Dördüncü bölüm: On dokuz

253 44 22
                                    

Gamze Piroğlu

Aynı odada tekrar gözlerimi açtım. Yatakta yatıyorum yine. Nefes alıp veriyorum. Ben çok yoruldum Allahım. Yaşamak zor geliyor bana. Ben... Ben dağıldım Allahım. Yangından bu yana, ailemi kaybettiğimden bu yana ibadetlerimi yapmıyorum. Çok isyankar oldum ben. Hani insan üzülünce rabbine sığınır da daha çok ibadetle meşgul olurdu? Mutlu anlarımı düşünüyorum da ne kadar huzurluydum o zamanlar. Yürüyemediğime yakınsam da gülerdim. Annem, babam, abim yanımdalardı. Şimdi hiç kimsem yok senden başka. Cihangir Abi benim için uğraşıyor ama istemiyorum. Beni istemiyorlar.

Yaşaran gözlerimi kırpıştırdım alel acele. Güzel olma gayem yoktu ama güzelliğe önem verirdim. Bazen ayna karşısına gizlice geçip saçlarımı açar, alıcı gözüyle bakardım kendime. Şimdi yanık izleri var yüzümde. Yangında saçlarımın yarısından çoğu yandı. Gamzeli olmasını istediğim yanaklarımda yanıklar var. Gamzem olmasa da olurmuştu aslında. Ben gamzesiz de mutluydum.

Evimizin büyüklüğü ve bahçesi beni sevindirirdi. Böbürlendiğimi hatırlamıyorum. Derya Abladan bir şeyler istediğimde yorulmadan elime ulaşması konfordu benim için. Annem ve babam mutluluğum için her şeyi yaparlardı. Abimin güzeli, çiçeği, prensesiydim ben. Çizimlerim... Emek verdiğim çizimlerim... Görsel Sanatlar'a girmesem de olurdu. Ben mutluydum ki... Huzurluydum. Ama şimdi hiçbiri yok. Ufak bir kaza sonucu o beğendiğim kocaman evimiz kül oldu. Annemle babam yok artık! Abim yok! Derya Abla da yok! Ben... Alevler üzerimize geldiğinde abimin beni bahçe kapısına doğru ittiğini hatırlıyorum. Annem, babam ve Derya Ablayı kurtarmaya gitti. Gözünü kırpmadan alevlerin içine daldı. Bağırdım. Boğazım yırtılırcasına bağırdım. Abimin yanına doğru ilerlediğimde üzerime alevli birkaç parça düştü. Sonra Cihangir Abiyi hatırlıyorum. Beni fark etti. Abimi, anne-babamı, Derya Ablayı söyledim. Abim "gidin!" dedi. Öksürüyordu. Cihangir Abi beni bahçeye çıkartıp içeri girmek için koştuğunda alevler daha çok büyüdü ve yıkıldı ev. Delirdim, çığlık çığlığa ağlamaya başladım. Taze yanık izleri canımı yakmıyordu. Kahroldum.

"Abi!" diye bağırdım ağlayarak. Titriyorum. Yumruklarımı sıktım. Canım yanıyor, ruhum daralıyor. "Nerdesin?!"

Kapı birden açıldığında İlknur Ablayı fark ettim. Ağlayışlarımı durduramıyorum. Koşarak yanıma geldi.

"Canım geçti. Buradayız biz. Yanındayız." dedi yaşaran gözleriyle. Yatağın kenarına oturdu. Yatakta doğrulmama yardım etti. Kollarını bana sardı sonra. Omzunda ağlamaya devam ettim.

"Gamze!"

İlknur Ablanın omzundan başımı kaldırdım. Cihangir Abi tedirgin hâlde bana bakıyor. Gözlerimden akan yaşlar arttı.

"Ben abimi özledim." dedim acıyla. "Annemi, babamı özledim. Derya Ablayı özledim."

"İlknur Abla, Gamze'nin yüzünü peçeteyle siler misin?" dedi Cihangir Abi soğukkanlılıkla. Yangına şahit olmuş olsa da ağladığına hiç tanık olmadım. Üzüldüğünü derinden hissediyorum ama ağladığını hiç görmedim.

İlknur Abla benden ayrılıp komodinin üzerindeki peçetelerden aldı. Yumuşak dokunuşlarla gözyaşlarımı silmeye başladı. Dişlerimi sıktım. Arada "acıdı mı?" diye soruyordu.

"Ben kardeşime limonlu kek getirdim." dedi Cihangir Abi keyifle. Yanıma geldi. Ayakta duruyordu. Limonlu keki bana uzattığında başta almak istemesem de çekinerek aldım. Teşekkür ettim.

"Biliyor musun Gamze, ben de limonlu keki çok severim." dedi İlknur Abla gülümseyerek. Elimdeki keki ona vermek için yeltendiğimde Cihangir Abi, İlknur Ablaya yeni bir limonlu kek uzattı.

"Sana da var, İlknur Abla. Afiyet olsun."

İlknur Abla şaşırdı, mutlu oldu. Sonra Cihangir Abi işlerinin olduğunu söyleyerek çıktı odadan.

"Kızıma tavşan oyuncağı alıp getirmiş bir gün. Çok sevinmişti kızım. Hâlâ durur o oyuncak. Eşim bahçe işleriyle ilgileniyor buranın. Buraya geldiğimde Cihangir Bey üniversite okuyordu. O günden beri saygıda kusur etmedi bize. Babası Kadir Bey de çok iyi insandır. Eşim işsizdi o zamanlar. Ona da iş imkanı sağladı. Yirmi beş yaşında demezsin Cihangir Bey'i. Yeri geliyor çocuk gibi, yeri geliyor kocaman adam. Allah razı olsun Kadir Bey ve oğlu Cihangir Bey'den. Nazan Hanım iyi insandır ama kendince bazı katı kuralları var. Berfu Hanım da öyle. Annesi gibi. Sen rahat ol e mi? Biz senin yanındayız. Kaç yaşındaydın sen? Küçük duruyorsun. Bu arada isminle hitap ediyorum ama. Yakın bulduğumdan-"

"Önemli değil. On dokuz yaşındayım." deyip gözlerimi limonlu keke çevirdim. Gözlerim sulandı. Ailemin öldüğü yaştayım.

🎀

Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?

Konuşalım 🍋

Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz ❤️

LimonluKek.

PELTEK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin