13

2.1K 141 36
                                    

Yeni bölüüüüüüm!

Günaydın millet, yazarınız size bölüm yazdı SABAHIN KÖRÜNDE

Okuyun gari aşkçemm.

(Tekinsiz Tekin & Hakan & Buğra)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Tekinsiz Tekin & Hakan & Buğra)

İyi okumalar canlar...

🌊

Buğra'dan

Eve vardığımızda en önde ben durarak zile basmıştım, biraz bekledikten sonra kapının açılmasıyla annemi gördüm. Çok özlemiştim ikisini de ama mecburduk bunlara, öz aileme alışmaya başlıyordum ve kardeşlerim olması hoşuma gitmişti.

Annemin adeta boynuna atlayarak konuştum.

" Sultanımm!"

" Oğlum yavaş! Kırıldı kemiklerim."

Yanaklarından öpüp içeri koştuğumda annem herkese terlik veriyordu, salonda oturup telefonla konuşan babamı görünce ağzım kulaklarıma kadar uzamıştı. Kenara oturup konuşmasının bitmesini bekledim.

" Olmaz diyorum Ahmet! Kırk yılda bir izin yapasım tuttu onda da karakola çağırıyorsunuz! "

Yüzüm düşerken gözlerim dolmuştu, o esnada da diğerleri salona girdi, ağlak yüzümle herkesin kaşları çatılırken babam tekrar konuştu.

" Tamam, iki saat ver bari."

Telefonu kapattıktan sonra mahçup bir şekilde bana dönmüştü.

" Akşama evdeyim oğlum, söz veriyorum."

Gözümden bir damla yaş akarken babamın yanına gidip beline sarıldım.

" Tamam babam... Annemle idare edicez artık, mecburen."

Ortamı yumuşatmak için söylediğim şeyle annem terliğini eline almıştı, ben de bağırarak mutfağa kaçtım.

" Su!"

" Kaç bakalım Buğra efendi, ben sana sorarım bunu!"

Annem böyle dese de yanaklarımı sıkmaktan öteye gitmiyordu, bazen terliği çıkarsa da genel olarak şiddete karşıydı...

...

Sohbet muhabbet derken herkes çok iyi anlaşmıştı, tabii babalarımız dışında... Babam yıllardır Kenan beyin peşindeydi ve Kenan bey de yıllardır polisten saklanmayı başarıyordu, çok sayıda adam da satın almıştı ve önemli devlet adamları, siyasetçiler onun tanıdığıydı(!).

Babam gittikten sonra onlar da bir süre daha kalmıştılar ki Güney bu gece burada kalmaya karar vererek gitmemişti, ona benim kıyafetlerimden verdiğimde ise kahkahalara boğulmuştum.

" Gülme Buğra!"

" Buğra gülmesene!"

O bana kızdıkça gülmem çoğalırken karnım acımaya başlamıştı ki üstüne baya bi küçük gelen tişörtü tek hamlede çıkarmasıyla öylece kala kalmıştım. Sırıtarak tek kaşını kaşdırdığında yutkunup gözlerine odaklanmaya çalıştım. Üstüme doğru yavaş yavaş gelirken tane tane konuştu.

" Hoşuna gitti galiba buğra? Bi sesin kesildi bakıyorum da.."

Dudaklarıma baktığında benim de bakışlarım istemsiz onunkilere kaymıştı, tek kenarı yukarıda olan dudak çok sinsi ama çekici bir gülüşe sahipti. Yaklaşmaya başladığında tereddüt etsem de yüzümü boynuna sakladım.

" Henüz değil Güney... "

Sıkıntılı bir nefes verip saçlarımdan öptüğünde boynuna sakladığım yüzüm sayesinde kokusunu çok rahat soluyabiliyordum. Hani derler ya her tende başka durur diye, Güney de sanırım parfüm yoktu. Teninin kendine özgü olan kokusu beni mayıştırırken onun güldüğünü hissetmiştim.

" Sevdin mi orayı?"

Farkettiğim şeyle utanarak geri çekilecekken ensemden tutup boynuna bastırmıştı.

" İçinden nasıl geliyorsa öyle davran güzellik, benim halimden hiç şikayetim yok..."

Dudaklarımı şah damarına bastırdığımda yutkunduğunu hissetmiştim ki kapı çalınmadan pat diye açıldı.

" Aşkııım!- abo, sikiş sokuş var!"

Tekin elleriyle gözlerini kapatıp arkasını döndüğünde Güney baya bir sinirli duruyordu.

" Sikik herif, sana sokucam göreceksin şimdi! "

Gözlerim açılırken ona baktığımda bu kadar sinirlenmesini beklemiyordum. Tekin koşarak odadan çıktığında ben de yan odaya girip babamın dolabından güney için kıyafetler almıştım, onları verdikten sonra ise Tekin, Hakan ve Ayşe üçlüsünün yanına gittim.

" Annem nerede?"

Ayşe,
" Sana da merhaba, hoşbulduk, iyiyiz sen nasılsın Buğra?"

Hakan,
" Komşuya gitti, gelirmiş bir iki saate."

Tekin,
" Cenabet yuvası olmuş buralar..."

Diğerleri hayretle ona döndüğünde içeri Güney girmişti, Ayşe ve Hakan dan aynı anda aynı şey duyuldu.

" Oha."

" Hayır, öyle değil!"

Ben yüksek sesle konuştuğumda Güney kendini Tekin in yanına atıp omzunu sıkmaya başladı.

" Seni sevmedim Tekin, haberin olsun..."

" Pasta yapalım mı?!"

Gergin ortam yumuşasın diye ortaya attğım saçma sapan fikir şaşırtıcı derecede mantıklı bulunmuştu, Hakan ve Ayşe malzeme almaya giderken üçümüz de salonda kalmıştık.

Tekin,
" Ne zamandır eniştemsin?"

Güney,
" Yaklaşık bir haftadır."

" Seviyosun yani bizimkini?"

" Aklın bile alamaz..."

Ben onları hayretle izlerken iki deli bir araya gelmişti, gerçekten sonum hiç iyi olmayacak gibiydi..

" Ya siz manyak mısınız?! Öncelikle kiöse kimsenin eniştesi falan değil! Tekin sen de benim abim değilsin ve kimseyi sorguya çekemezsin!"

Tekin,
" Eski sevgilini sorguya çekmedim de ne oldu, yattıktan sonra bıraktı gitti seni!"

"& Ne?!"

Güney dehşetle bana bakarken ben de aynı şekilde ona bakıyordum, ardından kaşlarımı çatıp Tekin e döndüm.

" Tekin!"

" Aman tamam, siz de şakadan hiç anlamıyorsunuz."

Güneye dönüp eliyle beni işaret ederken konuşmaya devam etti.

" Hiç sevgilisi olmadı bunun, sen de almazsan 'sap geldi sap göçtü bu dünyadan' diyecez arkasından."

Koluna sertçe vurduğumda acıyla inlemişti, Güney ise sırıtarak bana bakıyordu.

" Ben diyorum, gel krallar gibi yaşatırım ben seni. Öyle bir severim ki dünyayı, yaşamayı unutursun."

" Oha aşka gel."

Tekin in salak saçma tepkisinden sonra ayağa kalkıp bağırdım.

" Su!"

Mutfağa giderken arkamdan kahkhasını duymuştum, ardından da Tekin in Güney e söylediği şeyi.

" Çok peşinden koşturacak gibi, fazla naz aşık usandırır derler?"

" Usanıyorsa aşık falan değildir o.."

Kalbim deli gibi atarken yanaklarımın kızardığını hissediyordum, yüzümde anlamsız bir gülümseme belirmişti. Güney bana gerçekten aşık olmuştu, sanırım ben de ona...

Aile Meselesi (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin