ADALET

597 49 24
                                    

Oy ve yorum atmayı unutmayın. Öpüldünüz.

Bölüme başlamadan buraya kalp bırakmayı unutmayın.

Bölüme başlamadan buraya kalp bırakmayı unutmayın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Son mesajın üzerinden neredeyse iki gün geçmişti. Her an polislerin kapımdan içeri girerek beni tutuklayacakları düşündüğüm iki gün. Bu sessizlik beni korkutuyordu. Sürekli mesaj geldi mi diye kontrol ediyor, haber kanallarını gezerek herhangi bir haber var mı diye kontrol ediyor, daha önce hiç ilgimi çekmeyen okul magazin sayfasını güncelleyip duruyor, en ufak bir ipucu bulmaya çalışıyordum. İki gün boyunca resmen kafayı yemek üzereydim.

Aklımda bir sürü senaryo dolaşıyordu. O gece olanları hatırlamaya çalışıyordum ama elde ettiğim tek şey daha da karışık bir hafıza ve cevaplanması gereken bir yığın soruydu. O gece neden Uraz ile tartışıyorduk, hangi konu hakkında tartışıyorduk, onu itecek kadar beni kışkırtan şey neydi ve o gece bizimkiler neredeydi?

Uraz ile çok yakın sayılmazdık. O benim için sadece erkek arkadaşımın yakın arkadaşıydı ama yine de eğlenceli bir tip olduğu için yakınlaşmamız kaçınılmazdı. Onu severdim bu yüzdende o gece yaşanan tartışma hiç mantıklı gelmiyordu. Peki ya o gece Bora neredeydi? Sonuçta Bora benim erkek arkadaşımdı ve benim doğum günümde benim yanımda olması gerekirken neden beni Uraz ile baş başa bırakmıştı? O gece neden o havuzun başında sadece ikimiz vardık?

İki gün boyunca beynimin içinde dolaşan bunlar ve benzeri daha fazlası soru vardı. Benim darmadağın zihnim de hiçbirinin cevabı yoktu.

Kapının tıklama sesiyle irkilerek düşüncelerimden sıyrıldım. Saniyeler sonra kapı açılarak hizmetli kız içeriye girdi. Yirmili yaşlarını başında, sarı saçlı, mavi gözlü güzel bir kızdı. Benden biraz kısa ve biraz da tombuldu. Çok sık konuşmasak da adının Hayal olduğunu biliyordum. Nedense onunla ne zaman konuşmaya çalışsam hep benden uzaklaşıyordu ama yine de tatlı bir kıza benziyordu. Çok sevgili ailem onu bana yardımcı olması için tutmuşlardı ve böylelikle kendileri istedikleri gibi gezip toza bileceklerdi. Bunun için onlara minnettar sayılırdım. Çünkü ailem yüzünü görmek yerine her gün bu kızı görmeyi tercih ederdim. En azından ona baktığımda gözlerinin ardında işe yaramazlığımı görmüyordum.

Başını kaldırarak bana baktı. Mavi gözlerinin ardından bir tedirginlik hissediliyordu.

"Kusura bakmayın rahatsız ettim ama abiniz geldi sizi bekliyor."

Bakışları kısa süreliğinde yüzümde oyalanıp bakışlarını yere indirdi. Ne zaman yüzüme baksa her zaman bakışların kaçırıyordu. Bunun nedeninin ilk başta yüzümdeki yaralar olduğunu düşünsem de onu tanıdıkça aslında benim rahatsız olduğumu düşündüğü için böyle yaptığını anlıyordum.

"Tamam," dedim elimdeki fırçayı sehpanın üzerinde duran kavanozun içine bırakarak. "Hemen geliyorum."

Kız başını hafifçe eğerek odadan çıktı ve kapıyı arkasından kapattı. Bir kaç saniye daha kapanan kapının arkasından bakıp tekrar önümde duran tuvale döndüm. Sabah biraz fizik terapisinin ardından tuvalin başına oturmuştum. Saatler geçmesine rağmen boş tuvalde bir kaç fırça darbesinden başka bir şey yoktu. Beynim o kadar doluydu ki herhangi bir çizik atmak bile benim için büyük bir başarıymış gibi hissettiriyordu.

BENİM İÇİN ÖLDÜRÜR MÜSÜN? yarıtextingWhere stories live. Discover now