1.2

54 6 1
                                    

Vıcık vıcık fluff hehe

(01:33)

Yokohamanın ay ışığı vurmayan ara sokağında tek bir apartman dairesi canlıydı. En azından öyle görünüyordu.

"Bana ver! Bana ver!"

Diye bir ses yükseldi. Apartmanın içinden. Dışarıya gidecek kadar yüksek değildi ses.

"bağırma lütfen Ranpo, saat gecenin bir buçuğu." Dedi saçları uzun olan genç. Dizlerinde yatan zümrüt gözlünün saçlarını şefkatle okşarken.

"Tamam... ama akiye söyle cips paketini bana versin!"

Kollarını "aki"ye doğru uzatmış, ellerini açıp kapayarak paketi istediğini belirtiyordu.

"Vermem ki" dedi Akiko sinsice gülerek.

Zümrüt saçlı yanaklarını şişirip ofladı ve vücudunu çevirip kafasını dizlerinde yattğı sevgilisinin karnına gömdü ve sarıldı. Uzun saçlı karşılık verdi.

"Chuuya naz yapmasa bizde böyle olabilirdik"

"...banane" dedi gruba yeni katılan jöleli saçları olan genç.

Kollarında yeni sarıldığı beyazlığından ve sıkılığından belli olan bandajlı, diğerinden tiksinmiş bakışlarını esirgemeyerek ofladı.

Turuncu kanepenin üzerinde oturan pembe ve beyaz saçları aşağıdan örgülü olan,sadece beyaz olan saçları arkadan at kuyruğu şeklinde bağlı olanın omzuna kafasını yazlamış, televizyondaki uygulamadan film seçmeye çalışıyorlardı. Beyaz saçlı korku filmi izlemekte ısrar ediyorken pembe-beyaz saçlı ise bilim kurgu izlemek istediğini söylüyordu.

Beyaz saçlının öteki omzunda uyuya kaldığı zannedilen kısa koyu renk saçları arkadan bağlı genç ise shakespeare'in venedik taciri tiyatrosundan uyarlanmış 2004 yapımı filmi izlemek istediğini söylüyordu.

Koyu kahve saçları olan ve sağ gözünün altında peş peşe üç doğum lekesi olan genç ise tekli koltukta otururken onların kavgasını izliyordu. Beyaz, kırmızı uçlulara sahip saçları olan sevgilisi ise kucağında ters şekilde oturup kollarını koltuğun arkasından sarkıtarak kitabını okuyordu. Doğum lekesi olan gençse sevgilisinin kollarının altından kollarını geçirip onun sırtında sarkık şekilde birleştirerek ona sarılmıştı. Kafası boynuna gömülüydü.

Kızıl uzun saçlı, boyu uzun genç bayansa yanında kardeşi gibi görünen diğer bir kızıl saçlı gençle mutfakta atıştırmalık hazırlarken sohbet ediyordu.

Oda da birde rakun vardı köşede oturmuş oyuncak peluş kedisiyle oynuyordu. Onu izleyen güneş gözlüklü gözlerle beraber. Sarışın, saçının bir kısmı örgülüydü. Hayretle rakunun peluş kediyle oynamasını izliyordu.

"Bitmedi mi artık seçimleriniz?" Dedi kızıl saçlı genç bayan.

"Ani bir kararla nikolai Meg izlemek istediğini söyledi. 37.ye"
Dedi pembe-beyazlı.

"Meg ne amınakoyduğumun golgi cisimciği" dedi chuuya.

"Susun susun! Bakın ne yapıyor!"

"Kedisiyle oynuyor? Ne yapacak başka gerizekalı, küçücük hayvan.." Dedi bandajlı.

"İskambil kartı oynayabiliyor" dedi fısıldayarak dizlerindeki sevdiği uyanmasın diye.

"Ben öğrettim hehe"

"Kesin şu rakunun ne yaptığını konuşmayı biz buraya cosplay yapmaya gelmedik mi ayrıca?"
Diye isyan etti bir diğer sevgilisinin kucağında oturan genç.

"Yapacaktık, ama sigma hariç hiçbiriniz kıyafetlerinizi getirdmediğiniz için yapamıyoruz"
Dedi kollarını birleştirerek kısa, mor saçlı.

"Ama ne hikmetse herkes pijama getiriyor" dedi Albatross

"Gece saat bir farkındaysan geri mi dönelim bu saatte?" Diye isyan etti yeşilli

"Sen sus sonradan gelme" dedi chuuya.

"Ozaki chuuya mushiyi dışlıyor?" Dedi dazai.

"Yürü be!" Dedi ranpo kafasını sevgilisinin karnından kaldırarak. Poe ona kızmış şekilde baktı.

"Karlı tekmelemişti ya mushi ondan şey ettim küp şekerim bakma öyle"

(02:59)

Filmi izlemeyi bitirdiklerinde fyodor, jouno, chuuya ve ranpo uyumuştu. Albatross hâla Karl'a şok içinde bakarken onun yanına mushitaro da katılmıştı. Nikolai omzunda uyuyan sevgilisi ve diğer omzunda uyumak üzere olan arkadaşına bir saat elli üç dakika boyunca zaten otuz yedi kere izledikleri şeyleri heyecanlı şekilde anlatıyor, ikinci filmide izlemeleri gerektiğini söylüyordu.

Poe, ranponun sırasıyla saçlarını, kirpiklerini, yanağını, dudaklarını ve ardından tekrar saçlarını okşarken kendi de uykuya dalmak üzereydi.

Peş peşe üç doğum lekesi olan kahve saçlı genç ise sevgilisinin küpesindeki çanı o uyuduğundan beri yani yaklaşık yarım saattir inceliyordu.

Chuuya ise diğer tekli koltukta bacakları kendine çekik halde uyumuştu. Bandajlı olan ise bunu fırsata çevirerek onun yüzüne çeşitli bıyıklar çizip fotoğrafını çekiyor, sonra silip yenilerini çizerek onlarında fotoğraflarını çekiyordu.

Ozaki mutfakta akiko ve kendisine kahve yaparken kısa mor saçlı ise balkona sevgilisiyle baş başa oturmak ısıtıcıyı ve yastıkları ayarlıyordu.

Evde Ozaki ve Akiko birlikte yaşıyorlardı. Ozakinin ailesi şu an çinde yaşıyorlardı bu yüzden ona japonyadaki evlerini vermişlerdi. O da normal olarak burada en başta arkadaşı olan şimdiki sevgilisiyle kalıyordu.

(03:09)

Tecchou çana dokunarak ses çıkmasını sağlamış ve jounoyu uyandırmıştı. Jouno ilk önce ona sinirlenmiş, daha sonra Ozakinin yanına gidip yer yataklarını istemişti. Herkese yetecek kadarını serip uyuyanları uyanık olanların yardımıyla yataklara sokmuşlardı.

"Bu kadar zahmete sadece sabah mızmızlanmasınlar diye giriyorum, yoksa kim umursasın sizin gibi sidiklileri" diye sinirle söyledi jouno.

"Yinede teşekkür ederiz jouno" dedi Poe gerilmiş şekilde.

"İkinci filmi izlemek istiyordum..." dedi beyaz, toplu saçlarını açarken

"Gel. Gel." Diye çekiştiriyordu jounonun kolunu çarşafların üstünde siyah pijamasıyla otururken.

"Araba mı yanaştırıyorsun amına koyayım gel gel ne" dedi yatarken bile saçları jöleli olan genç.

"Sanane" dedi jouno. Yatağa uzandı ve kafasını tecchounun boynuna soktu. Tecchou ise ona sarıldı.

"Kusucam yeter akşamdan beri" dedi dazai.

"İyiki baba ve babamdan alışkınım" dedi albatross.

.
.
.

Best Day, Best WayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin