19

49 5 18
                                    



Jeongin uyanmıştı, ama içeriye kimseyi almıyorlardı, nasıl olduğunu öğrenemediği her dakika daha da deliriyor gibiydim. Hemşire odadan çıktı ve içeriye girebileceğimizi söyledi.

İçeriye girebilecek cesaretim var mıydı ki? Girersem ne diyecektim, ne yapacaktım, Jeongin'in yüzüne bakabilecek miydim? O görmek istiyor muydu beni?

Chan gelip omzuma dokundu, buradaki herkesin benden nefret ettiğine emindim, ama chan okşamıştı omzumu. Her zaman olduğu gibi kusurlarımıza rağmen yanımda kalmıştı.

Ağlamaya başlamıştım, kendimden o kadar çok nefret ediyordum ki yemek yemek, bir şeyler içmek ya da uyumayı düşünemiyordum bile.

Jeongin bana gelip seni affediyorum demediği sürece hiçbir şey yapamayacakmış gibi hissediyordum. Bitmiş gibiydik, ben bitirmiştim. Onu günden güne mahvetmiş, artı olarak kendimden nefret ettirmiştim. Oysaki o bunları hak etmemişti.

Hemşire bize bakıp artık içeriye girebileceğimizi söylemişti.

Chan omzumu patpatlayıp benimde içeri girmem gerektiğini söylemişti, beomgyu hemencecik kapıyı açıp ilk kendisi girmişti, onun için her şey daha zor olmalıydı çünkü jeongini hastanede ilk görüşü değildi, ben ilk sefer de gelmemiştim hem annesinden korkmuş hemde jeonginin o halinden korkmuştum. Şimdi ise o hale ben getirmiştim.

Bende diğerleri ile birlikte odaya girmiş ve uzun uzun jeongine bakmıştım, o herkese iyi olduğunu sorun olmadığını söylemiş, en son da benimle göz göze gelip susmuştu.

Şimdi koluna bağlı olan ağrı kesicinin, kafasındaki sargının nedeni olduğumu bilmek beni mahvediyor, aynı şeyleri kendime de yapmak istiyordum.

"Hyunjinle bizi biraz yalnız bırakır mısınız?"

Korktuğum şeylerden biri de buydu, jeongin bana kırgın gözlerle bakarken ona veda etmek, çünkü ben artık daha fazla burada kalmazdım, ne konuşursak konuşalım emindim. Gidecektim.

"Emin misin?"

"Evet beomgyu, lütfen."

Beomgyu ve diğerleri kafasıyla onaylayıp çıkarken bana ters bir bakış atmayı da ihmal etmemişti. Jeonginin yanına yaklaştım, kendimden güç alıp yüzüne bakabildim.

"Çok kötüsün hyunjin, farkındasın değil mi?"

Sadece kafamı sallayabildim, o kadar aciz ve eziktim ki. "Jeongin, ne dersen, ne yaparsan haklısın. Çok kötüyüm acınasıyım, hem en yakın arkadaşımı hemde hoşlandığım çocuğu kendi ellerimle mahvettim."

Kafasını sallayarak onayladı, "ben gideceğim.." kaşlarını çattı, ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu.

"Jeongin ben seni çok üzdüm, herkesi çok üzdüm ve artık yanınızda olmayı hak etmiyorum. Kendim için, arkadaşlarımız için biliyorum saçma ama en çokta senin için başka bir yere gidiyorum. Seni çok seviyorum her şey için özür dilerim."

"Senden hoşlandığımı belkide belli edemedim, ya da sen görmek istemedin bilmiyorum. Haftalardır beni o kadar çok kırdın ki nefret ettim, ama senden değil sana karşı hala içimde bir yerlerde bir sevgi olmasından nefret ettim. Sen beni öyle bir ittin ki, kafamın acısı değil, kalbimin acısından kahroldum. Git hyunjin."

Bir şey diyemedim, özür dilemeye bile yüz bulamadım, kafamı salladım.

Dolu gözlerimle belkide ona son kez gülümsedim, o tepki vermeyince arkamı dönüp odadan çıkmaya çalıştım fakat o sı arkamdan bir ses geldi.

"Seni affediyorum." Ne? Doğru mu söylüyor yoksa dalga mı geçiyor anlamaya çalıştım.

Döndüm, baktım yüzüne uzunca. İnceledim her bir yerini. "Görüşürüz hyunjin. Biz tekrar görüşünceye kadar kendine çok iyi bak."

En sıcak gülümsemelerinden birini verdi bana, o kadar şeye rağmen beni affetmişti, gitme dememişti. Haklıydı, gitme diyemezdi.

"Görüşürüz, jeongin. Sen hep iyi ol."

Belkide onun kadar güzel olmasada içten bir gülüş verdim, ve odadan çıktım, en sevdiğim insan jeongin'e son vedamı ettim.




***
Sonraki bolum büyük ihtimalle cok kısa olacak ve final olacak bu yüzden platonige vedanızı hazırlayın arkadaslar benim icin ona veda etmesi cok kolay olacak allahın belası fic 💗

Son bolumlerin hatrına yorum alabilir miyim 😣😣❣️

Platonik ||| HyuninWhere stories live. Discover now