11. Bölüm

2.2K 139 78
                                    

Kenan'ın gülümsemesinden gözlerimi alarak utançla başımı eğdim.

"Eyvallah"

Çocuk bana iltifat etmişti ve benim cezam bu muydu gerçekten!

Ben Kenan olsam beni burada bırakıp gitmiştim ama o bozulmak yerine daha çok gülümseyip bisikletine bindi.

"Ben biraz sürücem bisiklet sen yetişirsen bana akşam istiyom bir tatlı senden"

"Ne tatlısı istiyorsun?"

Sorumla dudaklarını büzerek omuz silkti.

"Sen yap önem yok"

Masum gülümsemesi tatlı yapmakta çok iyi olmama rağmen bana evet dedirtmişti. Onun böyle bir etkisi vardı insanlar üzerinde. Karşı koyamıyordunuz, adeta bir çocuktu ve şirinlik yaptığı takdirde istediğini alıyordu. Yarım yamalak Türkçesinin etkisi vardı tabii.

Kenan çoktan pedal çevirmeye başlayınca bende bisikletime atladım. İlk defa rekabet etmiyorduk çünkü ben bisikletle ufak bir kaza tehlikesi atlattığım için düşmemden korkuyor ve yavaş sürüyordu.

"Mürşüt sen biliyor ben kendime Türkçe filmler buldum"

Türkçeyi düzgün konuşmaya son zamanlarda neden bu kadar taktığını anlamıyordum gerçekten. Ona Almanca bildiğimi ve kendini daha rahat anlatmak için Türkçesini geliştirmeye kendini zorlamaması gerektiğini söylemiştim ama inat ediyordu.

"Daha akıcı konuşmak için mi istiyorsun bunu?"

Sorumla başını olumlu anlamda sallayarak gülümsedi.

"Seninle konuşmak için istiyom"

"Niye?"

Sorumla utangaç bir tavırla gözlerini benden aldı ki bu işime geldi bisikletin tepesinden düşsün istemezdim aynı şekilde bende.

"Senin Türkçe güzel benim Türkçe kötü ben utaniyom"

"Sen hiç Türkiye'de yaşamadım o yüzden benim kadar iyi konuşamaman normal kendini üzme"

Ciddi miyim diye yüzüme bakınca güven vermek için başımı salladım. Herşeyi mükemmel yapamazdı.

"Sen gerçek bir yıldızsın kimse senin konuşmana bakmaz bile emin ol"

"Ben yıldız mıyım mürşüt"

"Öylesin tabii"

Heyecanla elini uzatmak için bisikleti bırakınca bisikletten düşmüştü. Korku dolu gözlerle Kenan'a koştum bisikletten inip. İnşallah kötü düşmemiştir.

Elini başına koymuş kapalı gözlerinden birini açıp beni izliyordu.

"Ben sanırım ölüyom benim kafa yarıldı"

Çığlık atarak kafasına bakmak için elini tutunca kahkaha atarak elime ufak bir buse kondurdu.

"Şaka yaptım ben küçük bir şaka"

"İyi halt ettin küçük yıldız"

"O ne demek mürşüt?"

Kafasına vurup omuz silktim küskünce.

"Bu demek"

"Sen bana küstü mü"

"Ne münasebet canım"

"Münasebet ne demek"

"Ebenin şeyi demek"

"Küfür ediyon sen bana mürşüt"

"Hasbinallah"

"Dua mı ediyon Allah küfür affetsin diye?"

"Sen Allah'ı nerden biliyorsun?"

"Ben biliyom Allah ne demek"

"Şükür bildiğin bir şey çıktı"

"Üzülüyom deme öyle"

"Üzülürsen üzül be bana ne"

Kenan'a kaşlarımı çatarak başımı başka tarafa çevirdim. Gülerek bizi dinleyen Reşit amcayı görmemle yerin dibine girmem bir olmuştu. Kenan yüzünden rezil olmalara doyamıyordum.


Star Harvest / Kenan Yıldız Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz