Tou mutlu bir şekilde gülümsedi ve asansör durur durmaz asansörden çıktı. Taeui hemen onu takip etti ama çıktığı gibi şaşkınlıkla sessizliğe büründü. Önündeki 5. bodrum katının koridoru, beyaz halıyla kaplı uzun bir koridordu. Burası o kadar sessizdi ki tek bir ayak sesi bile duyulmuyordu ve aynı zamanda daha önce yeryüzündeki yıkık dökük binadan da çok farklıydı. Taeui yukarıdaki eski terk edilmiş binanın bodrumunda bu kadar temiz ve muhteşem bir alan olacağını hiç düşünmemişti.
"Nasıl hissediyorsun? Şaşırdın mı?" Tou sanki bu tepkiyi ilk kez görmüyormuş gibi parlak bir şekilde gülümsedi. "Her yeri fareler, hamamböcekleri ve örümcek ağlarıyla dolu nemli bir bodrum katı olacağını düşünmüştün, değil mi?" Her ne kadar o kadar korkutucu olacağını düşünmese de söylediği doğruydu.
"Bu katta özel odalar* mı var?"
(ÇN:Yalnız yaşayan çalışanlar için tekli özel odalar.)Taeui uzun koridorda yürüyen Tou'yu takip ederken içten içe hayranlık duyuyordu. Başını çevirip ona baktı ve sanki bunu soracağını biliyormuş gibi gülümsedi.
"Eskiden asker miydin? Hangi birimde?"
"......."
"Cevap yok mu? Pekala, herkesin söylemek istemediği şeyler vardır. Buraya özel oda değil iç oda deniyor. 3 kişilik 1 oda. Ama ders ve normal çalışma yerleri alt katta. Spor salonu, kütüphane ve çok amaçlı odalar var. Yani temel olarak eğlence alanı bu katta yer alıyor. Boş zamanlarında kitap okumak veya film izlemek istiyorsan aşağıya inebilirsin."
"Önce 'yükümü' hafifletmek istiyorum." Taeui, omzunda ağır gözüken bir Boston sırt çantasıya bunu söylediğinde Tou çok eğlenmiş olmalıydı.
"Öyle mi? Ver ben tutayım. Öncelikle diğer takım arkadaşlarıyla ilişki kurmalıyız, değil mi? Bunlar iyi günde kötü günde birlikte olacağın adamlar, önce birbirimizle anlaşmamız gerekmez mi?"
"......"
"Akşam 5'ten sonra boş zaman var, dolayısıyla şu anda herkes kendi işini yapıyor. Ama çoğu yüksek ihtimalle antrenman odasında oluyor."
Taeui sırt çantasını bırakıp odasını kontrol ettikten sonra kendisiyle birlikte ölecek insanlarla tanışmak istiyordu ama yine de bir şey demeden omzunda çantasıyla önde yürüyen Tou'yu takip etti. Kim bilir, belki de buraya yeni gelenler için bu normal bir prosedürdür.
Ama en azından bir rahatlığı vardı, dokuz üst düzey yönetici dışında geri kalan herkes eşit seviyedeydi.
Belki yeniydi, ama sonuçta yeni gelenler ve zorbalar eşitse ilişki kurmak çok daha kolay olacaktı. Ayrıca şaka gibi geliyor olabilirdi ama bir iki kişiyi öldürmek gerçekten de sorun değil gibiydi.... gerçi katil olmasından çok onun ölme ihtimali daha yüksekti.
Belki de bundan sonra tedbirini artırması gerekiyordu.
Taeui'nin askeri okuldayken de eğitimi ve pratik adaptasyon yeteneği ne çok iyi ne de çok kötüydü. Hep sadece normal bir seviyede olmuştu. Ona yaklaşacak tüm düşmanları yenebileceğinden emin olmadığı sürece, altı ay boyunca sessizce yaşamak ve sessizce acı çekmek en iyisiydi.
Koridorun köşesini döndüğünde kütüphaneyi ve çok amaçlı salonu gördü. Köşede başka bir satış makinesi daha vardı. Ara sıra birileri yanından geçiyordu ama kimse ona dikkat etmiyordu.
Sanki yabancı bir yüz olduğunu fark etmişler gibi sadece kısa bir süre bakıp önlerine dönüyorlardı.
"Asya şubesinde sadece Asyalıların olduğunu sanıyordum ama öyle değilmiş demek ki." dedi Taeui yanından bir Batılı geçtikten hemen sonra, Tou başını çevirip ona baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PASSION
ActionDahi ikiz kardeşi Jeong Jaeui'ye kıyasla Jeong Taeui, kendisinin ortalama birisi olduğunu düşünüyordu. Amcası Jeong Changin'in zorlayıcı isteği üzerine altı aylığına, Birleşmiş Milletler İnsan Kaynakları Geliştirme Örgütü (UNHRDO) için çalışmaya baş...