yardım ;

29 6 0
                                    

Niki Kore'ye gelmeden 5 gün önce;

"Üzgünüm ama ilk defa seni bir konuda reddetmek zorundayım Soyeon." dedi telefonun diğer ucundaki Jay.

"Hadi ama Jay. Lütfen bu cidden önemli bir istek. Ne dediğimi anladığını biliyorum. Eğer Kore'de birinin yanında kalıcaksa ve biri ondan sorumlu olacaksa buna en uygun kişi de sensin."

"Böyle bir durumla ilgilenmeyi bırakalı çok oldu bunu biliyorsun ve şu anın tekrar başlamak için doğru bir zaman olduğunu düşünmüyorun. Ayrıca Kore'de ne yapıcak ki. Japonya'da sen  daha iyi bir şekilde ilgilenemez misin?"

"Sencede ilişkimizden sonra ona yardımcı olan kişi olmam doğru bir şey mi? Eski sevgilinden daha doğrusu önce eski sevgilin olan sonrasında seni medyaya ifşalayan ve onun anlatımına göre onun "hayatını batıran" birinden yardım almayı kabul etmek ? Çünkü bana göre bile doğru hissettirmiyorken ona doğru hissettireceğini hiç düşünmüyorum. Ayrıca Kore ona daha iyi fırsatlar sunacak buna inanıyorum. Yaşadıkları şeyleri arkasında bırakıp biraz daha uzağında ki bir ülkeye taşınıp yeni bir başlangıç yapmaya çalışması hiç yoktan iyidir değil mi ? Belki iyi bir kızla tanışır . Gerçek aşkı , sevgi ve sevilme duygusunu öğrenir ? Kim bilebilir ki değil mi ?" Sesinden ne kadar ısrarcı olduğu anlaşılıyordu genç kadının.

"Bakıcı filan değilim ben Soyeon. Ayrıca o tarz birini yurtta kesinlikle istemediğimi biliyorsun. Sorun çıkarırsa tek etkilenen ben olmayacağım onun için bunu göze alamam maalesef. Biliyorsun eğer yurtta kalan tek kişi ben olsaydım veya tek başıma yaşasaydım inan gram umrumda olmazdı ama diğer öğrencileri böyle bir şeye zorlayamam." dedi Jay. Yavaş yavaş kızmaya başladığını ses tonundan fark etmişti telefonun diğer ucunda ki Soyeon ama bunu Jay dışında başka birinden isteyemeyeceğini bildiği için bir şekilde Jay'i ikna etmesi gerektiğinin de farkındaydı.

"Jay! Hadi ama bana hiç mi güvenmiyorsun cidden. Küçüklüğümüzde kaç tane kişiye aynı şeyi yaptık ve şimdi onlara bak değişmediler mi ? Çok ta güzel değiştiler. Hatta hepsi şuna sana ve bana çok minnettarlar. Biliyorum aradan uzun bir vakit geçti, durumlar eskisi gibi değil , sende bende büyüdük ve ayrı bir kişisel hayatımız var ama onun cidden buna ihtiyacı var. Jay, lütfen." Sondaki sesi diye düşündü Jay. Soyeon ne zaman birşeyi cidden çok istese o ses tonunu kullanırdı ve istediğini elde edene kadar asla pes etmezdi.

Konuşmaya başlamadan önce derince bir nefes aldı Jay.

"Senin de dediğin gibi artık büyüdük ve ayrı kişisel hayatlarımız var. Yurttakilere ve çevremdeki insanlara ne kadar önem verdiğimi herkesten daha iyi biliyorsun." Bu cümleyi kurarken aklından geçen sadece iki kişi vardı. Bir durum olursa etkilenebilecek ve rahat rahat eski hayatlarına dönemeyecek iki genç öğrenci. Sunoo ve Jungwon !

Bu konuşmanın sonunda bir şey isteyeceğinin farkındaydı Soyeon ama herşeyi kabul edecek durumdaydı, tek isteği Jay'in onun teklifini kabul etmesiydi.

"Japonya'daki öğrencilerin Kore'ye değişim öğrencisi olarak gelmelerini istiyorum. Aralarına Niki'yi de sokarsın hem o kadar dikkat çekmez." dedi Jay söylenerek.

"Nasıl bu daha önce aklıma gelmedi ki benim. Tamamdır herşeyi ben ayarlarım sen sadece Niki gelince ona göz kulak ol ve onun çizgiyi aşmadığından emin ol."

"Bu konuşmanın devamını çok iyi biliyorum Soyeon. İlk defa yaptığım bir şey değil ya. Küçükken daha zor insanlar ile başa çıkmıştık Niki o kadar da zorlayamaz değil mi?"

Jay için bu sorun değildi. Kendisine her zaman güveniyordu ve kendi başına dahi olsa herkes ile başa çıkabileceğini biliyordu ama şu an tek yaşamıyordu. Kaldığı yurtun çoğu sorumluluğu ondaydı. Her ne kadar hepsi yetişkin bireyler olsada yine genç oldukları için Jay'in yapması gereken bir sürü iş ve üstlenmesi gereken bir sürü sorumluluk oluyordu. Ayrıca bu sorumluluklarına bir tane daha eklenmesi onu mutlu ettiği pekte söylenemezdi. Hemde bu sorumluluğu Niki gibi biri olumca işler elinde olmadan daha da ciddi bir hal alıyordu. Kaldığı yerdeki kimsenin bunu sorun etmediğinden emin olmalıydı. Çünkü yurttaki diğer öğrencilere rahatsızlık vermek yaşanmasını isteyeceği en son şeydi.


Jay ve Soyeon yakın arkadaş olan iki ailenin de tek çocuklarıydı. Büyürken hep birbirlerini kardeş gibi görmüş ve her zaman , her konuda birbirlerini desteklemişlerdi. Kardeş olmak için sadece kan bağına gerek yoktur değil mi ? Hele ki bu duygu kan bağından daha da öte bir duygu ise.

Büyüdükçe araları ellerinde olmasada açılmıştı. Soyeon okumak için Japonya'ya taşınmış ve sadece tatillerde veya özel günlerde Kore'ye ziyarete gelmeye başlamıştı. Jay ise Kore'de kalıp iyi bir üniversiteye girmiş ve  üniversite okurken aynı zamanda da kaldığı yurttakilerle de ilgilenmeye başlamıştı. Babası bu fikri hiç sevmemiş ve desteklememişti ama Soyeon , Jay'in bu konuda ki ısrarını fark edince zor da olsa Jay'in babasını ikna etmişti. Her ne kadar Jay'in neden öyle bir görev yapmak istediğini anlamasada kardeşine destek olmalıydı.

İkili her ne kadar sürekli yüz yüze görüşemeselerde sürekli birbirlerini arar ve birbirlerini kontrol ederlerdi. Zengin ailelerden gelmeleri ikisi için de her zaman bir artı olmuştu. İkisinde bunun farkındaydı ve onlar küçüklüklerinden daha doğrusu gençliklerinden beri bu fırsatı daha da genişletip daha iyi şeyler yapmak için kullanmışlardı. İkiside ayrı bir hayat kurmaya başlayınca bu işe "ara" vermişlerdi ama Soyeon'a göre bu "ara"nın süresi çoktan dolmuştu.

Gençken yine hayatlarına Niki gibi hayatı olan gençler çıkmıştı. O zaman yaşıtları oldukları için onları ikna etmek ve Soyeon'un deyişi ile iyi yola çekmek çok kolaydı. Çünkü onlarda kendilerinde ki sorunun farkındaydı. Onlara sadece bir çözüm yolu ve bu çözüm yoluna gitmesine yardımcı olan bir anahtar gerekiyordu. Soyeon ve Jay işte o anahtarlardı. Genç kıza göre hiçbirinin tercihi değildi bir şeye bağımlı olmak özelliklede alkol gibi kötü bir şeye. Onlar sadece kaçış arıyorlardı. Hayatlarını az da olsa yerine sokabilecek yada bir süre onlara böyle gözüküp onları kandıracak bir şey. Ve bu da alkoldü. Partiler, clublar , alkol , kötü alışkanlıklar , kötü çevre. Hepsi zincir gibi bağlanıp devamını getirip çıkmaz bir sona götürüyordu insanı. Hele ki genç bir yaşta gerçekten buna ihtiyaç var mıydı ? Yoktu asla da olmamalıydı...

Hayat şaşırtıcı bir şekilde hep yardıma ihtiyacı olan insanları çıkartmıştı bu ikilinin önüne. Bazen zor olurdu, onları durdurmak veya psikolojik olarak onlara destek vermeye çalışmak. Ama en zoru her zaman onları anlamak olurdu. Kendilerini kapatırlar ve bu kabuktan kimsenin geçmesine, kimsenin içindekini öğrenmesini izin vermezlerdi. Ve sonunda  o kabuğu açtıklarında fark ederlerdi cidden hiç kolay bir hayatları olmamıştı. Soyeon'u en çok etkileyen şey ise neredeyse her zaman sorunun o kişinin yetiştirildiği ortam , aile ortamının dan dolayı o kişinin etkilenip kendini böyle bir yola sokmasıydı. İyi bir aile ortamında güle oynaya büyütülen biri için bunu anlamak daha da zordu ama farkı bir sürü insanla tanıştıkça anlamak dışında başka bir seçeneği kalmıyordu insanın...

japon efsanesi 'SUNKİWhere stories live. Discover now