Episode 21 - Beni Aşka İnandır

205 46 26
                                    

çok ısrar ettiniz bende koşup yeni bölüm yazdım

BÖLÜMÜ RYUJİN'İN ANLATIMINDAN OKUYACAKSINIZ (çok heyecan yaptım çünkü Ryujin'in anlatımından yazarken kendimi daha rahat hissediyorum)

🎃

Shin Ryujin

Şu son günlerde her şey üst üste geliyordu, gecenin bir yarısı en yakın kız arkadaşım olan Jimin'den aldığım üzücü haberden sonra bir türlü kendime gelememiştim. Bir grupta çıkış yapmak için stajyerlik yapıyordu, ondan tecrübeli olduğumdan fazlasıyla yardımım dokunuyordu ona. Bazı günler beni uzunca arayarak yardım istediği oluyordu seve seve yardımcı oluyordum.

Bu sabah yurttaki işimi erken halletmeye çalışmıştım. Çünkü Jimin ile bir randevum vardı, onun için fazlasıyla önem taşıyan bir randevu olduğu için kabul etmiştim. Yoksa beni kızlar, özellikle de Yeji aşağı kata yemekhaneye bile indiremiyorlardı bu saatte. Eminim benim sabahın erken vakti de dışarıya çıktığımı gören korumalar bile şaşkınlıktan dedikodunun dibine vurmuşlardı.

Jimin'in beklediği kafeye geldiğimde oturduğu sandalyeden kalkıp yanıma geldi. Yüzünde acının gülümsemesi vardı bu yüzden ona dırdır etmeyecektim beni bu saatte çağırdığı için. Masaya davet ederek oturmamı sağladı, göz kapaklarının yanında kızarıklar vardı belli ki dün benimle konuşmayı bitirdikten sonra ağlamaya devam etmişti.

Uzanarak masada titreyen ellerini tuttum, dolmuş gözlerini bana dikti. "Bu kadar endişelenecek bir durum yok istediğin parçayı buldum." dedim onu rahatlatmak için yumuşak tonlamayla konuşuyordum. Jimin'e karşı gerçekten herkese olduğumdan daha yumuşaktım, buna kendim de şaşırıyordum. Ben ondan bir yıl kadar küçüktüm fakat nedense onun ablası gibi davranıyordum, o da buna karşı çıkmıyordu zaten.

Biz tanışalı fazla olmamıştı zaten, yaklaşık beş aydır görüşüyorduk. Karşılaşmamızı güçlü hafızam olmasına rağmen ben bile hatırlamıyordum. Onu grup arkadaşlarımdan saklamak oldukça zor olmuştu, özellikle de Yeji'den. Her yaptığım hareketi şüpheci yaklaşımıyla incelediğinden bir türlü rahat davranamıyordum üstelik her an değişen ruh haline yetişemiyordum. Ah Yeji sen tam bir baş belasısın!

"Eminsin değil mi? Özel üretim olduğunu düşünüyordum. Nereden buldun?" diye sordu ardı ardına. İkinci Yeji tam karşımda oturuyordu resmen, o da sürekli böyle hızlı sorular sorup kafamı allak bullak ederdi. Yanımdaki Jimin'in işime yarayacak paketi uzattım.

Jimin paketi alarak içine tepeden baktı ve sevinçle gülümsedi. Onun mutlu olduğunu görünce ben de güldüm, mutlu olmayı hak ediyordu. Paketi çıkaracağı anda onu durdurdum. "Burada açmasan iyi olur, benim gitmem lazım Jimin işlerim var." dedim ayağa kalkarak. Jimin bana bakarak sinsice güldü. Bu gülüşün ne anlama geldiğini çok iyi biliyordum.

"Ben o işin ne olduğunu gayet iyi biliyorum da hadi neyse." diyerek bana göz kırptığında gözlerimi devirdim. İyi ki ağzına düşmüştüm hemen alay konusu oldum onu ağzına. Kaşlarımı çattım fakat gülümsemeye devam ettim, gıcık etmeden gitmemem lazımdı. Huyum kurusun.

"Neyse sen yine de Minjeong'un kar küresine sahip çık, aman diyeyim birden şirketin 4. katından düşürüp kırma." dedim ve alaycı ifadeyle tek gözünü kırptım. Jimin'in benden istediği şey Avustralya yapımı bir kar küresiydi, dün kardeşimle konuşup bana onu bulmasını söylemiştim. O da bularak yurdun yakınındaki Celine mağazasına bırakmıştı.

"Bak aramızda kimse duymayacak anlaşıldı mı?" diye bastıra bastıra konuştu Jimin. Söz veremezdim sonuçta bu yüzden sessiz kaldım. Jimin oflayarak ayağa kalktı ve yanıma geldi. Vedalaşma vakti gelmişti, bir daha ne zaman yüz yüze görüşürdük bilmiyordum bu yüzden sıkıca sarılmak için belinden çektim. O da bu anı bekliyor gibi boynuma sarmıştı kollarını.

Debut ٭ RyejiWhere stories live. Discover now