8. BÖLÜM YENİDEN

4 0 0
                                    

Dünyam dönüyordu. Hayatım bana ihanet ediyordu , her zaman ki gibi. Bir an hareket edemedim. Büyük bir öfke kapladı içimi. Onun yüzünden hayatım alt üst olmuştu. Şimdi yeniden aynısını yapmıştı. Onu mahvetmek istedim. Onun da hayatını mahvetmek, üstüne üstlük bir oyunun içine sokup kandırmak istedim. Evet çok isterdim.

Kafamda birden yine çok soru birikti. Yine cevapsız, bir ton soru ve sanırım bu sorular hiç cevap alamayacak. Çünkü anladım ki ne kadar çabalarsam çabalayım hep yine aynı yerde oluyorum. Ne kadar nefret etsem de.

Hayatımı mahveden adam şu an karşımdaydı. Gülümsüyordu. Elinde ki zarfı tutuyordu. Benim ismimin yazdığı bir zarf vardı elinde.

Sonra bir an burası çok tanıdık geldi.

"Tanıdık geldi değil mi?" Dedi. Kafamı hızla ona doğru çevirdim. Elimi hızla hançerime attım. Ortaya çıkardım ve ona doğru yürüdüm. "Sen, nasıl hala yüzsüz yüzsüzb hayatımı mahvedip bir de bana oyun oynarsın!" Dişlerim sıkmaktan çenem ağrımıştı.

Hançeri şah damarına dayadım. Haraketsiz, boş bir yüz ifadesiyle bana baktı. Düz bir sesle. "Ben sana oyun oynamadım. Bunu da kendimi açıklamak için yaptım. Gizli yaptım çünkü bunu açıktan yapsaydım, beni asla dinlemezdin ve büyük ihtimalle toprağın altında olurdum."

Sırıttı ve hançeri işaret etti gözleriyle. Hançeri indirdim ama elimde bıraktım. "Çok merak ettim gerçekten , ne açıklamasıymış bu? Sence benim şu hale düşmüşken, tüm düzenim , hayallerim, her şeyim param parça olmuşken, açıklamanın bana ne faydası olabilir?!" Ellerini havaya kaldırdı. "Tamam , sakin ol. Sadece bilmeni istiyorum. Benden ne kadar haz etmesen de bilmen gereken çok önemli şeyler var." Derin bir nefes aldı. "Mesela buradan başlayalım. Burası , bu yer senin için bir anlam ifade ediyor mu?" Etrafıma iyice baktım. Sonra o bakışlar beni yıllar öncesine götürdü.
14 YIL ÖNCE...

"Hadi Ronan ormana gidelim." Reyna kardeşini sıkıca kucakladı, ona sarıldı. Kardeşinin ağlamasından nefret ediyordu. Onu sakinleştirmeye çalıştı. Küçük Ronan yine babasıyla kavga etmişti. Ablası da onu korumaya çalışıp babasının acı tokadını tatmıştı. "Sen iyi misin ablacım?" Ronan dolu gözlerle ablasının yanağını inceledi. Reyna onun elini tuttu. "Evet iyiyim, hadi buradan gidelim." Gülümsemeye çalıştı.

Her zaman ki gibi ormanın yolunu tuttular. Her zaman yürüdükleri kadar yürüdüklerini sanıyorlardı. Oysa ki normalden çok fazla yürümüşlerdi. Sanki yolun yarısını sohbetleri yürümüştü. Reyna geriye doğru baktı. Çok uzaklaştıklarını fark etti. Hava da kararmıştı. Biraz daha yürüyüp bir ağaç kenarında kardeşine sarılıp uyumayı planlamıştı ama bir ağaç ev fark etti. Terk edilmiş, çok yıkık dökük duruyordu. Evin içine girdiler.

İçeride cenin pozisyonunda oturan bir erkek çocuk vardı. Ağlıyordu. Reyna kardeşini arkasına alarak çocuğa yaklaştı. "İyi misin?" Diye sordu. Çocuk hızla kafasını kaldırdı ve yaşlarını sildi. "Evet- evet iyiyim." Diyebildi. Reyna kardeşiyle birlikte çocuğun yanına oturdu. "Sen neden buradasın?" Diye sordu. Çocuk "Annem beni sevmiyor, ben çok üzülüyorum. O yüzden hep buraya gelirim." Reyna ne kadar benzediklerini düşündü bir kolunu kardeşine, bir kolunu da küçük çocuğa attı. İkisine de sarıldı. Gözünden bir damla yaş yerde ki tozlarla buluştu.

ŞİMDİ..

Bu kadarını hatırlayabilmişti. Sonrasımda ne yaptılar? Eve nasıl döndüler? Bilmiyordu. "Bir çocuk vardı... burası terk edilmişti. Ağlayan bir çocuk vardı. Ona sarılmıştım." Davian gülümsedi. "Ben ne hatırlıyorum söyleyeyim mi? Bir kız vardı. Kardeşini kucaklıyordu ,sürekli elini tutuyordu. Sonra o kız bana sarıldı. Tüm seslerimi susturdu." Dedi. İnanamadım. "O çocuk sen miydin?" Kafasını salladı. "Her şeyi başladığı yerde bitirdim ve yeni bir başlangıç yapmak istiyorum." Dedi. Bu anıyı sindirmeye çalıştım. Başlangıç dediği yerde öfkeyle burnumdan soludum.

"Başlangıç falan yok. Evet dediğin gibi her şey başladığ yerde bitti. Ötesi yok." Arkamı döndüm. Hızla dirseğimi tuttu. Gitmemi engelledi. Çene kası seğirdi. "Beni dinlemek zorundasın." Dirseğimi ondan kurdardım. "Öyle bir zorunluluğum yok!" Dişlerini sıktı. "Var! Var! Ve dinleyeceksin!" Gözlerinin içine baktım. "Bana emir veremezsin."

Artık dişlerim ağrımaya başlamıştı. "Didişmek yerine lütfen, rica ediyorum, beni dinler misin? Oldu mu ?"
"Evet, çok daha iyi." Kollarımı kavuşturdum.
"Dışarı çıkalım mı?" Dedi ve arkasından onu takip ederek dışarı çıktık.

Eline bir fener almıştı. Başlamasını bekledim. Gözlerini kapatıp tekrar açtı "Ben bunların hiçbirini yapmak istemedim. Bunların hepsi ailemin ve Vanessa'nın oyunuydu." Sesler bir anda beynimde çınlladı. O gün Vanessa'nın bana hain gülüşü kulaklarımı yaktı. Buna sorgulamadan inandığım için kendimden nefret ettim ama o gün gördüklerimden sonra bu olanaklıydı. "Devam et."
"Aileme büyük ölçüde rüşvet vermişler. Eğer ben de bunu yapmazsam , öldürülecekmişim. Bak, şuan dediklerim sana ne kadar yardımcı olur bilmiyorum ama bunları sana söylemeliydim.

Benden hayatın boyunca nefret etmemeliydin. Sadece bunu istedim. " dedi. "O zarflar neyin nesiydi o zaman? O da kendi oyunun buydu? Her zarfın içinde bilmeceden çok hayatımda daha önce bir şeyler biliyormuş gibi davrandın."
"Evet öyle davrandım, çünkü-"

"Çünkü zaten biliyordun." Birbirimize öylece baktık. "Kafamda yine o kadar çok soru birikti ki, hangisinden başlayacağımı bilmiyorum. Peki o zarfları kendin mi bir şekilde yaptın? Yoksa elemanların mı var?" Diye sordum. "Evet elemanlarım var. Her şeyi onlar yaptı. Gizlice, sakin. Mektupları ben yazdım , onlar da bana bir ücret karşılığında yardım ettiler. Klasik." Ben de sormaktan en çok korktuğum soruyu sordum.

"Beni ne kadar zamandır tanıyorsun? Haberim olmadan, gizlice."
Bakışları bir anda anlam buldu sanki. "14 yıldır." Sesi titredi sanki. "O gün tüm seslerimi susturan o kızı hiç bırakmadım. Onun haberi olmadan,uzaktan." Korktuğum cevabı aldığım için gözyaşlarım yanaklarıma bir lav misali indi.

Kafamı iki yana salladım. "Hayır." Dedim fısıltıyla. "Neden gizlice!" Sustu. "Cevap ver!" Tüm gücümle onu itekledim. Hareket bile etmedi. Göğsüne kendime geçmiş gibi vurmaya başladım. Ellerimi tuttu, beni engelledi. "Çünkü mecburdum." Herkes aynı kelimeyi kullanıyordu. Peki ben mecbur muydum? Hayatımın koca bir yalan olduğunu, annem olmayan bir kadına yıllarca anne demeye mecbur muydum? Natalina "mecburdum." Demişti. Babam ölüm planlarımı yaparken mecburdu. Davian beni 14 senedir tanıdığı halde susarken, benim bile hayatım da bilmediklerimi bilirken, bunlara da susarken mecburdu.

Onlarım mecburiyetleri niye benim olmuştu? Ben bunların hiç birine mecbur değildim. Haberim olmadan onların mecburiyetlerine mecbur bırakılmıştım. Ellerimi hızlıca onun elinden kurtardım. "Mecbur değildin."
"Hayır mecburdum."

"Hayır değildin!" Bağırmaya başladım. "Hiçbir zaman sen mecbur olmadın. Hepinizin tercihleri sonucunda ben mecbur kaldım!" Derin bir nefes aldım. "Siz sadece bir seçim yaptınız. Sonuçlarına haberim bile olmadan ben katlandım!" Arkamı döndüm. Elim boğazıma gitti. Nefes alamıyordum sanki. Geri önüme döndüm. "Hepinizden, tek tek hepinizden ,nefret ediyorum. " artık gözyaşlarım durmuyordu. İçeriye doğru yöneldim. Ronan' ı bulmam gerekiyordu. "Reyna!" Arkamı döndüm. "Benimle gelmen gerekiyor."
_______________________
Ne bölümdü😮‍💨
🫡

ŞAH VE MATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin