Bölüm 30: Chat 2

197 29 106
                                    

×

Burnuma dolan huzur kokusu ve yumuşacık yatakla gülümseyip arkama döndüm. Gözlerimi yavaşça açtım. Lakin beni karşılayan bir boşluk oldu. Güneş içeri sızıyordu. Elini alnıma attım ve yüzümü ekşittim. Koca odada tek olmak hiç güzel değildi. Yatakta oturur hale geldim. Neden yanım boştu anlamamıştım bile?

Göğüslerime örtüyü çekip kısa bir süre etrafa baktım. Uzun bir süreden sonra uyumak sersemletmişti. Dağınık saçlarımı düzelttim. Örtüyü kenara çekip,yataktan çıktım. Çıplak halimle Jungkook'un giyinme odasına girdim. Dolabı açıp beyaz bir tişört çıkarıp,giydim. Büyük durmasıyla güldüm. Ciddi anlamda heybeti bana çok fazlaydı. Odadan çıktım. Etrafta duran kıyafetleri es geçip kapıyı açıp çıktım.

Merdiven basamaklarının bazılarını attığım gibi durdum. Bazı sesler geliyordu. Tebessüm ettim. Gitmemişti. Benim gibi yapıp gitmemişti. Aşağıdaydı. Belki de kahvaltı hazırlıyordu yine. Şimdi normal sevgililer gibi oturup beraber bir şeyler mi yiyecektik? Tanrım, heyecan yapmıştım.

Bir basamak daha atacaktım ki duyduğum isimle durdum. "Jennie,ne konuşacaksın?" Kaşlarım çatıldı. Sinirlenmeyecektim. Ama cidden bu kadının burda ne işi vardı? Akıllanmıyor muydu? Zor yoldan mı öğretmek gerekiyordu? Hay hay öğretirdim.

"Jungkook,senden hoşlanıyorum."

Duyduğum cümlelerle yavaşça olduğum yere çöktüm. Basamağa oturdum. Jungkook'un sessizliği vardı. Beni olduğum yere çökerten cümleler kalbime ağrılar verdi. Ne diyecekti? Ne yapacaktı? Kadın,ondan hoşlandığını söylüyordu. Üstelik çekinmiyordu. Dümdüz yüzüne söylüyordu.

Başımı sola çevirdim. Az da olsa oturduklarını görüyordum. Jennie tekli koltukta,Jungkook ise üçlü koltukta. Karşılıklı duruyorlardı. Jungkook,siyah tişörtü dağınık saçları ve kısa şortuylaydı. Arkası dönük olsa dahi boynunda bıraktığım morluklar gayet netti. Jennie'ye döndüm. O ise gayet süslü püslü bir şekildeydi. Elbise giyip gelmiş ve hazırlanmıştı.

Jungkook,bir bacağını altına almıştı. Heybeti arkadan dahi belli oluyordu. Bir elim merdivenin korkuluklarındaydı diğeri ise çıplak bacaklarımda vereceği cevabın bekliyordum. Kalbim ağzımdaydı.
"Jennie,ben Lalisa'yı seviyorum."

Gözlerimi yumdum. İsmimi ondan duymak öyle değerli hissettiriyordu ki. Annemden duymuş kadar mutlu oluyordum. Çıplak bacağımdaki elimdeki parmağıma baktım. Yüzüğüm hala oradaydı. "Hem de çok."

disease | lkWhere stories live. Discover now