✶eighteen

260 39 25
                                    

1 saat önce

Wooyoung, dünkü olaydan sonra annesinin zoruyla okula gitmişti. Jongi'nin yüzünü dahi görmek istemediği içindi tabiki de. Olayı annesine yine zorla anlatmıştı, o da müdürü arayıp kısa bir görüşme yapıp endişleneceği bir şeyin olmadığını söylemişti.

Okulda ise Jongho ve Seonghwa ile dün olanlardan konuşurken Mingi onların yanına geldi.

"Wooyoung, bir saniye gelir misin?

Jongho ve Seonghwa, yunho ve mingi'yi her gördüklerinde kıkırdıyordu. Mingi'nin gözünden kaçmamıştı fakat pek umursamamıştı da.

"Bir şey mi oldu hocam?"

"Yok, müdür kamera kayıtlarına bakmamı istedi dünkü mesel için. Seninle ilgili olduğundan sende gelirsin diye düşündüm."

"Çok iyi olur."

"Tamamdır, hadi gidelim."

Kamera odasına geldiklerinde Mingi, wooyoung'un oturması için sandalye koyarken wooyoung'da içeriyi inceliyordu. ilk defa giriyordu ve okulda böyle bir şeyin olduğundan habersiz olduğundan şaşırmıştı normal olarak.

"Gel otur."

ikisi için sandalye koymuştu bir bilgisayarın önüne. Wooyoung hemen dediğini yapıp oturdu sandalyeye.

"Okuldan atılacak büyük ihtimalle."

Bütün odağını bilgisayara verirken konuşmuştu hocası.

"Öyle mi?"

"Üzgün müsün?"

"Neden olayım?"

"Bilmem..."
Gözünü bilgisayardan çekip küçüğe baktı. "aranızda bir şeyler var gibi."

"Çok mu belli."

"Yok ben zekiyim biraz."

Wooyoung gülmeden edemedi. Hocasının kendisini övmeyi sevdiğini biliyordu normalde sinir bozucu gelirken şimdi komik gelmişti. Belki de o geceden sonra çok ciddiye alamıyordu artık.

"Orospu çocuğuna bak nasıl da bakıyor sana."

Wooyoung artık ettikleri küfürlere alıştığından anormal bir tepki vermiyordu. Mingi tepki vermediğini görünce sırıttı.

"Artık aramızdaki sınırı aştık gibi hissediyorum. Hem o kadar da küçüğüm değilsin."

Wooyoung'da sırıttı.

"Evet hocam müthişsiniz. (Yunho hoca ile birlikte)"

"Ahh biliyorum. Şaşırmadın sanki?"

fikirlerini merak ettiği belliydi ve Wooyoung da belirtmekten çekinmedi.

"Şaşırdım tabi. Hemde baya ama sizi hep shiplemişimdir farklı bi auranız vardı."

"Oha lan ciddi misinnn!?"

"Valla. Çok yakışıyorsunuz."

Mingi, dayanamayıp Wooyoung'u kendine çekip sertçe sarıldı.

"Teşekkür ederim lan! Artık ben senin kankanım, tamam mı!?"

Hocasının duyguları fazlasıyla yüksekte yaşadığını biliyordu ve omuzunda mutluluktan ağladığında da bunu doğrulamış oldu.

"Tamamd-"

Mingi'nin heycanla -yanlışlıkla- bastığı bilgisayar ekranı diğer dört ekranı açtığında wooyoung'un gözü üçüncü kameradaki iki kişiye takıldı. Gözlüklü ve iki yana ayrılmış saçlarıyla kim olduğunu anlamak zor değildi. Choi san. Fakat yanında da bugün yeni gelen ingilizce hocaları vardı. Ciddi bir şey konuşuyor gibiydiler. Kamera da ne kadar bulanık görünse de san'nın sinirli olduğu her yerden anlaşılıyordu.

 ̶S̶a̶p̶ı̶k̶ ̶ 𝙩𝙚𝙖𝙘𝙝𝙚𝙧 |woosan★Donde viven las historias. Descúbrelo ahora