Bu bölümü yazmak bana bildiğiniz acı veriyor. Ama yazmam lazım.
Umarım bol bol yorum yaparak okursunuz.
Yorumlarınız beni cidden memnun ediyor. İyi okumalar dilerim.
____________________________________________________________________________
Kulağımda uzun bir çınlama vardı. Hiç bir şey duymuyordum. Algılarım kapanmıştı. Baran'ı kaldırdım. Başını dizlerime yatırdım. Açık olan gözlerini sakince kapattım. Bakışlarım biraz yukarı kalktığında o kız çocuğunu gördüm. Seksek oynadığımız kızdı.
Geri indirdim başımı. Kızı korumak için atlamıştı mermilerin önüne. "Baran sana susmak yakışmıyor." Dudaklarımdan ifadesiz bir cümle döküldü. Timin gözleri bendeydi. Şuan yıkılırsam onlarda yıkılırdı. Şuan değildi. Şimdi olmazdı. Baran'ın cansız bedenini kendime çekip sarıldım. Saçlarına kısa bir buse bıraktım. "Allah'a emanetsin aslanım. Söz veriyorum yaşatmayacağım kılına dokunan her bir şerefsizi." Bedenini yavaşça geri indirdim.
Ellerime onun kanı bulaşmıştı. Ve asla silinmeyecekti. Sakinlikle ayağa kalktım. Arkamı döndüğümde hepsinin tahmin ettiğim gibi bana baktığını gördüm. "Ekin." Dememle Baran'dan gözleri ayrılıp beni buldu. "Bayrak." Dediğimde kaldı. Sonra sırt çantasından uğruna can verilen şanlı Türk bayrağını çıkardı. Bana doğru yıkık adımlarla geldi.
Elinden bayrağı alıp Baran'a döndüm. Bayrağı açıp üstüne örttüm. Yüzünü kapatmadan önce son kez baktım ona.
Susmayı bilmeyen adam şimdi konuşmak bilmiyordu. Susmasını istediğim adam, şimdi konuşsun diye her şeyi yapabilirdim. Ama artık ne o konuşabilirdi, nede ben onu susturabilirdim.Bayrağı yüzüne çektim. Takviye gelene kadar böyle kalacaktı. Ayağa geri kalkarken kaskımı yerden aldım. Acı çok farklı bir duyguydu. Sizi öldürmeyen her acı güçlendirir derler. Hayır. Öldürmeyen her acı, sizi yavaş yavaş öldürür. Sadece bunu fark etmezsiniz. Time döndüm. Hepsi Baran'dan gözlerini çekip bana baktı. Şaşırmışlardı.
Bu kadar sakin gözükmeme şaşırıyorlardı. Hatta belki Pars bile şaşırmıştı. Ona bakmıyordum. Ama bildiğim bir şey vardı. Ben kendimi şimdi bırakırsam, onlar kendilerini hiç tutamazlardı. Üstlerine doğru adımladım. Aralarından geçerken Pars'a omuzum çarptı. Umursamadan kanlı ellerimle bir sigara çıkarıp dudaklarıma yerleştirdim. Çakmağı vursamda yanmıyordu.
Sinirle çakmağı yere vurdum...
&
Baran Ata
Ben Baran. Geveze Baran. Babası onu biraz daha sevsin diye gerekli gereksiz bilgi öğrenmeye çalışan Baran. Babasına hevesle gidip bir şey anlatacağında terslenen, ağlayarak her şeyi annesine anlatan Baran. Babasına anlatamadığı bilgileri herkese paylaşmaya çalışan Baran.
Belki bilgili olursa daha çok sevileceğini düşünen, konuştukça dinleneceğini zanneden Baran.
Annesinin göz bebeği, babasının yüz karası olan o çocuk.Hayatında tek bir kadına aşık olan, o kadınada dili tutulan Baran. Hayali baba olup, çocuğuna her şeyi öğretip onunla gurur duymak isteyen, annesine 'Başardım, babamdan daha iyi bir baba oldum.' demek isteyen Baran.
Ben Baran Ata. Yalnızca Ata. Babasından alamadığı sevgisini vatanına veren Ata. Vatanı için sevdiği kadından, annesinden, hayalinden vazgeçmeye hazır olan Ata. Uzun bir görevden sonra, annesinin saçlarını okşamasını heycanla bekleyen Ata.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFTUN (KİTAP OLUYOR)
AdventureHer Türk asker doğardı. Lakin sadece bazılarının yaşamı asker olarak son bulurdu. Onlar vurulduklarında değil, unutulduklarında ölenlerdi. Onlar şanlı Türk ordusunun askerleri, şehitleriydiler. Ve hepte öyle kalacaklardı. Not: Bu kitapta yazılan ask...