8) 'hoşlanmak' bemim hislerimin yanında minnacık kalır

147 24 36
                                    

Minho ve Chris'in maçının üzerinden birkaç gün geçmişti. Tüm okul Minho'nun son anda kurtaran meşhur üçlüklerini duymuştu. Bu sayede Minho zaten oldukça ünlü iken daha da ünlü olmuştu.

Bugün Chris okula gelmemişti ve bu Minho'nun Jisung'a yaklaşabilmesi için oldukça büyük bir şanstı. Jisung'un yanına gidip ona hislerinden bahsedecekti.

Teneffüs olduğunda sırasında tek başına camdan dışarıya, yemyeşil ağaçlara, rengarenk çiçeklere bakan Jisung'un yanına gitti ve bir soru yöneltti. "Selam Jisung. Nasılsın?"

"İyiyim Minho. Sen nasılsın?" dedi Jisung. İlk defa Minho'ya nasıl olduğunu sormuştu. Minho bu sebeple çok duygulanmıştı, neredeyse oturup ağlayacaktı.

"Ben de iyiyim Jisung. Sağol. Ben şey diyecektim." dedi Minho. Jisung'un onu terslememesi üzerine ne diyeceğini unutmuştu.

Minho'nun alnından soğuk terler akarken Jisung, konuştu. "Aslında ben de sana bir şey söyleyecektim. Acaba arka bahçede konuşsak olur mu?"

"Tabii ki." dedi Minho, Jisung'u onaylayıp sınıftan çıkarken.

Birlikte hiç kimsenin uğramadığı arka bahçeye gitmişlerdi. Etrafta birilerinin olmadığı, havada uçuşan kuşların seslerinin duyulmasından anlaşılıyordu.

Bir banka oturdular ve konuşmaya başladılar.

"Jisung." dedi Minho.

"Minho." dedi Jisung onunla aynı anda.

Bir süre ikisi de durdu. Ardından Minho, Jisung'a sıra vermek adına konuştu. "İlk sen konuş."

Jisung kafasını salladı. "Neden bir öyle bir böyle davranıyorsun Minho? Daha 1-2 hafta önce aramız çok kötüyken hatta başka bir deyimle 'rakip' iken neden şimdi bana bu kadar yakın davranıyorsun? Örnek vermek gerekirse geçen gün beni maçına davet ettin. Beni maçına davet edeceğin kadar yakın mıyız ki biz?" dedi Jisung tek bir nefeste içini dökercesine.

Minho biraz sonra söyleyeceği şey için hissettiği utançla gözlerini kıstı. "Çünkü... Çünkü senden çok hoşlanıyorum Han Jisung. Hatta 'hoşlanmak' ne kelime. Seni çok seviyorum. Senden çok özür dilerim bunu fazla geç fark ettiğim için." dedi Minho, başını eğerek.

Bir süre sessizlik oluştu. Jisung'tan herhangi bir cevap gelmedi. Minho başını eğdiği için yüz ifadesini de göremiyordu ve bu gittikçe gerilmesine sebep oluyordu.

Aşk ilanına bir cevap gelmemesi üzerine Minho tekrardan konuştu. "Eğer beni sevmiyorsan sana yaklaş-" Sözünün kesilmesine sebep olan şey, Jisung'un minik parmaklarıyla Minho'nun çenesini kavrayıp kaldırarak yüzlerini aynı hizaya getirmesi olmuştu. Birbirlerine o kadar yakınlardı ki burunları birbirine değiyor, nefesleri birbirine çarpıyor, kalpleri birlikte atıyordu.

"4 yıldır senden hoşlanıyorum aptal Lee." diye fısıldadı Minho'nun dudaklarına.

Minho duyduğuyla gözlerini iyice açarken Jisung, gözlerini kapatıp Minho'nun dudaklarını öpmeye başladı. Minho öylece donup kalmışken Jisung, sanki Minho'nun dudaklarında nefes alabiliyormuş, sadece orada yaşam bulabiliyormuş gibi öpmeye devam ediyordu. Minho, Jisung'a karşılık vermeye başlayınca öpücükler hızlanmıştı. Birbirlerini özlemle öpüyorlardı. Nefessiz kalınca geri çekildiler.

"Gerçekten sana o kadar inek, ezik imaları yapmama rağmen benden hoşlanıyor muydun?" dedi Minho, Jisung'a inanamayarak.

"Senin dediğin gibi Lee. 'Hoşlanmak' benim hislerimin yanında minnacık kalır."

don't let me love you - minsungWhere stories live. Discover now