Halsey&Suga: Lilith
✞
I just fuck things up, if you noticed
Have you noticed?
Tell me have you noticed?✞
Hyunjin hazırladığı kahvaltılıkları minik mutfağının tahta masasına yerleştirirken Minho bahçe de yine odunları kırıyordu. Gece hava soğuk olduğundan ihtiyaçları oluyordu. Bu sırada Felix ise son iki haftadır olduğu gibi kendisine evlerini açan bu iki genç adama yardım ediyordu.
Neredeyse iki hafta oluyordu saraydan uzaklaşalı. Annesini görmeyeli. Changbin'in siyah irislerine bakmayalı. Babasını öldürmekle suçlanalı...
Aklı bir anlığına iki hafta önce son hâlini gördüğü babasına ve son kez gördüğü annesine gidince masaya koymak için eline aldığı tabak sert bir şekilde zemin ile buluşmuş, genç adamın zihni ve hisleri gibi binbir parçaya bölünüp her yere saçılmıştı.
Tabak düştüğü zaman çıkan ses ile hızla kendine gelip dağılan parçaları toplamak için hamle yaptığında hamlesi Hyunjin tarafından elleri tutularak engellenmişti; "Kendini yaralayacaksın. Ben hallederim. Sen geç otur."
Hyunjin'in bir bıçak kadar keskin gözleri gibi olan keskin çıkan sözlerinden sonra karşı çıkacak gücü kendinde bulamadığı için itaat edip masaya oturdu Felix. Bu sırada ise içeriye odun kırmaktan dolayı terlemiş olan Minho girmişti.
"O ses ney-" Yerdeki parçaları toplayan Hyunjin'i görmesi ile sesin kaynağını anlamış, bu yüzden de henüz tamamlamadığı sorusunu "İyi misiniz?" diye değiştirmişti.
"İyiyiz, iyiyiz. Bir şey yok, tabak düştü sadece. Hallettim bile. Sen git üzerini değiştir gel. Kahvaltı hazır."
Hyunjin yerdeki son birkaç parçayı da toplayıp sadece Minho'ya sunduğu gülüşü ile ayağa kalkarken konuştuğunda Minho onu onaylayıp üzerini değiştirmek için odasına gitti. Felix geldiğinden beri Hyunjin'in Felix'e söylediği yalan yüzünden ayrı odalarda kalıyorlardı.
Hızlıca üzerini değiştirip yeniden mutfağa girdiğinde ikilinin çoktan masaya oturduğunu görüp Hyunjin'in yanında ki boş olan sandalyeye oturdu genç adam.
"Boyalarım bitti yine. Dolapta da çok fazla yiyecek bir şey kalmadı. Şehre inecek misin?"
Çatal ve kaşıklarım sesini Hyunjin'in güzel sesi bastırdığında Minho ağzında ki lokmayı yutup "Bugün bir işim yok, inebilirim." diyerek onu onaylamış ardından da sessizce yemeğini yiyen Felix'e dönüp "Senin gelirken getirmemi istediğin bir şey var mı Yongbok?" diye sormuştu.
Çilli olanın aklından o an için bir sürü istek geçse de -onunla birlikte şehre inmek gibi- en nihayetinde ağzından çıkan tek kelime "Yok." olmuştu. Sonrasında ise sessizce yemeğini yemeğe devam etmişti üçlü. Sofrada hakim olan tek ses artık çatal ve kaşıkların çıkardığı metal sesiydi.
Kahvaltıdan sonra ise Minho şehre inmek için üzerini değiştirmiş ve atının eyerlerini bağlayıp "Güzelim." diye sevdiği atını da çıkacağı yolculuk için hazırlamıştı.
"Dikkatli git ve sağ dön lütfen."
Hyunjin endişesini gizleyemediği ses tonu ile konuştuğunda etrafta Felix'i göremediği için onun da kendilerini görmeyeceklerini sanan Minho, Hyunjin'in yüzünü avuçları arasına alıp onun dolgun dudaklarına kendi şekilli dudaklarını bastırmış ve kısa bir öpücük vermişti sevdiği adama sanki "Endişe etme, bir şey olmayacak" dercesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Castle || ᶜʰᵃⁿᵍˡⁱˣ
FanfictionChangbin, sarı saçlının nefeslerini ilk kez bu kadar yakından hissettiği için şaşkınlıkla gözlerini açtığında sarı saçlı da ne kadar yakın olduklarını fark etmişti. Fakat geri çekilmemişti. Sadece siyah saçlının geceyi andıran siyah gözlerine bu yak...