Nihat İlhan, Hüzün buna dahil
💗🎀💗13. BÖLÜM:
YARASI DERİN
Hikâyenin esasında fark ettim ki; birinin yarasını görmeden, onunla tanışmıyormuşuz.Kardeşimi yirmi iki yaşına gelmesinden sonra tanımak, göğsüme koca bir yumruğun inmesine sebep olmuştu. Acı çekmişti, çekiyordu, sonunun gelmesini istemişti. Buna intihar mı denilirdi, bilmiyorum. İnsan yargıladığı şeyle karşılaşmadan göçmüyormuş hayattan. Şeyda'yı şimdi anlıyordum, acı verici şekilde hak veriyordum şimdi. Asu'ya bağlılığını biliyordum, lakin yalandan da olsa başına bir şey gelmesinden ölesiye korkuyormuş demek ki. Çünkü ben şu an onu kıran herkesi öldürmek istiyordum, Şeyda'nın acımasızca konuşması gibi... Kaan'ın göğüs kafesindeki sızının sebebi olan herkesin kemikleri kırılsın istiyordum, acı çeksinler istiyordum.
Uraz'ın mekanına darmadağın bir şekilde gittikten sonra tek başına saatlerce içmişti. Babamın ona aldığı spor arabasına bile zar zor binmişti. Kamera kayıtlarına göre karşıdan gelen tırdan kurtulabilme olanığı varken bilerek ve isteyerek gaza basmış, kaza yapmıştı. Kaza denilirse tabii. Kardeşim bir şeylerden kurtulmak için ölümü tercih etmişti. Belki de günlerce, aylarca karşımda acıyla kıvranmıştı ama ben bebeğimin heyecanına kapılıp, onu yok saymayı tercih etmiştim.
Günlerdir akan gözyaşlarıma bir yenisi daha eklendiğinde güçsüz düşen ellerim titreyerek gözaltlarımı buldu, parmaklarımı aceleyle gezdirip izleri sildim. Zaman kavramımı yitirmiş gibiydim, artık geceyi ve gündüzü ayırt edemiyordum. Çünkü günlerdir aile bireylerim zorlasa dahi sinir krizleri eşliğinde hastanede kalmaya devam ediyordum. Kaan uyanana kadar, abla ben iyiyim diyene kadar bir yere gitmek istemiyordum. Yoğun bakım koridorunda bulunan sandalyelere çakılı kalmış gibiydim, kalkmıyordum yerimden.
Titreyen ellerimi yüzümden çekip bacaklarımın arasında birleştirirken derin bir nefesi hapsettim içime. Koridorun başından bana doğru gelen bedeni gördüğümde gözlerim hipnoz olmuş gibi adımlarını takip etti. Öğrendiğim andan beri onunla hiç konuşmuyordum, daha doğrusu kimseyle konuşmuyordum. Ne diyeceğimi bilmediğim yetmiyormuş gibi, şoktan da çıkamıyordum.
Yanıma vardığı an günlerdir olduğu gibi yine diz çöküp gözlerimin içerisine bakmaya çalıştı. Günlerdir haşır neşir olduğum fayansları izlemeye devam ederken elleri kollarıma sarıldı. Sıkmaktan korkuyormuş gibi sadece temas ediyordu. "Güzelim," diyen yoğun sesi kulaklarıma ulaştığı an gözlerimi kırptım, o an iki gözümden de birer yaş düştü. "Yemek yemen gerekiyor, kısa süreliğine de olsa benimle gelir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancının Mumu
General FictionDünya üzerindeki her kadın belki bir kere de olsa aldatılmıştır, en azından birbirimizi bu şekilde avutuyorduk. Geleceğe yönelik yaşamak için atlatmamız gereken bir durum olarak görmemiz gerekiyordu, bunu ben de biliyordum. Lakin kimse sonrasında h...