-Kader-

48 18 2
                                    

'Zaten kazanacağımı bildiğim için önceden düşündüm. Ben senden..'

Dile benden ne dilersen çok mu şov olmuştu sanki. Cümlenin devamını korkuyla bekliyordum.

'Güzel bir akşam yemeği yiyelim istiyorum.'

Cümlenin bitmesiyle kendimi sıkmayı bıraktım. Güzel bir akşam yemeği demek. En güzelinden yapalım.

'Neden gerilim veriyorsun şöyle tatlı tatlı söylemiyorsun?'

'Tatlı tatlı derken?'

Beni belimden tutup kendine çekti.
Bi anda çok yakın olmuştuk. Kalbim atma görevini bir kenara bıraktı.

'Böyle mi mesela?'

'Yok. Kastettiğim şey bu değildi amirim.'

'Neydi peki?' bunu derken iyice mesafeyi kapattı.

Sokağın ortasında olduğumuzu bir tek ben mi düşünüyordum?
Her santim yaklaştığında daha da geriliyordum.
Nefeslerimiz birbirine karıştı.
Evet tam olarak o an yaşanacaktı.

O esnada telefon sesi araya girdi.
Aslan'ın ağzından ilk defa küfür duydum. Telefona sövdü sanırım.
Telefonu açtı.

'Efendim canım kardeşim. Zamanlamana hayranım. Yok kapının önündeyim. Geliyorum. Hadi kapat.'

'Kardeşin meraklanmış. Hadi git hemen. Yarın görüşürüz.'

'Böyle kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun, yarın rövanşını alıcam Miray Parlak.'

'Telefonun susmazsa o biraz zor Aslan Dinçtürk.'

Havalı bir çıkış için son sözü söyleyip giderken;

'Telefon susturmak kolay beni sustur bakalım.' diyerek apartmanına girdi.

Bono sostor bokolom. Sustururuz ne var yani? Mübarek, bir normal konuşamıyoruz!
Kendi kendime mi konuşuyordum ben? Bi gören yoktur umarım.
Adım Başkomiserden mahallenin delisi olmadan eve girdim. Tükenmişliğime, kendimi yatağa atarak son verdim.

Bugün izinli olma sebebiyle erken kalkmadım.
Açelya öğle molası için evime gelmişti. Beraber sohbet eşliğinde kahvaltı yapıyorduk.

'E yani o zaman çözülmüş oldu sorun.'

'Yani bi nevi diyelim. Toplantı da var şimdi ona gidicem. Belli olur o zaman.'

'İyi bari.'

'Neyse ya senden ne var ne yok. Enişteyle nasıl gidiyor?'

Açelya'nın dediğiyle zeytin çekirdeği boğazımda kalmıştı. Bu kızın lap diye lafa dalması beni canımdan edecekti.

Öksürük krizinden kurtulup cevap verdim.

'Enişte ne Açelya? Saçmalama istersen!'

'Sen bilmiyorum sanıyorsun ama sen giderken biz dönüyorduk Miray hanıım!'

'Neyi bilmiyorsun sanıyorum ki ben?'

Yoksa dün bizi görmüş müydü? Sofradaki domatesle aynı renge büründüm.

'Birbirinize bakışınız bile her şeyi açık ediyor canım benim.'

Bir nefes verdim.

'Görmemişsin.'

'Neyi görmemişim?'

Pot kırmakta üstüme yoktur.

'Ne görmesi?'

Son Başlangıç Where stories live. Discover now