19.BÖLÜM

17 0 0
                                    

Gözlerimi açtığımda beklediğim gibi uyumuş bir abim vardı. Ona olan sevgim hiçbir zaman azalmamıştı. Sadece bir süreliğine nefrete dönüşmüştü. Abimin ilgisini özlemiştim. Onun ilgisi ile geri hayat bulmuştum.

Balkona doğru adımladım. Güzel bir manzarası vardı balkonun.

Dün yaşadığım ve yüzleştiklerim beni oldukça yormuştu. Gerçekler canımı yine yakmıştı. Anne ve baba sevgisi eksik büyümüştüm ve hiçbir zaman çocuk olmamıştım. Şu anda tek bir hedefim vardı. O da babamın kim olduğunu bulmaktı.

Telefonumu kurcalamaya başladım. Instagramda babamla ilgili bir şey bulabilirmişim gibi geziniyordum. Fakat bir şey bulabildiğim söylenemezdi. Telefonu kapatıp içeri geçtim. Abim hala uyuyordu. Bana yaptıklarını kolay kolay affedebilecek biri değildim.

Buraya geldiğimde psikolojim oldukça kötü olduğu için uzunca bir süre psikolog tedavim olmuştu. Delirmediğime dua ediyordum o evde yaşadıklarımdan

Çok affedici bir insandım ve bu affım abime de geçerliydi. Baran'a geçerli olmamasını umuyordum. Aşağıya indiğimde kardeşim Deniz kahvaltı masasını taşımaya yardım ediyordu. Ona bakıp gülümsedim. Beni fark edince elindekileri masaya bırakıp yanıma koştu. "Abla iyi misin?" Ona başımı sallamakla yetindim.

Dedemde yanımıza gelip bana sarıldı. Sevgisini her daim gösterirdi ama bu sefer başkaydı. Kızının yaşantılarında kendini suç buluyor gibi görünüyordu.

Geri çekildikten sonra "Cihan yok mu?" Diye sordu. Omuz silktim. "Uyumakla meşgul" bana bakıp "hadi git avını uyandır çağır kahvaltıya hep beraber ailecek bir kahvaltı edelim"

"Ben niye çağırıyorum Deniz çağırsın"

"İkiletme lafımı hadi Damla" odaya çıkarak onu uyandırmak için dürttüm. Uyanmayıp üstüne yatışını değiştirince sürahideki suyu üstüne boşalttım. Bir anda sıçrayarak uyanınca tebessüm ettim ama o görmeden tebessümümü hemen sildim. Ona bakmadan "dedem kahvaltıya çağırıyor" diyerek odadan çıktım. Onu görmezden gelmeye devam edecektim. Biraz köpek gibi peşimden sürünsün" kahvaltıya inip direk dedemin yanındaki sandalyeye kuruldum. Birkaç lokma atıştırıp hızla yerimden kalktım. Kimseyle yüz yüze gelip gerilmek istemiyordum. Hazırlanıp direk evden kaçtım.
....

Ne kadar araştırırsam araştırayım babamla ilgili hiç bir şey bulamamıştım. Arkadaşım yerin altında değil ya bu adam

Yavaş yavaş bulunduğum kafeden çıkarken Baran ile karşılaştım. Bu karşılaşmanın tesadüf olmadığı belliydi. Onu umursamadan gideceğimi düşündü ama yanında durdum. "bu gece yarısı attığım yerde seni bekliyor olacağım" bir şey demesine izin vermeden kafeden uzaklaşıp eve doğru sürdüm.

Korumaları umursamadan direk içeri girdim. Dedemin odasında biri ile görüştüğünü görünce odasına doğru hareketlendim. Tam kapısının önünde durdum. Kapıyı tıklatacağım esnada duyduklarımla konuşmalarına kulak kesildim.

İçerideki kişi benim babam mıydı?

"Bakın zamanında olan birliktelikte hiç bir suçum yoktu. O kadının evli olduğunu bilmiyordum. Öğrendiğim anda zaten onu terk ettim."

"Bunları kızım bana anlattı. Bu konuda sana güveniyorum evlat ben bunun için seni çağırmadım."

"Ne için çağırdınız?"

"Zamanında olan birliktelikten sonra kızım direk hamile kaldı ve doğan çocuk babasına hiç benzemiyordu. Kızım babasının o olmadığını söyleyince aklımıza siz geldiniz" dedem bombayı patlatmıştı. Birazdan duyacaklarımdan korkuyordum. Ya beni kabul etmek istemezse diye içimden geçirdim.

"Anlamadım"

"Benim torunumun babası sizsiniz" dedem gerçekleri yüze çarpmak konusunda bir dünya markası olabilirdi.

Gerçekten babam olacak o adamdan bir cevap gelemedi. Kısa bir süre sonra kendini toplamış olacak ki "benim bir çocuğum mu var?" Dedem başını sallamış olacak ki bir ses gelmedi.

"Senin dünya güzeli bir kızın var" tebessüm ettim. Babam olacak o adam beni kabul edecek miydi?

"Şimdi beni dinle! Ben torunumun mutlu olması için seni araştırdım buldum. O annesinden bir gram sevgi dahi alamadan büyüdü ve zamanında kendini öldürmeye kalkıştı. Babası sandığı adamın öz babası çıkmamasına şaşırmadı, hatta sevindi. Belki beni öz babası onu sever diye. Eğer ki torunumu sevmeyecek ve kalbini kıracaksan çek git ama eğer ki onu kabullenmek istersen" sustu. İçimden delicesine haykırıyordum.  Beni kabul etmesi için ama bir ses gelmedi içeriden.

Kısa bir süre sonra "adı ne?" Diye sormuştu. Dedemin ismimi söylemesini bekledim ama o bunun yerine "o kendi söylesin, onunla görüşmek istersen"

"Ben o kızı yada kızımı tanımak istiyorum. Onu sevebilir miyim? Bilmiyorum ama onu tanımak istiyorum." Derin bir nefes alıp kapıdan uzaklaştım. Konunun daha önce özet geçildiği belliydi. Odama çıkıp kendimi yatağa attım. Ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi bilmiyordum.

Kısa bir süre sonra odamın kapısı çalındı. "Damla hanım dedeniz sizi çağırıyor" o adamın yanına gitmeyecektim. O benim yanıma gelecekti. "Gelemeyeceğimi söylersin" dedim.

"Ama efendi-"

"Çok istiyorsa o gelsin bekliyorum" kadın dediklerimden sonra hızla kapıdan uzaklaştı.

...

"Efendim gelmek istemiyor. Görmek istiyorsa beni o gelsin diyor"

Yaşlı adam ona bakıp "gidecek misin yanına?"

Adam başını salladı. "Gidicem" ayağa kalkıp kızının odasının yanına vardı. Heyecanlıydı. Kızını ilk defa görmenin heyecanını yaşayacaktı çünkü

....

Balkonda öylece oturuyor o adamı bekliyordum. Üşümeme rağmen ceket yada herhangi bir şey almadım.

Öylece oturuyor ne yapacağımı kafamda sorguluyordum. Bir süre sonra arkamdan adım sesleri gelince derin bir nefes aldım.

Arkamı dönmedim. Önüme baktım ve karşımdaki koltuğa bir beden oturdu. O bedene bakmadım. Gözlerimi kapatıp gerçekliği sorguladıktan sonra o bedene baktım.

Ne diyeceğimi bilmiyorum. Karşımdaki adam ellilerinin ortasında olmalıydı ama yaşına göre genç görünüyordu. Onu incelemeye başladım. Aramızdaki benzerlikleri bulmak için.

Gözlerimiz aynı renkti. Saçım ız hafif dalgalıydı. Yüz hatlarımızın da hafif benzerliği vardı. Aynı zamanda yakışıklıydı da

Babama ilk cümlemi o kadar kafamda tartmıştım ama ne mi demiştim.

"Merhaba" o da beni baştan aşağı inceliyordu. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. "merhaba diyerek ismini söyledi. Benim ismimi bile bilmiyordu. "Damla" diye mırıldandım "adım Damla" yüzünde gözle görülür bir gülümseme vardı. "İsmin çok güzelmiş"

"Teşekkür ederim ama siz kimsiniz?" Kim olduğunu biliyordum ama bana kendi soylemeliydi. Babam olduğunu söylemeliydi.

"Ben..." Sustu, sustuk.

"Evet siz" konuş hadi

"Biliyorum kabullenmesi zor benim içinde öyle olacak ama şunu bil Damla bundan sonra hep yanındayım... Baban olarak"

Bir şey diyemedim o da dememi beklemedi. Sadece aramızda sessizlik ve benim gözümden akan yaşlar vardı.

"Bbbaaaaba" diye zorlukla söyledim. Ona gülümsedim ama başka hiç bir şey yapmadım. Yanıma oturup bana sıkıca sarıldı. Bana sarıldığında içim garipti ama artık huzurluydu çünkü benim sanırım artık sahiden bir babam vardı.

nefret tohumları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin