5.Bölüm

79 12 0
                                    

                           
       İnsanlar genelde yorulduklarında bunun sorumlusu olarak hep hayatı ele alırlar, fakat bilmedikleri birşey var. Hayat bizim yaşadıklarımız ve yaşayacaklarımızdan ibarettir, her ne kadar yaşadığınız çoğu şey sizin seçiminiz olmasa da hayatınıza aldıklarınız ve merkezine koyduklarınız sizin tercihinizdir....

                                  🪸
                              Son iki

     Adliye binasından hızla çıkarak bahçe kapısına  doğru yürümeye başladım, bugün yaşadığım şeyleri asla unutamayacak olmanın verdiği derdin cabasındaydım kafamın içinde ki düşüncelerde bozulmadan bir an önce bu duruma bir çözüm bulmam gerekiyordu. Ne hikmetse bir işim bile yolunda gitmiyordu.
     Evrenin bütün kötü enerjilerinin bana götten girişi şakamı?

   “Alo, neredesin Almila?” Adliyeden çıkışımın daha yirminci saniyesinde çalan telefonumu elime alıp Savaş'ın ismini görünce bekletmeden açmıştım. “Şimdi çıktım, adliyenin bahçe kapısına doğru gidiyorum biraz hava alacağım hem sen arabayla oraya gel istersen.” Dedim. Bir yandan Savaş'la konuşuyor bir yandan da üstümde ki cübbeni çıkarmaya çalışıyordum.

   “Dur!” arkamdan birinin kolumu -Hayvanca- asılışıyla durmak zorunda kaldım. “ Ne yapıyorsun?” bunu o kadar ciddi bir şekilde söylemiştim ki eminim karşımda ki adam bir anlığına da olsa suratına yumruğu geçireceğimi düşünmüştür.

    “Çok çok pardon, ben şey, size şey diyecektim.” Şuan ne kadar mal göründüğü hakkında bir fikri var mıydı acaba? “Beyefendi bir sakin olur musunuz? Ne söyleyecektiniz?”  Karşım da söyleyeceği şey hakkın da kırk takla atan adama bakarak sakin olması gerektiğini hatırlattım. “Pardon ya gerçekten, biraz telaş yaptım. Ben sizden bir konuda yardım istemek için peşimizden öylece koştum.”
     Nihayet sakin bir tavra bürünüp niyetini anlatmıştı. “Anladım, yani yardımcı olabileceğim bir şeyse  memnuniyetle yaparım, siz hangi konu da yardım istemiştiniz?” Dedim. Az önce ki halime nazaran şuan daha insancıl bir şekilde konuşuyordum.

     “Arkadaşım bir olay yüzünden şuan nezarette.” Dediği şeyi duymanlar birlikte suratım da “E yani?” dercesine bir mimik oynadı yüzüm de.  Adam bu hareketini görmesiyle birlikte konuyu daha da açma gereği duymuş olacak ki yeniden konuştu.

    “Avukatsınız ya ondan dolayı.” Kurduğu yarım cümle bile neyi anlatmak istediği hakkında bilgi sahibi olmama yardımcı olmuştu. Şimdi ben bu adama nasıl diyecektim, “Ben aslında Avukat değilim, basit bir oyun oynadık, ben içeride herkesi kandırdım, gizlice mahkemeye girdim, duruşmayı izledim ve çıktım.” Diye.

      “A-anladım, anladım beyefendi fakat şuan inanın hiç müsait değilim, inanın değilim.” Adam mıdır, çocuk mudur bilmediğim insan evladı karşımda o kadar masum duruyordu ki şuan, bir anlığın keşke gerçekten  avukat olsaydım dedim.

     “E şey tamam o zaman siz bana numaranızı verin, ben sizi bir terslik olursa daha sonra ararım avukat hanım olur mu? Yani şuan bir şekilde de olsa buradan çıkabilir belki.” Yok Allah'ım, bana da zaten normal insanlar denk gelmez ki, nerde şanssızlık orda sponsoru ben varım.

    Daha da uzatmaması için karşımda duran şahsı hızla onayladım. En fazla ne olabilirdi ki? Numarayı değiştiririm ulaşamaz, Zeki ben! “E tamam o zaman telefonunuzu verin ben yazayım numarayı.” Dedim ve elimi öne doğru uzattım bir yandan da Savaş'ın gelmeyişinin her saniyesine küfrediyordum. Nerede bu çocuk?  “Buyurun.” Numarayı hızla yazıp telefonu geri verdim.

BALTA /ARA VERİLDİTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon