★8. Bölüm★

99 14 126
                                    


Hayatın kanunu,
Kurallar ve gerçekler,
Yok olan ümitler,
Ve zihin öldüren hissiyatler.

Bir gün geçer mi?
Bir gün biter mi?
Bu yalan dünyada,
Acı hiç söner mi?


"İzem, önüne bak!"

Annemin sesini duymamla, önümde ki kaldırım taşına takılmaktan kılpayı kurtuldum.

Fazla dalgındım. Düşünüyordum. İlk defa düşünmeyi bırakmak istemiyordum çünkü gerçeği merak ediyordum. Beni o gün kurtaran kişi Ayaz mıydı gerçekten? Eğer öyleyse bana neden söylememişti?

Belki de annem karıştırmıştı. Belki de Ayaz'ı, beni kurtaran o çocuğa benzetmişti.

Annem böyle diyene kadar beni kurtaranın yaşıtım olduğundan bile şüpheliydim oysa. Yoldan geçen bir adam veya bir kadın. Herkes olabilirdi. Ama Ayaz'ın olabileceği fikrini hiçbir zaman düşünmemiştim. Nerden bilebilirdim ki?

Hem madem beni Ayaz kurtarmıştı, o gün orda ne işi vardı ki? Tesadüfen ordan geçerken beni yerde baygın olarak mı bulmuştu?

Beni takip etmiş olma ihtimali?

"Çocuk sapık değil, kendine gel!"

Doğru. O kadar da değildi. Tamam. Okulda benimle konuşmak için peşimden gelmiş olabilirdi ama bu onun sürekli beni bir yerlerde takip edeceği manasına gelmiyordu.

Psikiyatristimin kliniğinin önüne geldiğimizde bu konuyu geçici bir süreliğine rafa kaldırdım. Akşam kesinlikle Ayaz'a yazıcaktım. Bana bir açıklama yapmak zorundaydı. Şahsen yarına kadar bekleyemezdim.

Annem Hale Hanım'ın müsait olup olmadığını sorarken ben de pencereden dışarıya baktım. Hafif yağmur başlamıştı. Bunun üstüne bir de ıslanmak istemiyordum.

Yaklaşık bir on dakika orda bekledik. Sonra Hale Hanım beni içeriye odasına aldı.

Aşinası olduğum koltuğa otururken derin bir nefes alıp verdim. Buraya gelir gelmez başım ağrımaya başlıyordu. Sevmiyordum burayı. Anlatmayı sevmiyordum. Burayı, bu odayı, bir şeylere mecbur bırakılmayı, özgür olamamayı...

Hiçbir şeyi sevmiyordum.

"Görüşmeyeli nasılsın İzemcim?" diye sordu.

"Alt tarafı birkaç gün önce görüştük ama neyse..."

"Her zaman ki gibi. Siz?"

Gülümseyerek cevapladı. "İyiyim ben de sağol. Duyduğuma göre ilaçların bitmiş, o yüzden gelmişsiniz."

Başımı salladım.

İçimde ki saçma ama tükenmeyen o ümitle, aklımda gezinen soruyu sordum.

"Yeni bir ilaca gerek var mı ki?" dedim.

Tebessüm etmeye çalışarak bana baktı.

"İzemcim. Biliyorum, anlıyorum da seni. Bu yaşta yaşamaya mecbur kaldığın bu durum kolay bir şey değil. Ve benden duymayı istediğin cevabı çok iyi biliyorum maalesef ki..." diyerek başladı söze.

İstediğim cevap imkansızdı evet.

"Ama şu anlık bu mümkün değil maalesef." Ve duymayı istemediğim o cevabı duydum. İçimde yaşamaya devam eden fakat varlığından bihaber olduğum ümitte tükenmiş oldu böylece.

Bir gün kurtulur muydum acaba bunlardan? Bir gün mutlu olabilir miydim? Hiçbir zaman inanmamıştım buna ama bir gün normal bir insan gibi yaşayabilir miydim?

YILDIZLAR PARLAMAZWhere stories live. Discover now