Merdivenleri ikişer üçer çıkarak müdürün odasının önünde durdum. Kapıya bir kez vurup içeri daldım. "Baba?"dedim babama bakarak. Kafasını kaldırıp sorar gibi baktığında gelme nedenimi açıkladım."Beni çağırmışsın."
Evet. Babam okuduğum okulda müdür ve acayip ötesi güzel bir şey. Dermişim._.
Asla güzel bir şey değil. Bütün hocalar benden mükemmel bir ders performansı bekliyor ve örnek öğrenci olmam gerekiyor. Şöyle bir algı var 'müdürün kızı böyleyse benden bir şey beklemeyin,'diyor bütün öğrenciler. Bu konuda oldukça tepkiliyim. Ben intihar etsem peşimden mi geleceksiniz ulan?! Size ne benim hareketlerimden? Gerçekten insanlar cins.
"Ben mi? Çağırmadım ki."Ulan Enes! Çekeceğin var elimden.
"Şey, telefonumu bırakayım o zaman."Tabii ki amacım bu değil. Görürsünüz şimdi ne yapmaya çalıştığımı.
Ben buraya gelirken ders zili çalmıştı ve telefonlar çoktan toplanmıştı. Arada kaçamak yapıp telefonumu vermiyordum. Ama bugün verecektim. Bu işten yine çıkarlıydım.
"Bırak. Sonra da derse git."
"Ama ders başladı ki. Bana izin kağıdı yazar mısın?"
"Yazarım. Telefonunu bırak."Taktı adam ha. Arkasına doğru yürüyüp telefonların koyulduğu kutuların oraya geçtim. Sare'nin sınıfının kutusuna elimi atıp karıştırmaya başladım. Lila renkli telefon kılıfını görmemle hemen aradan çıkarıp ekranını açtım.
Bu kız çok saf bir şeydi. Yine desen koymuş. Telefonun ekranına hohlayıp çıkan parmak izleriyle biraz uzun uğraşsamda bir kaç denemenin ardından şifreyi bulmuştum.
"Tanem, ne karıştırıyorsun orada?"Birden irkilerek babamı cevaplamaya çalıştım. "Şey telefonumu sessize almayı unutmuşum. Ona bakıyordum."
"Elini çabuk tut."Bakmayın babamın okulda böyle olduğuna. Evde tontiş bir şeydi ve asla bir dediğimi iki etmezdi.
Engellenenler listesine girip kendi numaramı buldum ve engeli kaldırdım. Benimle kendi isteğiyle konuşana kadar bıkmayıp, usanmadan bunu yapacaktım. Yaptığımda kötü bir şey olmadığını kendime temenni etmiştim. Sonuçta telefonunu katıştırmamıştım. Ama yine de içim içimi yiyordu.
Hemen Sare'nin telefonunu ve kutuyu yerine koydum ve kendi telefonumu kendi sınıfımın telefon kutusuna koydum. İzin kağıdımı alarak babama görüşürüz dedikten sonra salına salına sınıfa çıkmıştım. Kapının önüne geldiğimde kapıya bir kez vurup içeriye daldım. Hoca tam sinirle bana bağıracakken, tüm tatlılığımı takınıp konuştum.
"Geç kaldığım için özür dilerim hocam. Müdür Bey çağırmıştı da. Buyrun izin kağıdım."O kadar ikna edici konuşmuştum ki hocanın yüzü yumuşadı ve kağıdı elimden alarak "Geç yerine,"dedi. Hocadan bakışlarımı çeker çekmez yüzümdeki o aptal gülümseme silindi. Gerçekten insanları ikna etmek çok kolaydı. Yani en azından benim için.
Poyraz'ın yanındaki boş yere geçerken üçünün de yüzünde soran bir ifade vardı. Üçünden kastım; Poyraz, Sude ve Akif. Sude ön sıramda Akif ise arka sıramda oturuyordu. Sude arkaya doğru eğilirken Akif öne doğru eğilmişti. Babamın neden çağırdığını soruyorlardı bu bakışlarla. Hepsinin duyabileceği bir sesle konuştum. "O Enes veledinin çekeceği var benden."Bu cümlemin üstüne hepsi 'he anladım,'der gibi önüne dönmüştü.
Poyraz'ın sıranın altında telefonuyla uğraştığını görünce dudağımı büzdüm. "Benimkini babam aldı,"diye mırıldandım duyabileceği şekilde. Bana bakmadan elini ensemdeki saçlara doğru attı ve saçlarımı yine birbirine kattı. "Ağzına sıçayım,"dedim ama biraz yüksek sesle konuştuğumdan sınıftaki öğrencilerin bazıları bize bakmıştı.
Sınıftaki, hatta okuldaki çoğu kızın Poyraz'dan hoşlandığını biliyordum. Benimle olan arkadaşlığını da kıskandıklarını. Poyraz yakışıklı çocuktu, ama ben onu abim olarak görüyordum. O da beni kız kardeşi olarak görüyordu eminim. Şakalaşmalarımız, dertleşmelerimizi hiçbir şeye değişmezdim. Gerçekten de bir abi gibi sıcaklığını hissettiriyordu. Her zaman iyiliğimi istiyordu, bunu biliyordum. Bazı kızlar onu sevdiğimi, ona aşık olduğumu söylüyorlardı aralarında. Bir kaç kez bunun yüzünden zorbalığa maruz kalmıştım. Her ne kadar öyle görünmediğimin farkında olsam da masum, savunmasız bir kız çocuğuydum. Bir zamanlar bana sataşanlara bile bir şey diyemezdim. Ciddi bi özgüven eksikliği vardı bende.
İtiraf etmeliyim ki, arkadaş grubumun arasındayken özgüven geliyor bana. Kasıtlı olarak çarpanlara 'önüne bak,'diye bağırıyorduk mesela. Aslında asla yapmayacağım bir şeyi onların yanındayken cesaret bulup yapabiliyordum. Onları seviyorum. 3 sene öncesine dönüp baktığımda ezik bir Tanem'den başka bir şey göremiyorum.
💗
Öğle teneffüsü zili çaldığında diğerlerine kafeteryaya gitmelerini, tahtadakileri not alıp yanlarına geleceğimi söyledim. Kabul edip sınıftan çıktılar. Yaklaşık 5 dakika sonra bitirmiştim. Sınıftan çıkıp seke seke merdivenleri indim. Son bir kaç basamak kala popüler kız çetesiyle karşılaştım. Grup değil çete! Bir üyesi benimle aynı sınıftaydı. O da grubun(!) lideri.
Yüzüne bile bakmadan yanından geçip gidecektim ki bana omuz attı. Hazırlıksız yakalandığım için dengemi kaybetmek üzereydim korkuluklara tutunup dengemi sağlayabilmiştim. Beni geride bırakarak yürümeye devam ediyordu ki arkasını dönüp tiksinircesine bana baktı. Tiksinç bir sesle "Önüne bak!"diye seslendi bana. Oldukça kısık bir sesle "Sen bana çarptın,"dedim. Grubun diğer üyeleriyle birlikte eğlenirmiş gibi bakıyordu bana.
Bana doğru bir adım atıp kolumu tuttu, ki bunu karşılık vermeyeceğimi bildiğinden yapıyordu. Kolumu sıkarken"Ezik,"diye mırıldandı acırmış gibi bir ses tonu takınıp."Diğer arkadaşların nerede? Yoksa seni terk mi ettiler?"Ağzından gelen jelibon kokusunu alıyordum, ki o kadar yakınımdaydı."Bir daha sana elleşen olmayacağını söyleyen arkadaşın, Poyraz nerede?"Burnundan güldü,"Tek başınasın bu sefer ve ne yazık ki seni koruyacak arkadaşların yok,"diye mırıldandı. O sırada bir ses duydum.
BÖLÜM SONU;)
Ah Tanem'im, canım benim neler yaşadın sen öyle?
Üzülme bebeğim, Sare seni iyileştirecek.
Ama ne zaman, onu bilemem değil mi?
Not: Tanem'in davranışları tutarsız gelebilir. Yani mesajlaşırken başka günlük hayatında başka kişiliklerle görüyoruz. Tanem Sare'ye yazarken kim olduğunu Sare bilmediği için rahat takılıyor. Onun dışında, arkadaşlarının yanı hariç her an kasıyor.
Umarım anlatabilmişimdir:)
Devam edecek;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hetero musun? | Texting
Teen Fiction*Yer yer argo kelimeler, yetişkin içerikli sahneler vardır. G×g kurgusudur rahatsız olanların okumaması rica edilir.* Sare: Sen beni anlamıyorsun herhâlde Sare: Heteroseksüelim, heteroyum! Sare: İstesemde sana aşık olamam Tanem: Anlıyorum da Tanem:...