19. Bölüm: Neden benden sakladın?

5.7K 502 99
                                        

İyi okumalar küçük trexlerim 🦖

••

Jungkooktan devam...

Karakolda ki işlerimizin ardından taehyungla birlikte sarmaş dolaş şekilde onun evine gelmiştik. Yol boyunca her yerine öpücükler kondurup sarılmıştm.

Şimdiyse ben duşa girmek için hazırlık yapıyordum. Taehyung ise yatağa oturmuş benim dolaptan kıyafet çıkarmamı izliyordu. Ona trip atmak istesemde ilk önce hesap sorup öyle atmak istiyordum.

Hâlâ bana neden cevap vermediğini, aramalarıma neden bakmadığını söylememişti. Zaten bana sulanan adamı polis izniyle bir güzel haşat etmiş namjoonun avukatıyla birlikte dava açacağını söylemişti.

Ne kadar bunu yapmamasını söylesem de o gidip ne yazık ki yapmıştı ve uğraşacağını söylemişti. Bu içten içe hoşuma gitse de kırgınlık duygularım daha ağır bastığı için tepkisiz kalmayı tercih etmiştim.

"Güzelim, neden sessizsin bu kadar? Hoşuma gitmiyor sessiz kalman." Bir şey dememiştim. Konuşmasıyla kalmıştı.
Dolaptan çıkardığım kıyafetleri ona bakmadan yatağın üzerine bıraktım.
Banyoya adım atacağım sırada kolumdan tutarak gitmeme engel olmuştu.

Yavaşça kendine çekip sağ bacağının üstüne oturtmuş, elini yüzüme yaslayarak dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Çok sertçe olmayacak şekilde sadece bastırıyordu. Karşılık vermemek için mücadele veriyordum. Onu affetmemiştim hâlâ.

Bana haklı bir sebep sunması cidden şarttı. Günlerdir onun için meraktan kendimi parmaklama durumuna gelmiştim.

Ben karşılık vermeyince yavaştan dudaklarını çekmiş, elini de yanağımdan çekip bakışlarını başka yere değdirmişti. Yine sustum. Kucağından kalkarak banyoya doğru adımlayıp açık kapıdan içeriye girip kapıyı kapatmıştım arkamdan.

Onu öylece orada bırakmak istemezdim. Biliyorsunuz ki hâlâ kırgın ve üzgündüm. Evet açıklama yapacaktı bunu biliyorum ve onu affedecektim. Biraz daha neler hissettiğimi anlasın istiyordum sadece.

Kafamı iki yana sallayarak banyoya gelme amacımı düşünmüş, üstümdekileri yavaşça çıkarmaya başlamıştım. Çıkarıp kirli sepetine attığım sırada iç çamaşırımla kalınca aklıma bornozumu da yatağın üzerinde bıraktığım gelmişti.
Ah aptal kafam.

Sürekli onu düşünürsem olacağı buydu. Bu halde içeriye gidemezdim. O yüzden boş kirli sepetinin içine attığım tişörtümü çıkarıp tekrardan üstüme giydiğimde daha fazla beklemeyerek kapıyı açmış yatağa ilerlemeye çalışmıştım.

Ama sadece çalışmıştım. Gördüğüm ve içinde bulunduğum sahne beni yerime mıhlarken gözlerim şokla açılmış taehyunga bakıyordu. Doğrusu üstü çıplak şekilde duruyordu, karnının köşesinden ve karnına bulaşmış kanı temizlemeye çalışıyordu.

Benim gelmemi beklemiyor olacak gibi bakıyordu bana. Bakışlarında endişe vardı. Korkuyla harlanmış gözleri benim üstümdeydi.

"Taehyung." Dedim titreyen vücudumla yanına adımlayarak. Karın boşluğunu inleyerek tutmuş ve ayağa kalkmıştı beni engellemek amacıyla.

"Bakma güzelim. Dolmasın gözlerin, lütfen."

Dinlemedim onu. Titreyen vücuduma rağmen onu yavaşça yatağa oturtmuştum. Beni engellememişti. Gerekli malzemeleri koyduğu komidinin üzerinden alarak ilk önce kanları temizlemiştim. Temizledikten sonra dikişli yarası gün yüzüne çıkınca boğazımdan çıkan hıçkırık sessiz odada yayılmıştı.

"Taehyung." Sesim titremişti. Yarasına bakmayıp temizlemeye devam ederken kremlerini sürmüştüm.

"Sen seminere gitmedin değil mi?" Konuşmamış, sessiz kalmayı tercih etmişti onun yerine. Gitmemişti seminere. Başka bir olay için gitmişti. Yoksa ne diye seminerde yaralansın ki?

Damn it, Rector Where stories live. Discover now