8. BÖLÜM: Söz

1.2K 104 76
                                    

Hazırsanız yeni bölüme geçiyoruz. Lütfen yorum yaparak okumayı unutmayın. Yorumlarınızı, tepkilerinizi okumak beni fazlasıyla mutlu ediyor.

İyi okumalar dilerim.

____________________________________________________________________________

Kapının tıklatılmasıyla gözlerimi açtım. Tavanla kısa bi bakıştıktan sonra yataktan doğruldum. Ayağa kalktığımda hafif gerindim. Saate baktığımda sabahın sekizi olduğunu fark ettim. Kaşlarım çatıldı. Sabah sabah kim rahatsız ediyordu beni?

Odamdan çıktığımda uyuyan Azra'yı gördüm. Birde uykusu hafif olan oydu sözde. Kapıyı açtığımda gördüğüm kişi çokta şaşırtmamıştı. Şaşırdığım tek konu bu saatte olmasıydı. "Operasyon olsa bilirdim." Dedim uykulu bir sesle. Daha ayılmamıştım bile. "Operasyon yok. Sözüm var." Benim aksime oldukça dinç olan Pars'a baktım.

"Sence bu saat söz tutmak için iyi bir saatmi?" Kolumdaki saatimi ona döndürdüm. "Bir saate ne olacağımız belli değil Laçin. Sözümü tutmak için bulduğum ilk fırsatı kullanıyorum." Öyle bir yere değinmiştiki hak vermek dışında bir şey diyemedim.

"İyi madem buyur." Dedim bir adım çekilerek. Gülümsedi. "Sen buyur." Bir adım çekildiğinde kapısı açık dairesini gördüm. "Evinize mi davet ediyorsunuz yüzbaşım?" Derken kapıdan çıktım ve kapattım. Yüzündeki gülümsemesi düşmeden "Kahvaltıya davet ediyorum üsteğmenim." Ne desem kokayca ayak uyduruyordu.

Açıkçası ne yaptığım hakkımda en ufacık fikrim yoktu. Şuan yarı uyanık bir haldeydim. Evinin kapısından girdiğimde beni tuhaf bir hava karşıladı.

Evide kendisi gibi kokuyor. Sanki burası cidden bir ev gibi.

Benim dairemin aksine onunki açık tonlarda yerleştirilmişti. Koyu renkte eşyaları az olsada göze batıyor belli oluyordu. Zevki güzeldi. "Hiç komşu ziyaretine gelmedin." Derken ben salonuna geçmiştim. Evlerimiz mimari olarak benzediği için onunda sehpası salonda, televizyonla koltuğun arasındaydı.

Gördüğüm kahvaltı beni ikinci bir şaşkınlığa uğrattı. Fazlasıyla iyi hazırlanmış bir kahvaltıydı. El lezzeti var olması lazımdı. "İyi bir komşu sayılmam. Ayrıca hiç bir komşumuzun evine gitmedim." Ellerinde iki çayla geldi. Birini benim önüme diğerini kendi önüne aldı.

"Eskiden, yani bizim mahallemizde yeni gelen komşuya yardım edilir, ilk bir hafta sık ziyaretine gidilirdi. Herhangi bir ihtiyacı varmı diyerek." Hiç iştahım yoktu. Benim kahvaltı adetimde yoktu. Ben ne zaman acıkırsam o zaman yerdim. Çaya da dokunmadım. "Ben olsam istemezdim." Dedim anlattığı şeye dayanarak.

Evime yeni taşınmışken rahst bırakılmayı daha çok isterdim. "Neden?" Sorarken oda çok kahvaltı yanlısı değildi. Yinede taze ekmeğe uzanarak bir dilim aldı. Bıçağıda eline aldığında "Rahat bırakmalsrı yeterince iyi bir yardım. Yardımlık bir konu olsa zaten gider söylerim." Cevap verdim.

Televizyon ünitesindeki fotoğraflara gözüm takıldı. "Kısacası gereksiz gürültüye gerek yok." Dedim. Süt reçeline uzandı ve ekmeğe sürmeye başladı. "Çayını içmemişsin." Dediğinde kendi bardağının yargılandığını fark ettim. "Çay fazla sevmem." Dediğimde elindeki ekmeği benim tabağıma koydu.

Banamı sürmüştü? "Ne içersin?" Ayağa kalktı ve mutfağa gitti. "Gerek yok." Uğraşmasını istemiyordum. "Gerek varmı diye sormadım. Ne içersin dedim." Anlamayarak baksamda o kendi buzdolabına bakıyordu.

MEFTUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin