Exorcism.

29 10 10
                                    

Hala sıcak bir bedeni yerde sürüklemenin getirdiği mide bulantısını tarif etmekte zorlanıyorum. Sadece ellerim değil, bütün bedenim titriyordu. Nefesim kesiliyor, dizlerimin bağı çözülüyordu. O kadar korkuyordum ki göz kırpmak bile zor geliyordu. Bu yaptığım inandığım her şeye ters düşüyordu.  Yine de bedeni sürüklemeye devam ettim. Bilinçsizce yerine getirdiğim bir ritüel misali kendimle çelişen hareketlerde bulunuyordum. Gözlerim hedefe kilitliydi. Dilime dolanan bir cümleyi tekrar edip duruyordum: Aşkım için... Aşkım için...

Eğer tüm okuduklarım yalansa, bana söylenenlerin tümü yalansa önce bu sokaklardan bile soğuk bir hücreyi ardından ateşten sıcak cehennemi boylardım. Gerçi başarılı da olsam böyle bir şeye kalkışmak bile sonumu cehennemde bitirirdi. Ama ne yapabilirdim ki? Aşkım için... Aşkım için...

Tanımadığım adamın cesedini ahşap salonumun bir köşesine bıraktım. Sevgilimin cesedini en nazik şekilde kavrayıp kollarıma aldım. İki haftalık cesedin hali kalbimle birlikte burnumu da acıtıyordu. Rengi tamamen değişmiş ve tırnakları düşmeye başlamıştı. Benim güzel sevgilim ne hale gelmişti?

İki cesedi yan yana yatırdıktan sonra bütün mumları teker teker yaktım. Yaptığım karışımların kokusu cesedin kokusunu bile örtmüştü. Yere incelikle sürülmüş kan kurumuştu. Topladığım kitapları açtım. Hata payı bırakmamaya yemin etmiştim. Yine de heyecan ve kokuyla titreyen nefesim bana yardımcı olmuyordu.

Sevdiğim adamın soğuk bedenine son kez baktım. Heyecandan bulanan midemi ve inancımın getirdiği korkuyu bastırıp asla söylememem gereken sözleri söyledim.

"satana, da uirtutem tuam et mortuos resuscita."

Yanan ateş harlandı. Yere kanla çizilmiş semboller aklımı alırcasına canlandı. Sanki  evrenler arası bir geçit açmışım gibi hiç görmediğim renklere büründü.

"Vivifica dilectum meum."

Sembolün ortasındaki sevgilim havada süzülmeye başladı. Yutkunamadım. Korkudan sözlerin devamını getirememedim. Elimde kitapla olduğum yerde tir tir titriyordum. Önümde iki ölü beden vardı. İkisi de inanması güç hallerdeydi.

"animam corpori da!"

Gücümü zorla toplarlayıp okuduğum sözler sevgilimin cesedini ışıkla doldurdu. Karşımdaki tatsız görüntü son sözlerimşe birlikte güzel renk yansımalarına büründü. Ağzından, burun deliklerinden, gözlerinden parlak ışıklar görünmeye başladı. Elleri ve parmakları canlanmışcasına iki yana ayrılmıştı. Saçları havada süzülüyordu. Diğer adamın bedeni ise durgundu. Yerde öylece yatıyordu.

Ritüelin başarısız olduğunu düşünerek adamın bedenine yaklaştığımda patlayan bedenin saçtığı kanla ıslandım. Beden şişmemişti bile. Öylece patlayıvermişti. Kanın kokusuyla midem bulandı.

Ancak yerdeki, cesetteki hatta üstümdeki kan sevgilimin bedenine doğru çekilmeye başladı. Adamdan akan her damla sevgilimin bedeninde parlak birer ışığa dönüşüyordu. Sadece birkaç dakika içerisinde ceset tamamen yok oldu.

Sevgilimin cesedi yere indi ve ışık veren bütün mumlar söndü. Arkamdaki percereden güneşin ilk ışıkları vurdu. Kuşların gece vakti şakıdıkları uzun nidalar cıvıltılara dönüştü. Sevgilimin bedeni yavaşça aydınlandı. Üzerimdeki heyecan ve korku yerini merak ve katlanması güç bir yorgunluğa bıraktı. İnanılmaz bir şey yaptım. Ancak ölüyü dirilmek benim gibi bir ölümlünün harcı değil. Yorgun gözlerimi sabahın güzelliğine çevirdim. Başarısızlığın verdiği ağırlıkla iç çektim. 

"Christopher."

Sanki bütün vücudumun kontrolünü kaybetmiştim. Sevgilimin sesi... Tekrar duymak için ruhumu şeytana teslim ettiğim ses.

"Aiden!"

Başardım. Başardım! Aiden karşımda canlı ve kanlı halde duruyor. Benim ilk ve tek sevgilim. Kiliseden saklanmak pahasına benimle beraber olan fedakar sevgilim. Sıcak bakışlı, şefkatli gülümsemesiyle benim sevgilim.

İki yıldır ilk kez bana tam adımla seslenen sevgilim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Fiend. Where stories live. Discover now