19

15 4 17
                                    

Bölümde dinleyebileceğiniz şarkılar: Toprak Yağmura, Senle Ben, Son Arzum...

Ben Berrak Ata. Adımı annem ve babam ortak kararla koymuşlar. Tabi abimin de etkisi varmış bu kararda.

Adımın anlamı genellikle; duru, temiz, güzel gibi anlamlara denk geliyor.

Lakin beni bu anlamlardan ayıran, içimdeki intikam duygusunun altında yatan canavarın karanlığıydı.

Ne kadar ismim kadar temiz olmak istesem de içimdeki dürtüye bazen, çoğu zaman, engel olamıyordum. İşte o da bu anlardan biriydi.

Saat sabahın yedisini gösterirken dün geceki güzel gecemizden kalkmıştım. Hayatımdaki en güzel hissettiğim anlardan, günlerden biriydi dün. Bu yirmi iki senelik hayatımda en özel ve güzel hissettiğim zamanları annemin katilinin oğlunun yanında hissetmekte trajikomikti.

Hayat böyle değil miydi zaten? Sizi bir yanınızdan vurur, diğer yanınızdan ise o vurulduğunuz yeri temizleyenle güzelleştirirdi.

Bartu'yla uyuduğumuz yatakta ona doğru dönmüştüm. O tatlı bir huzurla uyurken elimi alnına dökülen bir tutam saça uzattım. Saçlarını okşadım yavaşça, dokundum tek tek her bir tutamına.

Ne kadar ayrılmak istemesem de uyandıramazdım şimdi onu.

Üzerimdeki beyaz örtüyü yavaşça kaldırıp altından çıktım. Yataktan ayrılıp son kez Bartu'ya baktım. Onu huzurlu uykusuyla, yanında benim olduğumu sandığı yatakta tek başına bıraktım.

Teknenin alt katındaki odadan çıktım. Elim kalbimin üzerine gitti. Yapmam gerekti. Zorundaydım.

İçinde tuvaletin olduğu odaya girip elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su beni kendime getirirken aynadaki aksime baktım. Saçım dağılmış, makyajımın son emareleri yerini koruyordu.

Ellerimi lavabonun iki yanına dayayıp aynaya yaklaştım.

Tekrar görüyordum o gözlerimdeki ölümü. İntikam hırsını, adalet arayışını.

Çektim gözlerimi birden kendimden. Kapıya değdi bakışlarım. Bu kapının ardında bırakabileceğim yıkımı düşünürken kendimi kötü hissettim.

Ne hakkım vardı beni seven insanlara bunu yapmaya? Terk etmeye ne gerek vardı? İnsanın içindeki duyguyu yok saymaya, öylesine bir çöpmüş gibi çekip atmaya?

İçimdeki ses bağırdı yine. "Bu senin suçun değil. Bunu, sana yaptırmaya zorladılar. Korkma! Ben arkandayım!" aslında içten içe kendime destek veriyordum arkamda bırakacağım yıkıma.

Kapıdan çektim gözlerimi, bir daha bakmadım aynaya, çıktım tekneden. Gece bindiğim gibi inemedim geri.

Zar zor sahile ayak bastığımda topuklular ve kıyafetlerim beni yoruyordu. Eve gitmek olmazdı şimdi. Kıyafet bulmam lazımdı. Aklıma ilk gelen kişi neden Asya'ydı, bilmiyordum. Ama şu an Duru planımı öğrenirse benimle gelmek isterdi, beni tek bırakmak istemezdi. O yüzden Duru'nun yanına gidemezdim.

Telefonumu çıkarıp Asya'yı aradım. Telefon dördüncü çalışında açılınca karşıdan sert ama bir o kadar da güzel bir ses duyuldu.

"Alo, Berrak?"

"Asya, sana işim düştü." Dediğimde birkaç hışırtı geldi karşı taraftan sonra tekrar aynı ses.

"Dinliyorum." Ona ihtiyacım olan şeyleri söylerken sadece dinledi, ne yapacağımı sormadı. Bu güzeldi, çünkü ben de tam olarak ne yapacağımı bilmiyordum.

En sonunda konuşma bitince bana bir konum attı, eşyaları bana teslim edeceği yerin konumuydu burası.

Sahilden hızla çıkıp bir taksi bulma umuduyla etrafıma baktım. Telefonumdan taksiyi çağırıp beklemeye başladım. Yaklaşık on dakika sonra taksi geldiğinde şoföre nereye gideceğimizi anlattım. Yirmi dakika içerisinde istediğim yere vardığımda taksiciye parasını ödeyip araçtan ayrıldım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Saklı SırWhere stories live. Discover now