21) acılar aşkı kuvvetlendirir Lee

87 14 136
                                    

Jisung titreyen elleriyle kendini zorlayarak kapının kilidini çevirdi. Minho açılan kapıyla hızla kabinin içerisine girip kapıyı kilitledi.

"Konuştuklarımızın ne kadarını duydun?" dedi Minho kaşları çatık bir biçimde. Bir yandan da Jisung'a yaklaşarak sırtının kapıya yaslanmasını sağlamıştı.

"Hepsini duydum." dedi Jisung gözlerini kapatarak.

Minho Jisung'un dediği üzerine onu kapının arkasından çekip kabinden çıkacakken Jisung, Minho'yu kilidi çevirmek üzereyken eline vurarak durdurdu. "O videoyu ben yayınlamadım." dedi Jisung gözlerini Minho'nun gözlerine sabitlerken. Söylediği şeyler Minho'nun gözlerinde biriken yaşlardan bir tanesinin yanağından yavaşça süzülmesine sebep olmuştu.

"Gerçekten... Gerçekten sen yayınlamadın mı o videoyu?" dedi titrek bir sesle. Jisung ilk defa Minho'nun bu yönünü görüyordu. İstemeden de olsa onun da gözleri dolmaya başlamıştı.

"Evet. Hatta sandığının aksine videoyu senin yayınladığını düşünerek depresyona girdim. Sayamayacağım kez vücuduma zarar verdim. Senin dokunduğun her yeri, bıraktığın her izi tırnaklarımla kazıdım vücudumdan." dedi Jisung burnunu çekerek.

Kulağına girenlerle Minho'nun vücudu kendiliğinden tepki vermeye başlamıştı. Gözyaşları gittikçe hızlanıyordu. Dudaklarından küçük bir fısıltı çıkardı. "Ben... Ben sandım ki sen yayınladın. Benimle sırf dalga geçmek için birlikte olduğunu zannettim."

"Ama öyle değildi Minho. Ben seni sevdiğim için seninle birlikte olmuştum. Sana aşık olduğum için. Kafayı yedim ben. Düşünerek kafayı yedim. Sabah kalkıp seni yanımda göremediğimde, ellerim yatağın soğuk kumaşıyla buluştuğunda, üstüne bir de o gönderiyi gördüğümde, yorumları okuduğumda sana güvenmek istedim. Hatta okula o gün sırf seninle konuşmak için geldim. Yapıp yapmadığını sordum sana. Yayınlayıp yayınlamadığını sordum. Yaptığını söyledin bana. O an başımdan aşağı kaynar sular boşaldı." dedi Jisung. Gözleri titriyordu. Gözlerinde acı vardı. Üzüntü vardı. Han Jisung kendisini ilk defa bu kadar savunmasız hissediyordu.

Han Jisung ömrü boyunca sakladığı duygularını gözlerinde taşıyordu. Duyguları o derece yoğundu ki Lee Minho, kör olsa bile o duyguları görürdü.

"Ne? Siktir! Sen onu mu sormuştun? Ben Hyunjin'le iddiaya girip girmediğimi sorduğunu zannettim. O yüzden yaptım dedim." dedi Minho daha da battığını fark etmeyerek. Bu sefer Jisung'un eli kilitteydi.

"Hayır... Hayır, bak o anlamda demedim. Başlangıçta Hyunjin'le olan iddiam yüzünden sana yakın davransam da yavaş yavaş senden hoşlanmaya başladım. Sana yemin ederim ki o gün Hyunjin'e iddiayı bitireceğimi, bunun saçma olduğunu falan söyleyecektim." dedi nefes almadan. Jisung'un gözleri tereddütle Minho'nun üzerinde geziniyordu.

"Ahh... Gittikçe daha da batıyorum değil mi?" dedi Minho ellerini şakaklarına koyup masaj yapmaya başlarken.

Ardından ellerini şakaklarından çekti ve Jisung'un yanaklarına yerleştirdi. Nefesi Jisung'un yüzüne çarpacak kadar yakınken dudaklarının arasından küçük bir fısıltı çıkardı. "Özür dilerim. Her şey için üzgünüm. Başından beri aptalca davranmayıp seninle konuşsaydım hiç acı çekmeyecektik değil mi?"

"Acılar aşkı kuvvetlendirir Lee." dedi Jisung gözlerini Minho'nun dudaklarına dikerek. Vücutları birbirine temas ediyor, nefesleri birbirine değiyordu. Bedenleri ne kadar yakınsa ruhları arasında o kadar uzun yollar ve bu uzun yolu saniyesinde katedebileceği kadar hızlı bir çözüm de vardı.

Jisung, gittikçe yoğunlaşan hislerine daha fazla dayanamayarak bu uzun yolu tek bir hamlede kapattı. Ruhları da bedenleri de dudakları da birdi artık. Özlemle okşadılar birbirlerinin ruhlarını, özlemle sevdiler bedenlerini, özlemle öptüler dudaklarını.

don't let me love you - minsungWhere stories live. Discover now