-dokuz-

1K 44 0
                                    

Yağmur'dan

Duyduğum ve tanıdığım ses ile arkamı döndüm ve karşımda ki kızarmış gözlere baktım.
Nerden öğrenmişti ve gelmişti hiçbir fikrim yoktu fakat bunun bu kadar erken olmasını beklemiyordum.
Elinde sıkıca tuttuğu kağıda kaydı gözlerim.
Demek ki bu gün ulaşmıştı eline .
Davayı açtığım yerin burası olması ile beni kolayca bulmuştu.
Kağıttan gözlerimi kaldırdım ve tekrar yorgun gözlerine baktım.
Üzülmüymüştü Kerem söylediğinde inanmak istememiştim fakat gözlerinde ki o ifade üzüldüğünü bağırıyordu resmen.
Fakat onun sözlerine ve gözlerine inanmayı bırakmam gerekiyor.

Aramızda ki mesafeyi iki adımla kapatıp dibimde bitmişti.

-Ne işin vardı senin o itle boşanmayı istemenin sebebi o muydu? diye bağırdı.
-Ne saçmalıyorsun sen ya sorun Taha mı sence onun varlığı mı? Sen sözünü yuttun hemde ilk defa değil ikinci kez! diye ondan altta kalmıyacak şekilde bağırmıştım bende.
Söylediğimle sinirle kaplı bakışlarından bir saniyeliğine sanki bir hüzün geçti ama o kadar kısaydı ki ben mi yanılıyordum yoksa gerçekten öyle miydi emin olamıyordum.

-Bak eğer art niyetli bir şekilde orda olsam ya da onunla aramda bir şey olsa bu kadar insanın olduğu yerde mi yaparım sence? Bu kadar salak mıyım senin gözünde? Konuşmama kendimi açıklamama bile müsade etmeden çekip gittin sen kaç gündür haber bile alamıyorum amacın ne senin ne boşanması' diye sordu elinde olan kağıdı yüz hizama getirirken.
Sanki karadeniz bizim kavgamızla daha da hırçınlaşıyordu.
Dalgalar kayalara öyle bir çarpıyordu ki birazdan sırılsıklam olabilirdik.
-Ne bileyim niye yaparsın Alper inan hiç umrumda değil bunu yapmış ya da yapmamış olman değil konu konu sözünde durmuyor olman.Demek ki neymiş dedim herkesin verdiği söze inanmamak gerekiyormuş.dediğimde olduğu yerde sinirle soludu.
-Yağmur ben herkes miyim sence kocanım ben senin hemde sadece resmiyette de değil sen benle yaşadıklarını herkesle mi yaşıyorsun da bana herkes diyorsun delirtme beni. Sözlerini ona attığım tokadın tok sesi kesmişti.
Bunu beklemiyor olacak ki yüzü sağ tarafa düştü ve bir süre öyle kalıp derin nefesler aldı.
-Haddini bilde konuş Barış senin zaten sözüne güvenip yola çıkmak baştan sona yanlış bir karardı dedim ve yanında ilerlemeye çalıştım.
Çalıştım diyorum çünkü tam yanından geçerken bileğimden beni yakalamış ve kendine doğru çekmişti.
-Orada senden konuşuyorduk nasıl evlendiğimizi nasıl tanıştığımızı anlatıyordum o kahkaha attığım zaman da takımdan biri ile ilgili bir şey söyledi ona güldüm.Onun dışında aramızda özel hiçbir şey olmadı.Olamazda .
Her cümlesini bastıra bastıra sanki kafama sokmak ister gibi söylemişti.
-Kimi kandırıyorsun sen Barış ödül töreninde de gördüm resmen için gidiyor ona bakarken gördüklerimde mi yalan? o kız hele bütün akşam bizi izledi bunlar da mı yalan?diye sormuştum içimde olan her şeyi dökmek istiyordum yoksa geceleri uyuyamama sorunum devam edicekti.
-Sen zaten hep başkalarını gör Yağmur ama sana olan bakışları görme dediğinde kafam karışmıştı
-Kim ne diye bakmış bana ya ne demeye çalışıyorsun Alper böyle yaparak bu işten kurtulamazsın boşuna uğraşma boşanmak istiyorum ve kararlıyım.
-Boşanmak istiyorsun he dedi kaşlarını kaldırarak onu kafamla onayladım.
Elini bacaklarıma attığı gibi beni sırtına atmıştı. Attı diyorum çünkü bu yaptığı başka bir şey değildi.
-Alper bırak dedim fakat umrunda değildi söylediklerim.
Çevirdiği taksinin kapısını açtı ve beni deyim yerindeyse arabaya tıktı.
Şöför bize anlamsız bakışlar atarken ben son şansımı denemek istemiştim
-Abi kız kaçırıyorlar yardım et gözünü seveyim.
Adam bu dediğime önce şaşırdı sonrasında ön koltuğa kendini bırakan Alper'e baktı.
-Vay aslanım benim sevdasının peşinden koşayi helal olsun sana tam bir karadenizlisin.
Adamın söyledikleriyle Alper gülerek bana dönmüştü bende kendimi koltuğa yaslayıp
-Yaa ne sevda abi sorma diye homurdanmıştım.
-Abi bizi araç kiralayabileceğim bir yere götürür müsün dedi ve kafasını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı.

Aradan geçen sessiz bir kaç dakikanın sonunda bir galeriye gelmiştik.
Alper önce kendi inip sonrasında beni indirdiğinde bir kolunu sıkı sıkıya belime dolamıştı.
Bunu kaçmıyım diye yaptığını biliyordum ama yine de kalbim depara kalkmıştı.

İçeriye girdiğimizde uzatmadan direkt bir araba kiralayıp kendimizi yolda bulmuştuk.

-Valizim Tuğba da kaldı kızın anahtarı da bende oraya uğramam gerekiyor.
-Yollarız kargoyla bir şey olmaz valizinden de bir şeye ihtiyacın yok olursa alırız İstanbul'dan yenisini.
Söylediği şeyle sinirlenip konuşmaya başlamıştım
-Her şey senin uygun gördüğün gibi olacak değil mi belki benim için önemli şeyler var içinde diye bağırdım.
Bu tavrım onu da sinirlendirmiş olacak ki
-Her şey benim istediğim gibi ne zaman oldu ne konuşuyorsun ya sen burda eski arkadaşlarınla eski anıları yad ederken ben sana bir şey oldu korkusuyla doğru düzgün idmana bile gitmedim işimi tehlikeye attım hemde şampiyonluk haftasında diye sinirle konuştu.
-Madem öyle atmasaydın Alper ben sana beni ara demedim sana dava açtığıma göre başıma bir şey geldiği de yok uğraşmayıp işini önceliğine alsaydın.
Söylediğim şeye cevap vermedi ve beni süzdü
-Yemek yemedin mi sen kaç gündür
-Yedim Alper ilgileniyormuş gibi davranmana gerek yok!
Söylediğimle sadece yüzüme baktı ve cevap vermedi şaşırmıyordum artık bu hareketlerine iki kişilikli gibi davranıyordu.
-Resmen iki kişilikli gibi davranıyorsun ya ne yapmaya çalışıyorsun bir gün beni benden çok düşünüyorsun sonra ki gün yüzüme bakmıyorsun sana göre davranmaktan sıkıldım.Bir gün aynı evde iki yabancı gibiyiz sonra ki gün sanki gerçekten evli gibi kafamı karıştırıyorsun sıkıldım bu durumdan! hırsımı alamamıştım söylediklerimin daha da kötülerini söylesem sanki sinirim dinmeyecek gibiydi.
Üstüne üslük sonlara doğru dolan gözlerim bana hiç yardımcı olmuyordu.
Gözümden bir damla yaş düştüğünde duramayacağımı anladım ve bende saldım artık onun karşısında bu duruma düşmekten sıkılmıştım.
Ağzımdan kısa bir hıçkırık kaçınca bakışları bana dönmüştü.

Arabayı resmen asfaltta bağırtarak durdurdu ve vakit kaybetmeden inip kapımı açtı.

-Ağlama Yağmur lütfen dedi ve beni omuzlarımdan kendine çekip sarıldı.
Bu yaptığını beklemiyordum önce şaşırsamda sonrasında boynuna kafamı gömüp daha çok ağlamıştım.
Annesinden dayak yiyip yine onun kucağında ağlayan bir çocuktan farkım yoktu.
Kalbimi paramparça eden oydu ondan başkası da toplayamazdı.
Elleri saçlarıma gitti ve bir süre okşadı.
Ne kadar öyle kalkdık bilmiyorum ama ağlamalarım iç çöküşlere döndüğünde benden ayrıldı ve dudaklarını alnıma bastırdı.

-Özür dilerim böyle olacağını düşünmem gerekiyordu söz veriyorum bundan sonra asla bu duruma sokmayacağım seni...
Yine söz vermişti ama bu sefer ona inanmıyordum.Histerik bir şekilde güldüm ve
-Yine tutamayacağın sözler veriyorsun Alper yapma kalbime soktuğun her bir umudu sonrasında parçalayarak çıkarıyorsun ve o parçalar benim kalbime batıyor.
Söylediğim ile bakışlarını bir hüzün bulutu kaplamıştı.
Kafasını eğdi ve salladı
-Haklısın ne desen haklısın ama lütfen bir şey gördüğünde ilk benden dinle eğer yine inanmazsan bana inanma ama açıklama yapmama müsade et.
Kafamla onu onayladım ve ondan uzaklaştım.
O da ellerini kafamdan çekti ve kapımı kapatıp sürücü koltuğuna oturdu.
Kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapatmıştım.
Gözlerimi daha fazla açık tutamıyordum ve uykuya yenik düştüm.

ZORAKİ  | Barış Alper Yılmaz Where stories live. Discover now