17

53 8 10
                                    

Yazım yanlışı varsa lütfen bildirin.Ve kusura bakmayın bugün hiç iyi değilim,bütün gece uyumadım,ağladım,sızladım.Elimden geldiğince yazmaya çalıştım.Umarım beğenirsiniz.

En azından emeklerimin karşılığı bir oyu çok görmeyin lütfen.


Gözlerimi açmak ve açmamak arasında kalmıştım.Çünkü şuan başımı koyduğum nokta o kadar rahat,o kadar güvenliydi ki kokusu ile bir ömür boyu yatabilirdim.Bir hareketlilik olduğunda ise iki elimle başımı koyduğum yeri sarıp sarmaladım.Başımı ise biraz daha yasladığım yere imkanı varmış gibi daha da sokulup kendime çekiyordum.

Birden tüm hareketlilik bitti.Tekrar bir sessizlik olduğunda kendime hakim olamadan kokunun verdiği mayhoşlukla açık olan bilincim kapandı.

**

Çok geçtiğini sanmıyorum en fazla 20 dakika veya daha az bir süre sonra gözlerimi yavaştan yavaştan araladım.Uyku sersemliği ile kolu biraz daha göğsüme ve yüzüme doğru çekiyordum.Açık olan gözlerimi etrafta gezdirdim.Sonra başımı koyduğum şeye baktığımda kol pazıları ile karşılaştım.

Yanı başımda olan ve başımı tüm uçak yolculuğu boyunca bir başıma bir göğsüme çekip sıkı sıkı sarıldığım kol pazıları Barış
Kanlı'ya aitti...Ve o bu durumdan asla rahatsız değilmiş gibi başını arkaya atıp adem elmasını gözler önüne seriyordu.

Başımı kolunun üzerinden kaldırıp göğsümdende uzaklaştırdım.Daha sonra ona bakıp saçma düşüncelere kapıldım ve saçma soruları kendime hatırlattım.

Bütün yol boyunca neden çıtını çıkartmadı?

Neden beni omzundan uzaklaştırmadı?

Karşımızda Burak vardı ama şimdi yok?

Uçakta neden kimse yok peki?

Başım benden habersiz koltuğa düşüp onu seyretmeye başladım.Hayır hayır bunu neden yaptığımı ben bile bilmiyordum.Ama aklım,mantığım ve tüm kalbim şuan fırsat bu fırsat diyerekten onu izlemeye itiyordu beni.

Kaşlarına,kavruk tenine,kipriklerine,çenesi,dudağı,boynu,adem elması...Baş döndürücü bir etkiydi ona bakmak.Öyle olmalı ki ellerim istemi dışı havaya kalkıp parmaklarımın sırtı ile çenesinden başlayıp giydiği tişörtün yakasına yani köprücük kemiklerinin başlangıcına kadar titreye titreye sürttüm.

Dudaklarımdan kesik bir nefes döküldü.Gözlerimi adem elması dan kayıp yüzüne,oradan gözüne ve her zerresine.Son olarakta dudaklarına.O dolgun ve renkli dudaklarında gözlerim bir hayli fazla oyalandı.Elimi boynundan çekip titreye titreye alt dudağının ucunda dokundum.Dokunur dokunmaz sanki kor olan bir ateşe dokunmuşum gibi hemen geri çektim.Dışarıdan Burak'ın sesi ile kendime gelip yerimden sıçradım.Uçağın dışarısındaydı ve birileri ile konuşuyordu.

Başım istemsizce kapıya götürdüm ve bir müddet öyle bekledim daha sonrada direk ayağa kalkıp üstümdeki mini eteği aşağıya doru çekip gömleğimi düzelttim.Tekrar kendimi koltuğa atıp çantamı elime aldım.
Koltuğun üstündeki telefonumu alarak kamerayı açtım.Kirpiklerimdeki rimeli tazeleyip elime kırmızı rujumu aldım.Dikkatli bir şekilde rujumu tazeleyip telefonu yerine bıraktım rujumu da çantama atıp parfümümü çıkartıp şah damarının olduğu bölgelere ve göğüs çatalıma sıktım.Ayağa kalkıp tekrar üstümü başımı düzeltip Barış Bey'i uyandırmak için ona dönüp eğildim.Eğilmem ile ilkilerek düşüşüm bir oldu.

Fakat şöyle pürüzler vardı ki.Yere düşmedim,onun iki bacağı arasına koyduğum dizim ile, omuzunda duran ellerim ile ayaktaydım.İkinci pürüz ise o uyanıktı ve az önceden beri beni izliyordu.
Şuan onun elleri benim gömleğimin açık bıraktığı belimde,benim ellerimin onun omuzunda,saçlarım ise yüzünde.Boynum onun birkaç karış uzağındaydı.Çünkü öne yalpalandığım için başım istemsizce öne düşmüştü.

TESÂDÜF'ÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin