12

2.7K 431 107
                                    

y/n: yorum bekleyenzy düzenleyemedim öpüldünüz

Gecenin bu saatlerinde kapının çalması Kalkan ailesi için olağan bir durum olmadığından Aras tetiğe geçermişçesine yatağında doğrulmuştu. Şansa evde sadece annesiyle ikisi de olduğundan koruma içgüdüsü içerisindeydi. Kulağındaki kulaklığın teki aşağı sarkıyor, pijamasının lastiği gevşediğinden belinden soğuk alıyordu. Dikkatle birkaç ses yakalamaya çalıştı ama başaramadı, kapı aşağı kattaydı, buradan konuşmaları duymak imkansızdı. Zaten kulağında Alizade de son ses bağırdığından pek dikkatini toparlayamamıştı. Asla dinlemem dediği kadını dinliyor, Kutalmış'a olan özlemini bu şekilde bastırmaya çalışıyordu. Kalbine saplanan ağrıyla iç çekti ve önemli bir şey olmadığını düşünerek kendisini yeniden yatağa attı. Arsız yan komşu yine un istemek için kapıyı çalmış olmalıydı. Birkaç dakika sonra odanın kapısı şafak operasyonuyla basılan bir evin çelik kapısı gibi içeri doğru savrulduğunda çocuğun ödü koptu.

"Oğlum. Acil baksana."

Aras'ın annesi her zamanki gerginliğinden farklı bir gerginlikle konuşunca esmerin gözünün önünden zamanında yediği boklar film şeridi gibi geçmeye başladı. Girdiği yasaklı siteler, Doruk'un babasından çaldıkları ve yanlışlıkla çizdikleri araba, sıçana kadar içme girişimleri... Zavallı çocuğun kalbi kontrolünü kaybetmiş gibi göğsünde sekerken hızlıca yataktan doğruldu. Annesinin endişeli bakışları durumu hiç yumuşatmıyordu.

"Anne ne oldu? Gece gece germe beni."

"Bir kapıya bak sen."

Gizemden nefret ediyordu. Direkt söyleseydi ya, merdivenlerden inerken ve uzun koridoru yürürken gerginlikten bayılır gibi olmazdı hem böylelikle. Ayağındaki terliklerin çıkardığı ses ve koridorun sonundaki çelik kapının aralığından gözükmeyen beden, daha da gerim gerim geriyordu onu. Kendisine soluklanma fırsatı bile vermeden aralık kapıyı tamamen açtığında ve karşısında özleminden asla dinlemem dediği şarkıları loop'a aldığı çocuğu gördüğünde, mahvolduğunu sandığı kalbi, sen ona mahvolmak mı diyorsun dermişçesine daha da zıvanadan çıkmıştı. Şu an çok ablak ablak baktığına emindi kumralın suratına. Asla gelmezdi ki Kutalmış, neden gelmişti bir türlü mantıklı çerçeveye oturtamıyordu. Kalbi korkuyla ve endişeyle sıkışırken dışarıda çiseleyen yağmurdan ıslanmış bedenin bileğinden tuttu.

"Ne oldu? Bir şey mi oldu?"

Burnuna yeni yeni doluyordu alkol kokusu. Kanlanan yeşil gözler, odağını bulamadan sıcak tavada kayan tereyağ gibi bir o yana bir bu yana kayıyorlardı. Beyaz surata al oturmuştu ve gencin ifadesi okunmuyordu. Kutalmış'ı uzun zamandır öyle görmüyordu.

"Gidecek yerim yok. Böyle-" Hıçkırığı çocuğun vücudunu sarsarken ve zaten zar zor kurduğu cümleyi bölerken sıkıntıyla iç çekip yaslanacak yer aramıştı yeşil gözleriyle. Aras yeni farkında olurmuş gibi hızlıca geri çekilmiş, nazikçe eski sevgilisini de içeri çekiştirmişti. Annesi koridorun sonunda, çaktırmayaya çalışarak endişeyle ve merakla iki çocuğunu da izliyordu.

"Ben keşke gelmeseydim ama geldim. Gidecek yerim yok. Böyle gidersem eve annem beni öldürür."

"Bilmiyor mu bugün içtiğini?" Kutalmış sanki karşısındaki esmer ona çok komik bir şey söylemiş gibi ağrıyan karnını tutmuş, kıkır kıkır gülmüştü. Beyaz bileği ile yanan sağ gözünü ovaladıktan sonra iç burkan bir yorgunlukla mırıldandı. "Genel olarak söylemedim içtiğimi. Her içtiğimde başkasında kalıyorum ben."

"Kimlerde mesela?"

Endişelenmek ve kıskanmak artık Aras'a düşmezdi. Sürekli bunu hatırlatmaktan sıkılmıştı kendisine, zaten bu yüzden ayrılmıştı çocuktan. Daha fazla endişelenmemek, kıskanmamak ve çocuğu boğmamak için. Kendisini toparlayabilmek için, Kutalmış'ın da toparlanabilmesi için. Ne değişmişti? Ufak pürüzlere sahip olsa da güzel ilişkisi bitmişti. Mutsuzluğun pençesine düşmüştü. Pürüzleri düzeltmeye çalıştığı zamanlar düzelmediğini düşünerek ayrılmıştı canından çok sevdiği sevgilisinden ancak uzaktan baktığında, daha objektif olmaya çalıştığında pürüz dediği şeyin direkt kendisi olduğunu nihayet anlayabilmişti.

hadi barışalım [GAY]Where stories live. Discover now