Oh, Daddy!

3

Hi babysss nasılsınız?

Team Jungkook?

Team Minh?

Hadi başlayalımm

Jungkook'tan

Jimin ve Taehyung yemekten sonra birer kadeh içmiş, kendi kendilerine gülüşürlerken hepimiz bahçede yerde oturuyorduk. Telefonum çaldığında uzaklaşıp açtım.

"Ne var?"

"Efendim sizin evinize girmeye çalışan hırsızı yakalamışlar"

"Olayı neymiş?"

"Karşı barın sahibini göndermiş, ne yapmamızı istersiniz?"

"Halledin, benim mi söylemem lazım ha?"

"H-haklısınız üzgünüm. Barın sahibi-"

"Ona karışma, Elvis bana inat yaptırıyor. Ben hallederim onu"

"Peki efendim"

Telefonu kapatıp ofladım, bıktırıyor bu aptal çocuk insanı. Tekrar yerime oturduğumda Jimin beklenmedik bir şekilde Hoseok'un dizine uzandı, Hoseok'sa yerinde kalmış öylece bana bakıyordu ne yapacağım dercesine. Saçlarını sev dedim sessizce, saçlarını severken Jimin burnunu koluna sürtüp mırıldandı.

"Hoseok"

"E-efendim?"

"Uykum geldi"

"Şey uyumak ister misin?"

"Hmhm, uyuyana kadar yanımda kalır mısın?"

Tanrım Jimin'in kafası mı iyi?! Yine de kendini bu denli aşıp açması hoştu.

"Olur yani kalırım, gel hadi"

Elini tutup kaldırdı ve gittiler, Taehyung bratz bebekleriyle yanıma gelerek gösterdi ve hıçkırdı.

"Hıck* neden böyle hıck*"

Gülerek saçlarını karıştırdım ki çocuk elimi tuttu.

"Dokunma"

"Sanane?"

"Sananesi yok bunun, dokunma dediysem-"

"Sanane Minh?"

Giden hıçkırığıyla sorduğunda sinirle konuştu.

"Nasıl sanane?! Ben dokunduğumda çene yapardın?!"

"Seninle o aynı değil! Sen sen aynı çirkin at toynakları gibisin! Sana güvenmiyorum!"

"Sikeyim ne yaptım ben?!"

"Beni öpecektin!"

"Sadece öpecektim!"

"İznim yoktu!"

Burnunu çekerek söyledi ve biraz daha bana sığındığında saçlarını okşadım.

"Tamam Tae, sende Minh misin ne boksan kapat çeneni"

"Sen karışma"

Sikik piç öldürsem mi?! Yanımda bana sığınan beden gözlerini ovuşturup dururken gülümsedim.

"Uykun mu geldi hm?"

"Hmhmm ama korkuyorum tek yatmaya"

Çocuk aradan çıktı.

"Yatırırım ben seni gel"

"Dokunma"

"Sana mı soracağım lan?!"