Keyifli okumalar, bölüme geçmeden önce unuttuysanız diğer bölüme bir bakın yavrular
✨
Yıldıray'ın bir seçim hakkı olsaydı şüphesiz o gece abisinin yanından çıkıp gitmemeyi dilerdi, Ertunga Karer'in onu o cehennemden çekip almamasını isterdi. Yaşayacağı her şeye, önünde şekillenen geleceğe razı olmalıydı. Onun yaşamak zorunda olduğu hayatı bir başkası yaşamamalıydı.
Yıldıray oturduğu yerde durmadan dizlerini sallarken elindeki kan izlerine baktı. Midesi bulanıyordu, başı dönüyordu. Belki de durmadan oradan oraya yürüyen Babür yüzündendi, kafasını kaldırmadan gözlerini ona dikti. Onun konuşmasına fırsat kalmadan Emin "Babür yeter" dedi, ama duymuyor gibiydi.
O dağdan ne kadar sürede çıkıp gitmişlerdi, Yamanı hangi ara hastaneye yetiştirmişti hiçbir şey hatırlamıyordu. Elindeki kurumuş kanı sertçe silmeye çalışırken "Bahri'yi yakaladınız mı?" diye sordu.
Fedai kafasını sallasa da Yüzbaşının ona bakmadığını fark ettiğinde "Yakaladık" dedi. Yıldıray memnun olmuş gibi kafasını salladı.
Zaten konumlarını bilen araçlar hızla konumlandıkları yere gelmişti. Yıldıray'ın mutluluk duyduğu tek konu Yaman kan kaybetmeden onu yetiştirmiş olmasıydı. Aklına telefonda öğrenir öğrenmez öfkeyle, korkuyla bağıran General geldiğinde dişlerini sıktı.
"Çok dahiyane bir plandı Yüzbaşı" dedi Babür oradan oraya yürümeyi kesmeden. "Hayran kaldım planınıza, bize söylemediğiniz kadar varmış bize"
Yıldıray gözlerini öyle hızlı ellerinden çekip Babüre çevird ki, Emin tedirginlikle yaslandığı duvardan ayrıldı. "Ne diyorsun lan sen?" dedi Yıldıray anında oturduğu yerden kalkarken. "Ben sana benimle altınmışım gibi konuşmayacaksın demedim mi kaç defa?"
"Üstümsünüz" dedi ondan bir karış kadar uzun olan adamın karşısında dikilirken. "Ama ben bugün burada sizin askeriniz değil Yaman'ın dayısı olarak duruyorum"
Yıldıray dişlerini sıktı, Babür'ün kara gözlerine baktı. "Ne demeye çalışıyorsun Babür?" dedi dişlerinin arasından.
"Yeğenimin vurulmasına sebep olduğunuz..."
Cümlesini bitiremeden Yıldıray askeri üniformasının yakalarından tutup kendine doğru çekti. "Bak senin ağzını öyle bir dağıtırım, bu sefer dikiş de tutmaz anladın mı?"
"Yalan mı?" dedi inatla.
Yıldıray irileştirdiği gözleriyle suratına bakarken her şeyin sorumlusu olduğunu zaten bildiğinin farkındalığı çöktü üzerine.
"Bahri Yamanı biz helikopteri patlattık diye vurmadı, Kovan kaçsa dahi vuracaktı" dedi Fedai aralarına girerken. "Yüzbaşı da ne olursa olsun abisini..."
"Fedai" dedi Yıldıray gözlerini anında kapatırken. "Ben duymadım sen de söylemedin, kes sesini"
"Pardon Yüzbaşım" dedi Fedai anında.
Yıldıray ağır ağır gözlerini geri açıp hala aynı sinirle ona bakan Babüre baktı. Daha dik durup Babürün üzerine doğru gitti. "Bu sondu" dedi fısıldayarak. "Bir daha benimle altınmışım gibi konuşursan, seni de rütbeni de yakarım"
Babür yutkunup cevap veremediğinde ikisini ayıran Fedai değil açılan ameliyathane kapısı oldu. Yıldıray Babürü anında ittirir gibi bıraktı. "Yaman Karer'in yakınları?"
"Benim" dedi Babür ve Yıldıray aynı anda.
Babür sert bir soluk verirken doktor Yıldıraya baktı. "Ameliyat iyi geçti" dediğinde Babür rahatlamayla sesli bir nefes verdi, Fedai yüksek sesle gülüp Babür'ün omuzuna vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leyl vakti
Teen FictionYaman Karer, küçük yaşta arkadaşlarıyla oynamak için geldiği Silopi'nin bir köyünden sabaha karşı kaçırılıp, yıllarını geçirmek üzere o dağa hapsedilir. Askeri bir kurgudur.