sözünü kesti Jane, Negan'ın ağzının 'O' şeklini almasını izleyerek başını salladı. "S-sadece anlamayacaklar. Yaptığımız işi seviyorum ve eğer hakaret etmeye başlarlarsa ya da bir şeyler söylemeye başlarlarsa onlardan kurtulmanı isterim ve amaç bu değil-"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 09 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Brooklyn Baby | Negan SmithWhere stories live. Discover now