11|Avcı

1.9K 165 49
                                    

Erken gelen bölümün şerefine yıldıza basın kutlayalım bakalım.🥳

Ayrıca bölümün kısalığından şikayetçi aşklarım elimden geldiğince uzattım bu defa. Sizlerde yorumlara yüklenirseniz sevinirim.🥰

Keyifli okumalar dilerim ! 💞





Bahtına çıkanla yetin, namerde muhtaç olma demişti sokakta yıllar önce denk düştüğüm abi. O zamanlar toydum ne dediğini anlamamıştım. Amma velakin yaş aldıkça ve o adını sanını bilmediğim abi kadar büyüyünce sözleri dank etmişti beynime.

Şimdilerde nerede, ne yaptığıyla ilgili bir fikrim yoktu fakat zamanında bana yol gösteren olmuştu. Kendisine tanımadan saygı duymuştum zira bu benim açımdan pek olabilir değildi.

Dediğine uymuştum ve çok şükür ki namerde muhtaç olmamıştım bunca yıllık hayatımda. Bahtıma çıkan konusunda ise yetinebilen biri değildim.

Fazlasını istememiştim. Az olsun, öz olsun ve benim olsun kafasındaydım lakin bahtımın feriştahı henüz anne karnındayken kuvvetle sikildiği için zaman zaman topallıyordu.

Tatsız gecenin ardından kovulduğum işin yerini dolduramadığımdan mütevellit ceplerim bir hayli boştu. Geçim derdi kapıya dayanmış sıkboğaz eder olmuştu.

Çaldığım kapılar bir bir yüzüme kapanıyordu fakat pes etmek ilkelerim arasında olmadığından bir umut devam ediyordum. Konu sadece benim boğazımın derdi olsa suya ekmek banar kenara çekilirdim fakat mevzu bahis ben değildim. Benim desteğimle geçinmeye çalışan sokak çocuklarıydı. Benim cebimin boşluğu onların karnını aynı şekilde etkilerdi ve bana tutunan çocuklar için bir şekilde kapak atmalıydım bu mekana. Son kapıydı nihayetinde.

"Ziya abi burada mı ?" diye sordum yere paspas atan gence.

Sırtını dikleştirip kısaca süzdü bedenimi.
"Yok," dedi kestirip atarcasına. Umursamaz tavrıyla işine devam etti.

"Acil konuşmam gerekiyor," dedim ve bana arkasını dönen gencin önüne geçtim. "Mevzu önemli kardeşim. Anlatabiliyor muyum ?"

Ruhsuz gözlerini ürpertircesine yüzüme kaldırıp "Bastığın zemini yeni sildim," dedi. "Müşteri değilsen kirletme."

Akıl hastası mı yoksa madde bağımlısı mı olduğunu çözemediğim gence denk gelmem sabrıma inceden dokunurken derin bir nefes alıp verdim.

"Bak kardeş," dedim düz çıkartmaya çalıştığım sesimle. Derdini sikerim diye devam etmeme ramak kala dilimi ısırdım. Gerginliğe sebebiyet vermemek adına boğazımı temizledim. "Amacım sana zorluk çıkartmak değil. Ziya abiyle birebir görüşmek. Nerede olduğunu biliyorsan söyle ya da dediğinin aksine buradaysa geldiğimi bildir. Sonra sen sağ ben selamet."

Koyu kahverengi gözlerini geçen saniyelerin ardından tek bir defa bile kırpmadı. Enerjisi tüylerimi diken diken ederken paspasın sopasını elime tutuşturuverdi. "Yukarı çıkacağım," dedi soğuk çıkan sesiyle. "Ben gelene kadar paspas sana emanet."

"Üstüne mi zimmetlediler oğlum bunu ?" dedim şaşkın çıkan sesimle."Altı üstü paspas. Ne bu evhamlı hallerin ?"

Soruma cevap vermek yerine ilerledi. "Sana emanet," dedi yeniden. "Dikkat et."

Gözden kaybolan akıl hastasını arkasından bakmayı bırakıp başımı iki yana doğru salladım. Gündüz vardiyasında olması iyiydi. En azından işe alındığımda minimum düzeyde münasebetimiz olurdu.

Elimdeki paspasla dikilmek yerine bir yerlerimde kurt varmışçasına harekete geçip siyah zemini ileri geri silmeye başladım. Can sıkıntımı giderme isteğim zeminin yarısını silmeme mal olurken beni unuttuğunu varsaydığım genç görüş açıma girdi. Elini uzatıp "Paspasımı alayım," dedi.

PARYA +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin