5) konuşma sınavı

159 25 121
                                    

Chris okula geleli iki gün olmuştu. Jisung'un hayatında her şey normal ilerliyordu. Ta ki konuşma sınavının olduğu o güne kadar.

Jisung, gece uyuyamamıştı ve biraz daha sınavları düşünürse stresten ölececekti. Başı ağrıyordu, saçları dökülmeye başlamıştı.

Jisung, kafasındaki düşüncelerle boğuşurken dersin öğretmeni Bay Kim seslendi. Sıra ona gelmişti. "Han Jisung gel bakalım."

Jisung, sırasından kalkıp tahtaya yürümeye başladığında elleri titriyordu bile.

Jisung tahtaya vardığında Bay Kim konuştu. "Başlayabilirsin."

Jisung elini tahtadaki sayaca yaklaştırırken Minho'nun gözleri onun üzerindeydi.

Jisung, sayacı başlattı. "Saygı değer öğretmenim ve sevgili arkadaşlarım. Hepinize merhabalar. Bugün sizlere 10 yıl sonra kendimi nerede gördüğümden bahsetmem gerekiyor. Fakat bana göre önemli olan şey 10 yıl sonra nerede, hangi mesleği yapıyor olduğum değil. Benim için en önemli olan şey 10 yıl sonra nasıl olduğum. Duygusal, zihinsel olarak nasılım; bu 10 yıl içerisinde neler yaşamışım?"

Jisung, sınıfa baktığında birkaç kişinin neredeyse kahkaha atacak olduğunu gördü. Gerçekten insanların alay etmesine sebep olacak kadar aptalca, saçma bir konuşma mı yapmıştı?

İşte o anda Jisung, duygularının ağırlığı altında ezildi ve gözlerinden tane tane yaşların akmasına izin verdi. Gözlerini sınıfın üzerinden çekerek yere bakmaya başladı.

"Kendimi geliştirmek istiyorum. Şu anda tahtaya çıkarken yaşadığım stresi ömrüm boyunca bir daha yaşamamak istiyorum. Umarım 10 yıl sonra yani 28 yaşımdayken kendimi bu yönde geliştirmiş olurum."

Konuşmasına devam edecekken birisinin kıkırtısını duydu. Artık kendini kontrol edemezdi.

"Neden bana gülüyorsunuz? Gülünecek ne var benim konuşmamda? Komik olan şey ağlamam mı? Bir insanın ağlamasıyla dalga geçecek kadar psikoloji bilmiyor musunuz siz? Anksiyete ne bilmiyor musunuz?" dedi Jisung sakinliğini korumaya çalışarak.

Konuşma sınavı tamamıyla aklından çıkmıştı. "Bilmenizi istediğim tek bir şey var. Eğer biri ağlıyorsa onunla alay etmeniz değil, ona destek olmanız gerekir."

"Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim." dedi eğilerek.

Sayacı durdurdu. 1 dakika 57 saniye 38 salise. Konuşması gereken süreyi geçmişti. İçinden buna şükrederken Bay Kim konuştu. "Haklı. Jisung çok haklı. Siz insan olmayı bilmiyorsunuz. Ben daha önce Jisung'la birebir olarak konuşma sınavı yaptım ve böyle bir olay yaşanmadı. Bunu ne zamandır söylemek istiyordum. Jisung'un durumu buna vesile oldu."

Jisung sırasına oturduğunda Chris, Jisung'un titreyen ellerini tuttu. Minho, gözlerini üst üste olan ellere dikmişti bu sefer.

"Sorun yok. Çok iyi konuştun." dedi Chris, Jisung'u sakinleştirmeye çalışarak.

Dersin geri kalanında Bay Kim sınıfı azarlamıştı ve böylece ders bitmişti.

Ders biter bitmez Chris, telefon kutusundan ikisinin telefonlarını alıp Jisung'a sarılmıştı. O sırada kıskanç bakışlarla yanlarına gelen Minho sebebiyle ayrıldılar.

"Jisung, benim servise yetişmem gerekiyor. Çok üzgünüm." dedi Chris telegonundan saate bakarak.

Jisung, ellerini sorun yok anlamında hareket ettirdi. "Yok, yok. Sorun değil. Sen servise yetiş. Daha sonra da konuşuruz."

"Sağol. Görüşürüz." dedi Chris sınıftan çıkarken el sallayarak.

"Görüşürüz." dedi Jisung da el sallayarak.

Chris gittiğinde, Minho'yla ikisi sınıfta yalnız kaldığında bir süre sessizlik oldu.

"Keşke Bay Kim'e söyleseydin anksiyeten olduğunu. Birebir yapardınız." Sessizliği bozan kişi Minho'ydu.

"Bay Kim biliyordu anksiyetem olduğunu. Sırf o yüzden önceki iki konuşma sınavını birebir olarak yaptık. Sadece sınıfın önünde konuşabilmeyi istemiştim." dedi Jisung gözlerinden yaşlar akarken.

O anda Jisung'un hiç beklemediği bir şey oldu. Minho, çantasından bir mendil çıkarıp Jisung'un gözyaşlarını sildi.

Tüm bunlar olurken Jisung, baştan aşağı titriyordu. "Jisung iyi misin? Titreme artık." dedi Minho, Jisung'un titremesine karşın.

"O sandığın kadar kolay değil. Ama denerim." dedi Jisung alay edercesine gülümseyerek.

"Her neyse. Bunun için sağol." dedi Jisung, Minho'nun elindeki peçeteyi işaret ederek. Sonrasında ise sınıftan çıktı.

don't let me love you - minsungDove le storie prendono vita. Scoprilo ora