"Bir kalp ağrısı, bir ön sezi."
Nazan Bekiroğlu -Yûsuf ile Züleyha'Keyifli okumalarrr❤️
"Ezra! Nerdesin sen küçük ahmak!"
Annesinin sesini duyan küçük kız dizlerinin üzerinde oturduğu topraktan hızlıca ayağa kalktı. Elbisesi eski ve oldukça kirli olmasına rağmen, sanki sadece diz çöktüğü kısmı kirlenmiş gibi elleriyle bir kaç kez silkeleyip doğruldu.
"Buradayım annee!" sesi o kadar kısık çıkmıştı ki küçük kız bile neredeyse sesinin duyulup duyulmadığından şüphe edecekti.
Annesi görüş açısına girdiğinde kocaman gülümseyerek ona doğru koştu. "Annee, çok özledim seni."
Annesi her zaman olduğu gibi çok güzeldi. Siyah uzun saçları dümdüz ve pasparlaktı. Küçük kız onlara dokunmayı çok sever ama annesi ne zaman dokunsa hızlıca kendini geri çekerdi. Sanırım saçlarına dokunulmasından hoşlanmıyor diye düşünürdü hep küçük kız.
Üzerine giyindiği kırmızı elbisesi tüm vücudunu sarmış oldukça zarif duruyordu. Ojeli tırnakları oldukça bakımlı dururken boynundaki kolye ise ona çok yakışmış diye geçirdi içinden.
Kadın bacağına sarılan küçük kızı kafasından tutup kendinden uzaklaştırırken gözlerini devirip ellerini sanki kirli bir şeye sürmüş gibi ıslak mendille silmeye başladı.
İtilen kız yere düştüğünde şaşkın gözlerle annesine bakıyordu. Kirpiklerini bir kaç kez kırpıştırıp karışmış olan kızıl saçlarını geriye atarak bağdaş kurdu.
"Ne oldu anneciğim?"
Kadın, küçük kızın konuşmasıyla bir kaç adımda yanına yaklaşıp onunla aynı boya gelmek için yere eğildi. Bir anda ona merakla bakan kızın saç diplerinden tutup çekiştirdiğinde şimdi tüm parkta duyulan ses yalnızca küçük kızın acı dolu çığlığıydı.
"Bana bak küçük haşere, bir daha uyarmayacağım seni!" diyerek kızın kafasını bir kaç kez sallayıp tekrardan ittirip ayağa kalktı. İşaret parmağını kıza doğru uzatarak konuşmaya devam etti. "Bir daha bana asla sarılma! Ayrıca akşam oldu git eve kardeşinle ilgilen benim bir kaç işim var onları halletmem gerekiyor."
Küçük kız dudaklarını büzüp, yeşil gözlerini kısarak annesine bakıyordu. Usul usul kafasını sallayıp ağzının içinde bir kaç şey mırıldandı. "Ama ben ona sahip çıkamayacak kadar küçüğüm."
Kadın sinirli gözlerini karşısındaki kıza çevirdi. İnce ve bakımlı parmakları ile alnına düşen bir kaç saç telini geriye itip sanki dediklerini duymamış gibi konuşmaya devam etti. "Akşama baban eve gelir yemekler ocağın üzerinde önüne koyarsın yer. Kardeşini ağlatırsan bende seni ağlatırım bunu bilmiş ol Ezra!"
Küçük kız daha bir şey diyemeden öylece yürüyüp giden annesinin arkasından bakakalmıştı. Ağlayamazdı çünkü eğer ağlarsa annesi ona çok daha büyük cezalar verecektir. Şikayet de edemezdi çünkü onu dinleyecek kimsesi yoktu.
Kafasını kaldırıp omuzlarını dikleştirerek kendi kendine konuşmaya başladı. "Her neyse her zamanki annem işte aldırış etmeyeceğim." diyerek ellerini saçlarına götürüp omuzlarından geriye itti.
"Salaksın kızım sen!"
Duyduğu sesle hızlıca arkasına dönüp gelen kişiye baktı. Kollarını göğsünde birleştirip küçük çocuğun ne söyleyeceğini merakla bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod:1259
FantasyŞehrin kasveti tüm ruhları bir bir ezerken, kızın kalbi hızla çürüyordu. Tüm olumsuzluklar beraberinde gelirken genç kız arkasına yaslanmış içinde çıkan yangına gülümsemekle yetiniyordu sadece. Gözleri etrafta gezindi. Bir süre aradığı şeyi bulmak i...