homeless bird.

20 5 2
                                    

Bugün ne kadar aptal birisi olduğumun farkına vardım güzelce.

Yüzüme yüzüme defalarca kez çarpılan bir gerçeği,

kendime yediremeyeceğim bir zaman diliminde fark ettim.

Burnumun dibinde olan gerçeği kabul edemedim,

belki de kabul etmekten korktuğum içindi.

Kabul edersem yıkılacağım içindi.

Bilmiyorum,

saflığımı ve sevgisizliğimi beni ayakta uyutmak için kullandığın haricinde hiçbir şey bilmiyorum.

Ve muhtemelen bugünün mektubu çok uzun olacak.

Bir hata ettiğim için, şimdi alışık olduğumdan daha fazla gözyaşı sarf ederek yazıyorum bu uzun mektubu.

Eski fotoğraflarımıza baktım,

senle beraber olduğumuz,

arkadaşlarımızla çekildiğimiz fotoğraflara.

Her fotoğrafımız bir anıyı canlandırıyorken,

ben bu anılara tutunarak hayatta kalıyorken bir şey fark ettim.

Fark etmem zaten içimdeki acıyı körüklüyordu,

geç fark etmem acımı tazeleyip durdu.

Bu acı her gün sızlayarak kendini hatırlatacak bir damga oldu kalbime.

O fotoğraflar asla benim, bizim değildi,

bu gerçeği anlamamak için aptal olmak gerekirdi.

Ben zaten seninleyken gözlerimi senden ayıramadığımdan pekâlâ bir aptaldım.

Seni fotoğraflarına bakarak sevecek ve gözyaşlarımı o gençlik fotoğraflarımızın üstüne akıtacak kadar aptaldım.

O fotoğraflar sen ve ona aitti.

Her fotoğrafta yanında o vardı,

ben yanındaydım ama sen onun varlığıyla gülümsüyordun,

Myungho olan her fotoğrafta parlıyordu gözlerin.

Bense bir fazlalığa benziyormuşum köşede,

bize ait olduğunu düşündüğüm fotoğrafların çerçevesi dışındaydım ben.

İkinizin fotoğraflarını görünce,

ne hissedeceğimi bilemedim.

Ellerim titredi,

ilk kez görüyordum bunları.

Ve gördüğümden beri kalbim durmadan ağrıyor,

nefes bile aldırtmıyor bu fotoğraflar gördüğümden beri bana.

Çok sevgili Myungho'nun bir sürü fotoğrafları çıktı anı kutumuzdan.

Hepsini bu mektubuma ekleyeceğim

ve sana göndereceğim.

Sevgili dostunun yüzünü doya doya seyredersin benim sana yaptığım gibi.

Belki de hiç hatırlamıyorsundur o anı kutusunu yapışımızı.

Belki de, o kadar isteksizdin ki,

Myungho ile sana ait tüm bu fotoğrafları bu kutuya nasıl yanlışlıkla attığını bile bilmiyorsundur.

Ya da ben bir gün acı çekeyim diye mi bırakmıştın gözümün önüne?

Bilmiyorum,

tek bildiğim, sen başkasını severken bile sana delicesine aşık olduğumdu.

Hâlâ sana aşık olmaya devam ediyorum,

tüm bu eziyete rağmen,

bana son günlerde yaşattığın deli gibi özlem ve terkedilmişiliğin acısına rağmen,

zerre azalmadı sana olan sevgim.

Çünkü ben bir kuştum senin avuçların arasında,

yaralı, savunmasız ve kırılmış kanadıyla.

Uçmayı bekleyen sana doğru,

Kanat olacağını, gök olacağını beklerken bana,

Mavi denizin kokusunu duymak isteyen koynunda.

Fırtınaya yakalanmış, yılmış, yaşlı bir kuştum ben.

Konduğum ağacın dalı bile tutmazdı beni ayakta,

Yuvam istemezdi beni, rüzgarlar dökerdi tüylerimi.

Annesiz, babasız kalmış bir yavru kuştum ben,

Her dökülen tüyüm denk gelirdi bir gözyaşına.

Pırpır ederdi kalbim uçup geldiğimde sana.

Kuş hafızalıydım, tek bildiğim yoldu gelen yuvama,

Tek hatırladığım sen ve yollardı gelen sana.

Ve artık kaybettim yolumu, yuvamı, seni ben.

Artık hatırladığım yollar uçup geldiğimde çıkmıyor sana.

Artık yok kanatlarım, yok artık gökyüzü kafamı kaldırdığımda.

Ne yüzüme gülen güneş var, ne de aydınlıklar,

Rüzgar seni fısıldar, yağmurlar adınla ağlar.

Beni bıraktığın güne yazarım adını,

Adını anmaya günler sayarım.

06.07.23

23

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

WhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin