Çok mutlu ve huzurlu bir hayatımız vardı. Bilgin'in bir firmada lojistik müdürü olarak iyi bir işi vardı. Ben de evimin hanımı olmuştum. Zengin değildik ama kızımızı özel okulla gönderebilecek kadar gelirimiz vardı.
Bilgin şirkete mağaza görevlisi olarak girmiş, çok çalışmış, kendini geliştirmiş ve şu anki yöneticilik görevine kadar yükselmişti.
Kendime her zaman iyi bakmıştım. Çünkü kocama güzel görünmek istiyordum. Doğum yapmama rağmen vücut şeklimi korumuştum. 1.70 boyundaydım. 56 kiloydum. Balık etindeydim. Uzun siyah saçlarım, zeytin gözlerim, etli dudaklarım, küçük bir çenem, ince boynum vardı. Belim ince, kalçalarım normalden biraz daha geniş, bacaklarım kalçadan ayak bileklerime dek biçimli bir şekildeydi. Vücudumda hiç sevmediğim tek şey gereğinden büyük göğüslerimdi. Her zaman daha küçük göğüsler istemiştim ama kocaman göğüslerim olmuştu. Tam 109 cm'ydiler. Ve erkeklerin sık sık bana ve özellikle göğüslerime baktığının farkındaydım.
Rahat ve mutlu evlilik hayatımız, kocamın bir iş için Ankara'ya giderken geçirdiği bir araba kazasıyla paramparça olmuştu. Bilgin'in birçok kemiğini kırılmış ve omuriliği zedelenmişti. İyileşecekti ama bunun için çok zaman gerekecekti. En azından ben öyle ümit ediyordum. Doktorlar henüz bir şey dememişti.
Kazadan önce parasal meselelerle hiç ilgilenmemiştim. Bir miktar birikimimiz olduğunu biliyordum ve o parayla bir ev alma hayali kuruyorduk.
Bir hastane ziyaretimde Bilgin benimle özel olarak bir şey konuşması gerektiğini söyledi. Şirketi hastaneye yattığı üç aydan beri maaşını tam olarak ödemişti. Bu ay da tam maaş ödeyecekler ve sonraki altı ay boyunca yarım maaş vereceklerdi.
Şaşkın bir şekilde ona baktım, "Ya ondan sonra?
"O zamana kadar işe dönmezsem, bana ödeme yapmayı bırakacaklar."
"Bu nasıl olabilir? Hayatın boyunca orada çalıştın."
"Aşkım, bu büyük bir şirket değil. Bana ömür boyu ödeme yapmaya devam edemezler."
Bilgin'in hastalığı, belki tamamen hiç iyileşmeyeceği bilgisi zaten beni manevi olarak çökertmişti, şimdi de manen çöküyordum. "Bu olamaz. Ne yapacağız? Doktorlar, çalışmaya başlayabilmen için aylar geçmesi gerekebileceğini söylüyor" derken hem sinirliydim hem de üzüntüyle sesim titriyordu.
"Sevgilim, bir şekilde hallederiz. Biliyorsun biraz birikimimiz var. Gerekirse oradan harcarız."
"O birikimin uzun süre yeteceğini sanmıyorum. Kira, masraflar, kızın özel okul taksitleri derken kısa sürede erir gider."
"Cemil'le yeniden konuşacağım. Belki tam maaş ödemesini bir kaç ay daha uzatabilir ve ben de o sırada iyileşir işime dönerim" demişti Bilgin.
Cemil, Bilgin'ın hiç sevmediği, 30 yaşlarındaki patronuydu. Şirketi sadece iki yıl önce babasından devralmıştı. Ercüment Bey sağlığı kötü olduğu için emekli olmuş ve şirketin sorumluluğunu oğluna bırakmıştı. Bilgin'le Cemil'in yıldızları da ilk günden beri barışmamıştı.
Yanağından öperek onu sevdiğimi söyledim. Ziyaretçilere üzgün görünmemeye çalışarak hastaneden ayrıldım. Eve vardığımda her zamanki gibi akşam yemeğini hazırladım ve her zamanki gibi mutfak masasında kızımla birlikte yedik. Neyse ki tatlı kızım Ceylan bu olumsuzluklardan pek etkilenmişe benzemiyordu. Cırcır böceği gibi okulda yaşadıklarını anlatıyordu.
Ertesi gün, hastaneye günlük ziyaretim sırasında, Cemil'i kocamın odasında gördüm. Bilgin'in anlattığının aksine sempatik bir adamdı. Çok cool olduğunu da söylemeliyim. Bana oldukça yakın ve samimi davranmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kocamın Patronu (Tamamlandı)
General Fiction"Elimden tutup yatak odasına götürdü. Beni yatak odasına götürürken istediği her şeyi yapmaya istekli olduğumun bilincindeydim. Vücudumu beğenmesini ve çekici bulmasını seviyordum. Çok formda göründüğünü, çok sert ve adaleli bir vücudu olduğunu düşü...