𝑐𝑜𝑛𝑠𝑜𝑙𝑎𝑡𝑖𝑜𝑛

3.1K 137 72
                                    

*yorum dilenme köşesi*

"Of Sera, yorgunum ama."

"Ekin hadi ya!" Duştan çıkmış saçlarımı şekillendirirken bir yandan da Sera'nın hoparlördeki ısrarlarını dinliyordum. "Alt tarafı 10 dakika araba sürüp buraya geleceksin. Sanki sana koşarak gel diyorum."

"İyi tamam, ama çok kalmam. Yarın maçım var." 

"Tamam bebeğim, öptüüm." Uzatarak konuşmasına karşılık gülüp telefonu kapattım. Tayt ve dar bir bluz vardı halihazırda üzerimde, onları değiştirmeden üzerime dar fenerbahçe hırkamı giydim. Kartlığım, anahtarım ve telefonumu alarak evden çıkmıştım. Arabamı çalıştırdıktan 10 dakika sonra evlerinin önündeydim zaten, yakın oturuyorduk birbirimize. Kapıyı çaldığımda Sera yüzünde tuhaf bir ifadeyle açmıştı kapıyı, ona kaşlarımı çatarak baktım. 

"Tuhaf gözüküyorsun." Kolumdan tutup içeri çekti beni, dediğime cevap vermemişti. 

"Bak, bana kızma. Hepsi benim fikrimdi ve daha fazla üzülmene dayanamadım." Hiçbir şey anlamıyordum, kolumdan tutup beni içeri sürüklüyordu sadece.

"Sera, ne saçmalıyorsun?"  Ancak içeri girdiğimizde sorumun cevabını almıştım. Mert Hakan içerideydi, Ferdi'yle karşılıklı oturuyorlardı. Onun da beni görmeyi beklediğini sanmıyordum, yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Kırgın bakışlarımın odağı Sera olduğunda dudak büzdü özür dilercesine. Onlar bizi iyi bir çift sanıyorlardı, detayları bilmiyorlardı. Bilselerdi Sera'nın böyle bir şey yapmayacağına emindim. Onlarla çok vakit geçirirdik biz beraberken, ayrılığımız hepimiz için şok edici bir değişiklik olmuştu.

Mert Hakan'ın bakışlarındaki nefreti aranızda kilometreler olsa bile seçebilirdiniz, ve bana o nefretle bakıyordu şu an. 

"Niye yaptınız böyle bir şey?" Demişti sinirle Ferdi ve Sera'ya, hareketlendiğinde Ferdi onu durdurdu. 

"Bir konuşun en azından, aileyiz biz. Böyle olmuyor."  Ardından odadan çıkmıştı Ferdi ve Sera, kendimi koltuğa atıp ellerimle başımı ovuşturdum. Ona baktım ürkekçe, masaya yaslanmış beni izliyordu. 

"Nasıl gidiyor yeni sevgilinle?" Bıkkınlıkla göz devirip oflamıştım, o ise cidden bir cevap bekliyor gibiydi. 

"Ne sevgilisi?" Güldüğünde içimdeki sinirin daha da büyüdüğünü hissettim. 

"Yok mu şu galatasaraylı."

"Ne saçmalıyorsun sen Mert ya."

"Sana beni rezil etme demiştim." Yüzündeki gülüşten eser kalmamıştı, yaslandığı yerden doğrulup bana yaklaştı birkaç adımda, o bana yaklaştıkça kafamı kaldırıp bakmam gerekiyordu ona. "O piç sana laf atıyor, bizim evimizde. Onu uyardığımdaysa bana hayatımın ayarını veriyor, öğreniyorum ki sevdiğim kadın ona anlatmış ilişkimizi." İstemsizce dudaklarımın arasından bir kahkaha dökülürken bakışları sertleşti, çenesini sıktığını gördüm. "Ne gülüyorsun?"

"Pardon ya." Demiştim gülüşlerimin arasında, ama çok geçmeden gülüşüm solup ciddi bir ifade yerleşti yüzüme. "Sevdiğim kadın diyince bir gülme aldı, bir de ilişkimiz diyince." Derin bir nefes ayrıldı dudaklarının arasından, yanımdaki boşluğa yerleşti sakince. Hiddeti vücudunu terk etmişti bir anda.

"Seni sevdiğimi biliyorsun Ekin." Kafamı iki yana salladım istemsizce. 

"Sen benim sana olan sevgimi seviyordun Mert. Her şeyini sineye çekebilecek kadar seni sevmemi seviyordun. Birkaç gün önce başka bir kadınla görüntülensen de yanıma geldiğinde seni çocuk gibi dizlerimde uyutmamı seviyordun. Her seferinde sana aptal gibi inanacak kadar güvenmemi." 

Zıt Kutup, Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin