18: Anahtar Ve Fotoğraf

560 76 7
                                    




Atlas


Haftalar önce hiçbiriyle anlaşamadığım ve hala da aramızda mesafe olan iş arkadaşlarımla köyün kahvesinde oturuyordum.

Aslında yine onlarla bir şey yapmak istememiştim çünkü dışlandığımı her şeyden çok hissediyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. Bilerek mi yapıyorlardı bilmiyordum ama cidden neden olduğunu bir türlü anlayamıyordum. Farklı biri olarak gördükleri için de olabilirdi ama bu çok daha saçmaydı. Neyse ki az da olsa etraftaki varlığıma ve öğrencilerimin beni çok sevmesinden kaynaklı bana ısınmaya başlamışlardı yani en azından ucubeye bakar gibi bakmıyorlardı artık.

Şimdi ise davet edildiğim için gittiğim ama asla ilgimi çekmeyen futbol maçını izliyordum. Kahvedeki dayılar sanki kendileri futbolcuymuş gibi bir hırsla izlerken benim gibi futbolla ilgilenmeyen ama her yerde mevcut olan Ali hocayı dinliyordum bir yandan da.

"Bak şimdi hocam, bi arsa alıcan tamam mı? Böyle en iyi yerden olacak ama. Tüm rızkı yatıracan oraya. Bundan 10 yıl sonra bi rahattasın..."

Bir iç çektim.

"Arsa almayı mı düşünüyorsun?"

Ali hoca birkaç saniye suratıma baktı.

"Öğretmen maaşıyla arsanın çitlerini alırım ben anca Atlas hocam."

Hafifçe güldüm ve Ali hocanın bana uzattığı çekirdekten çitlemeye devam ettim. Diğer öğretmenler kahvedekilerle okey oynuyordu bir yandan. Ben pek katılmak istememiştim, hiç kendime itiraf edemesem de Ali hocanın muhabbeti sarıyordu.

"Eee sen naptın hocam?"

Elimdeki çekirdek çöplerini masadaki tabağa bırakıp yeni çekirdeklerden aldım bir yandan cevap verirken.

"Hiç.. bu aralar çok yoğunum. Evi düzenlemeye çalışıyorum öyle.." cidden içimdeki isteksizlik yüzünden evi aylardır düzeltememiştim. Yeni gelin evi döşesem daha az vaktimi alırdı. Bir de üstelik başka şeyler aklıma gelmesin diye habire çocuklara etkinlik hazırlıyordum.

Başka bir şeyden kastım zaten belliydi.

"Ee ben geleydim yardıma hocam aşk olsun.."

Hafifçe güldüm ve kafamı ona doğru çevirdim oturduğum sandalyeden.

"Yok be Ali hocam.. ben öyle oyalanıyorum tek başıma."

Dalga geçmeme rağmen azıcık da olsa doğruluk payı vardı çünkü köyde ne bi arkadaşım vardı ne de ailem. Çıkıp sosyalleşecek alanım da olmadığı için ya Ali hocayla konuşuyordum ya da...

Şu an adını anıp düşüncelerime sarmak istemediğim kişiyle.

Aslında onunla da aramız normaldi. Kavga bile etmiyorduk. Daha doğrusu bu kavga edecek sebep olmamasından değil, benim her şeyi kestirip atmamla ilgiliydi. Sırf Atahan'ı görmemek için kaç kere okulun arka tarafından girmiştim hatırlamıyordum bile. Ona karşı hislerim değişmemişti, hala ilgimi çekiyordu hala hoşlanıyordum ama gururumu asla hiçe sayamazdım. Sayamıyordum.

Sanırım o kadının orada bir yerlerde elinde yüzükle gezdiğini bildiğim için kendimi geri çekiyordum.

Atahan da bunu az da olsa anlamaya başlamıştı. Bana bağırıp çağırmıyor, istediğim zaman sadece susup yanımda oturmasını da biliyordu.

Kısacası saklambaç oynayarak geçirdiğim günlerim ve cidden yalnız hissediyor olmam beni boğuyordu. Bir yandan cidden kaçıp gitmek istiyordum buradan ama bir yandan da aklımı kurcalayan hislerim bana engel oluyordu. Atahan'a olan hislerimin hepsi birbiriyle öyle bir kavga ediyordu ki beynimin içinde, ben bile bazen hangisi gerçek hangisi değil ayırt edemiyordum.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 19 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yanacağız İkimizde / BxB / Where stories live. Discover now